Ezin gitsin!

A -
A +
Bir ülkenin döviz gideri, döviz gelirinden fazlaysa cari açık verir. Bu açık ya tüketimden kaynaklanır, ya yatırımdan ya da ikisinden.. Bir ülkenin döviz geliri döviz giderini aşıyorsa cari fazla verir. Cari açığı kapatmak için 3 yol vardır. Ya yurt dışı bankalardan hazine bonosu satarak borçlanacaksınız. Ya faizleri yüksek tutarak fon girişi sağlayacaksınız. Ya da ülkeye doğrudan sermaye akışıyla yatırım çekeceksiniz. Aslında bizimkine açık denmez. Bir şekilde bu kapanmış, ödenmiş, ama açık hesap var, yani belli tarihler arasında bu borcu ödemek zorundayız.. Ödeyemezseniz işte o zaman kriz çıkar.. Bugüne kadar kuruşu kuruşuna ödedik..  Cari açığın çözümü için çeşitli yollar var. Öncelikle dışarıya ödediğimiz en büyük kalem olan enerji faturasını küçültmeliyiz. Bunun için yeni petrol ve doğalgaz kaynaklarını bulmamız lazım. Akdeniz’de aramalar başladı. Zengin yataklar var, Kıbrıslı Rumlarla bu konuda büyük bir savaşa gireceğiz. İkincisi alternatif enerji kaynaklarını, güneş, rüzgâr ve hidroelektrik (barajlardan elde edilen) zenginleştirerek devreye sokmalıyız. Rusya, İran ve Azerbaycan’dan aldığımız petrol ve doğalgaz için her yıl 40 milyar dolar ödüyoruz. Cari açığımız bugün itibariyle 51 milyar dolar.. Ama hemen söylemek gerekirse bu rakam giderek küçülüyor. Ağustos ayında 2.6 milyar dolar cari fazla verdik. İhracatımız ithalatımızı geçti. Dokuzuncu ayda ihracatımız %22,6 artışla 14,5 milyar dolara ulaşarak tarihteki en iyi eylülü yaşadık. Buna karşılık ithalat %18.1 düşüşle 16.1 milyar dolar seviyesinde oluştu. İhracatın ithalatı karşılama oranı %88.4 ile 9 yılın zirvesine çıktı... Son dönemde Türk lirasının dolar ve avro karşısında yaşadığı ciddi değer kazanımı, ithal ham madde maliyetlerini düşürüyor. Yıl sonuna kadar büyük ihtimalle cari fazla vermeye devam edeceğiz.. Uluslararası yatırım bankası JP Morgan, cari işlemler açığı piyasa için daha az endişe hâline gelecek, daralma sürecek, diyor.  Şimdi gelelim en can alıcı soruya: Türkiye küçüldüğü için mi rakamlar düzeliyor? Hayır! Türkiye istikrarlı büyüme trendine girdiği için dersek en doğru cevabı vermiş oluruz. Önceden tüketime dayalı bir büyüme izliyorduk, bugün ihracata dayalı büyüme modeline geçtik. Gereksiz harcamaları kıstık, yatırım ortamını iyileştirdik, enflasyonla topyekûn mücadele programını hayata geçirdik. Tüm ülke fiyatları düşürmek için kenetlendi, firmalar indirime başladı, sıkı bir mali denetim var. Amerika ve Avrupa ile hem siyasi hem ticari ilişkilerimizde yepyeni bir dönem başladı. Siz rakamlara takılmayın. Büyüme %7 olmuş, %5 olmuş, %3 olmuş hiç önemli değil. Önemli olan bugün değil, gelecek. İstikrarlı büyüme içindeki ülkede ne olur biliyor musunuz? Güven artar. Fiyat, faiz, döviz, harcama, gelir, tasarrufta denge sağlanır. Böyle bir ülkeye sermaye akar. Halk bankada döviz yerine Türk lirası tutar. Ekonomi canlanır. Bakın Türk lirası, üzerindeki kamburdan kurtuluyor. Normal değerine kavuşuyor. Enflasyon eylülde 24.52 ile zirveye çıktı, ama bundan sonra gevşeme başlayacak. Dolar/TL’nin bugün olması gereken rakam 4.60-4.70 TL aralığıdır. Üzerimizdeki kara bulutlar dağıldı, kurlar gerçek değerine kavuşuyor. Dövizdeki gevşeme faizleri %20 düzeyinin altına indirdiği anda normalleşme sağlanacak.. Bu olumlu gelişmeden rahatsız olanlar da var tabii. Türkiye düzeliyor diye çok üzülüyorlar. Zira onların gıdaları kesiliyor. Bunları ne mi yapalım? Üzerinize konan sinek gibi ezin gitsin!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.