Adil ekonomi!

A -
A +
Dünya ülkelerinde yeni bir akım var. Faizsiz bankacılık. Fiziksel varlıklarla desteklenen bu kuruluşlar hızla yayılıyor. Özellikle Afrika ülkelerinde Güney Asyalı nüfusun oluşturduğu toplum arasında giderek daha çok rağbet görüyor. Geleneksel bankalar borç veriyor, bunu daha yüksek bedelle geri alıyor. İslami bankalar ise kâr üzerinden yatırım yapıyor.. Biri kazanç paylaşımı sağlıyor, diğeri faiz.. Arada büyük bir fark var. Uluslararası kredi kuruluşu Moody’s’e göre faizsiz bankacılık yükseliyor. Faizsiz bankacılık ya da bilinen diğer adıyla katılım bankacılığı özellikle İslam ülkelerinde oldukça yaygın olarak kullanılan bir sistem. Kâr ve zarara katılma prensibi ile çalışan Faizsiz Bankacılık; müşterilerden fon toplayıp reel sektöre kredi olarak kullandırarak elde edilen kârın yine müşterilere dağıtılmasını esas alır. Katılım Bankacılığı adı, katılma hesaplarında banka ile hesap sahiplerinin kâr ve zarara birlikte katılma üzerine verilmiştir. Türkiye'de ve dünyada inanç sahibi halkın büyük bir kesimi, faizden uzak durmaktadır.. Bu nedenle klasik bankalara gitmeyen fonlar atıl kalmaktadır. Bu tablo hem genel ekonomi açısından, hem de tasarruf sahibi açısından kayıptır. Katılım bankaları, mali sektörde bir yenilik olarak, faiz endişesi nedeniyle klasik bankalara gitmeyen fonları ekonomiye kazandırmak ve tasarruf sahiplerinin fonlarını güvenle saklamalarına ve değerlendirmelerine yardımcı olmak amacıyla kurulmuştur. Klasik bankalar belli bir faiz karşılığında mudilerden para toplamakta ve yine ilan edilen faiz oranlarında nakit kredi olarak ihtiyaç sahiplerine sunmaktadırlar. Kâr payında ise halktan para toplanırken belli bir gelir taahhüdünde bulunulmadığı gibi ana para garantisi dahi yoktur.  Katılım bankaları kredi kullandırırken müşteriye doğrudan nakit ödeme yapmazlar. Ödemeyi fatura karşılığında ve kredi müşterisinin işletmesi için ihtiyaç duyduğu malı satan satıcıya yaparlar. Ödemeyi yaptıktan sonra üzerine kâr paylarını ekleyerek müşteriyi borçlandırır ve müşteriden taksitler hâlinde tahsil ederler. Böylece finansman, malın peşin alınıp üzerine kâr payı konarak vadeli satımı şeklinde yapılmış ve yapılan işlem, ikrazat (nakit ödeme) şeklinde değil, ticaret şeklinde gerçekleşmiş olur. Bu yöntem aynı zamanda verilen kredinin amaç dışı, verimsiz ve spekülatif alanlara gitmesini önleyen ve kayıt dışını kayda alan ideal bir finansman yöntemidir. Katılım bankaları konut kredisi de verir, otomobil kredisi de.. Bir farkla. Sizin almak istediğiniz konutu önce kendisi satın alır sonra size satar. Otomobile de aynen bu yöntemle sahip olursunuz. Türkiye’de bankaya faiz dolayısıyla gitmeyen 200 milyar dolarlık servet var. Bunların büyük kısmı altın ve dolar olarak tutuluyor. Hükûmet yurt dışından kredi bularak ekonomide rahatlama sağlamak istiyor. Oysa bu kaynak kendi içimizde. Bunun yarısını değil dörtte biri (50 milyar dolar) ekonominin çarkları arasına sokulsa uçarız. Dünyanın millî gelir hacmi 85 trilyon dolar civarında. Bankacılık hacmi de aynıdır diyebiliriz. Çünkü millî gelir ile bankacılık hacmi paraleldir. Dünya genelinde Faizsiz Bankacılık Sisteminin hacmi yaklaşık 2 trilyon dolar civarındadır. Türkiye’nin dünya genelindeki faizsiz bankacılık hacmi yüzde 5 civarındadır. Adil ekonomi istiyorsak faiz boyunduruğundan kurtulmak zorundayız. O zaman ne enflasyon kalır, ne cari açık.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.