Hoş geldin istikrar!

A -
A +
Gelişen ülkelerde yeni yıl rallisi geç başladı. Buna hangi olaylar yol açtı? Sırasıyla anlatayım...  Çin’de, 2018’in dördüncü çeyreğinde yıllık büyüme rakamının tahminlerden kötü (%6,4’ün altında) geleceği anlaşıldı. Pekin hükûmeti derhâl harekete geçti. Çin merkez bankası zorunlu karşılık oranlarını 100 baz puan aşağı çekti, piyasaya 83 milyar dolar likidite enjekte etti.. Yuan tarihinin en yüksek değerine ulaştı. Pekin’de başlayan ve 30-31 Ocak’ta Washington’da devam edecek ticaret görüşmelerinde ABD Hazine Bakanı Mnuchin’in Çin’den ithal edilen ürünlerden alınan gümrük vergilerinin bazılarının veya tamamının kaldırılmasını önereceği belirtildi. ABD merkez bankası FED, ekonomideki daralmadan korktu, faiz artışını rafa kaldırdı. FED bölge başkanları bu konuda güvercin açıklamalar yaptı. Ve son olarak Avrupa Merkez Bankası genişlemeci para politikasını yıl sonuna kadar devam edeceğini duyurdu. Sermaye çıkışı yaşanmayacak olması gelişen ülkeleri rahatlattı. Yani dışarıda çok olumlu bir tablo oluştu... Şimdi Türkiye’ye gelelim. Bu hafta ekonomiyi dopingleyen iki önemli gelişme yaşandı. Önce Başkan Trump, ABD askerlerinin bölgeden çekilmesinden sonra "Türkiye, Kürtlere (YPG ve PYD’ye) saldırırsa tarihlerinde görülmemiş ekonomik yaptırım uygularız" tehdidi savurdu. Ankara aynen karşılık verince, Trump, 180 derece döndü. Suriye sınırında terörden arındırılmış 32 kilometrelik güvenli bölge oluşturma teklifi yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde iki lider ekonomik ilişkilerin ileri seviyelere yükseltilmesi konusunda mutabık kaldı.  Güvenli bölge, ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Mayıs 2013'teki ABD ziyaretinde dile getirilmiş ancak Obama kabul etmemişti. Suriye'de iç savaşın durması hâlinde dahi halkın, barınma, iş ve sosyal hizmetlerden mahrum kalmasından ötürü göç devam edecek. Bu durum en fazla Avrupa ülkelerini endişelendiriyor. Şimdi çok büyük adım atıldı, Türkiye’nin kontrolünde oluşacak güvenli bölgede Suriye halkı, ülkelerinde kalacak. Türkiye'nin de askerî operasyon yapmasına gerek kalmayacak... Bu güzel gelişmenin üzerine 16 Ocak’ta toplantı yapan Merkez Bankası, enflasyonda son aylarda gözlenen düşüşe rağmen, %24 olan politika faizini değiştirmediği gibi, fiyat artışlarında belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkı duruşun korunacağı görüşünü tekrarladı. Bu ifade nisan ayından önce faiz indirimi yapılmayacağı şeklinde algılandı, piyasalar âdeta bayram yerine döndü. Türk lirası değer kazandı. Borsa İstanbul da banka sektöründeki yoğunlaşmayla 97 bini aştı. %50 iskontolu (ucuz) olan hisse senetleri kapışıldı.  Türk bankacılık sektörünün kredi hacmi 1 yılda %26,5 arttı. Geçen sene 9 Ocak’ta 2 trilyon 134 milyar lira olan kredi hacmi, bu yıl 17 Ocak’ta 2 trilyon 489 milyar liraya ulaştı. 1 yılda 355 milyar liralık artış var. Bence iyimserliğe yol açan en önemli gelişme bu.  Biliyorsunuz ekonomik canlılık kredi mekanizmasının işlerliği ile sağlanır. Yabancı yatırımcılar geçen hafta 115 milyon dolarlık hisse aldı, stokları 29 milyar dolara dayandı. Ellerinde ayrıca 17,5 milyar dolarlık tahvil var. Yerli 11 Ocak haftasında 1,9 milyar dolar daha satın aldılar, döviz tevdiat hesapları 161.7 milyar dolara yükseldi. Geçen hafta 2 milyar dolar tutarında başarılı euro bond ihracı yapan Hazine, Japon piyasalarına Samuray bono satmaya hazırlanıyor.  5.33 TL’ye düşen doların ilk çeyrek sonunda 5.15-5.25 TL aralığında kalacağını tahmin ediyorum.  2 yıllık gösterge tahvilde faiz %18.36 düzeyine indi. Bu rakamlar bize "Türk ekonomisinde istikrar sağlanmıştır" diyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.