Gerçek suçlu kim?

A -
A +
 
Koronavirüs salgını 4 ayda dünyayı felç etti. Hastalık korkusu insanları evlerine hapsetti. Üretim durdu, merkez bankaları para musluklarını sonuna kadar açtı, faizleri sıfıra indirdi, hükûmetler dev destek paketlerini devreye soktu, bütçe açıkları dağları aştı. Ancak yıkımın önüne geçilemedi. ABD ekonomisi yılın ilk çeyreğinde (ocak-şubat-mart döneminde) %4,8 küçüldü. İkinci çeyrekteki daralmanın en az %25, en fazla %40 olacağı belirtiliyor. Küçülme demek servetlerin erimesi demek düşük kapasite ile çalışma demek, istihdam kaybı demek. 5 haftada 30 milyon Amerikalı işsiz kaldı. Bu sayının mayıs sonunda 50 milyonu aşacağı ifade ediliyor. Olaya başından itibaren gevşek davrandığı için bu tablonun birinci sorumlusu gösterilen başkan Trump, kasım ayındaki seçimleri kaybetme riskiyle karşı karşıya kalınca suçluyu ilan etti. Koronavirüsün Çin’deki Wuhan Viroloji Enstitüsü’nden geldiği yönünde ikna edici delil gördüğünü söyledi. “Çin ya virüsü durdurmayı beceremedi ya da virüsün yayılmasına izin verdi” dedi. Trump yeni yaptırımları devreye sokacağını söyleyerek ekonomik faturayı Çin’e ödetmek istiyor.
Türkiye koronavirüsle yaptığı mücadelede tam not aldı. Sağlık sisteminin gücü sayesinde vaka, yoğun bakım, solunum cihazına bağlanan ve vefat sayısı azalıyor. Buna karşılık iyileşenler hızla artıyor. Hastanelerde doluluk oranı %30’a düştü.
Sağlık Bilim Kurulu üyeleri, sürekli hastalığın aşı bulunana kadar 20 ay daha etkisini sürdüreceğini söyleyerek negatif açıklamalar yapıyor. Oysa plazma tedavisi ile Türkiye doğal aşıyı geliştirdi bile.. Halka şu anda büyük ihtiyacı olan moral vermek gerekiyor. Neyse ki aralarından bir kahraman çıktı. Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Sema Turan, koronavirüsün sonbaharda ikinci dalga şeklinde görülmesi durumunda Türk sağlık sisteminin buna hazır olduğunu söyleyerek yüreklere su serpti. 63 bin ölü, 1 milyon vaka yaşayan ABD’de bile 11 eyalette tedbirler dünden itibaren gevşetilirken, bizdeki yol haritası nasıl şekillenecek? Bu kapsamda 3 aşamalı bir takvim öngörülüyor.
Normalleşmeye dönük ilk adım 28 Mayıs-18 Haziran'ı kapsayacak şekilde planlanıyor. Millî Eğitim Bakanı “şartlar izin verirse 1 Haziran’da okulları açabiliriz” dedi. İki haftalık "deneme süreci" olarak görülen geçiş döneminde, daha çok turizm sektöründeki kısıtlamalar kaldırılarak, sınırlı olarak şehirler arası uçuşlara izin verilecek… Normalleşme adımı atan ülkelere seferler düzenlenecek. Salgının yayılma hızında bir artış olmaması hâlinde ikinci aşamaya geçilecek. 30 büyükşehirde seyahat kısıtlamasına son verilecek, kafe ve restoranlar açılacak… Takvimin üçüncü aşamasını hayatın normale döneceği eylül-aralık dönemi oluşturuyor. Ancak bu takvimleme "Her şeyin iyiye gideceği" senaryosuna göre yapılıyor ve virüsle ilgili "ikinci dalga" riski görülmesi hâlinde her an revize edilebilecek. Türk insanı iki aydan beri yaşadığı korkuyla kendini kolay kolay riske atmaz. Hijyen kurallarına sosyal mesafeye uyar maskesini de takar, sosyal hayatını sürdürür…
Biz bugüne kadar ne kötü günler gördük, hepsinde sabrettik, sonunda bahara kavuştuk. Kısa sürede aynı tabloyu yaşayacağız, hiç şüpheniz olması. Ama virüsün bıraktığı izler ömür boyu silinmeyecek…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.