Sihirli formül!

A -
A +
  16 Mart tarihli “Büyük imtihan” başlıklı yazımda Enflasyon tahminleri aşınca faizler de onu izliyor. Yatırım kararları erteleniyor. TÜFE'nin mart ayında yıllık %16,5, nisanda %17,2 olması bekleniyor. Bu durumda %17’lik politika faizi düşük kalacak perşembe günü normal 100 puan, önden yüklemeli olarak 200 puanlık faiz artışına gidilebilir. Merkez Bankası piyasa nezdinde elde ettiği itibarını korumak ve ısrarla savunduğu sıkı para politikasını devam ettirmek için böyle karar almak zorunda demiştim. Bir kez daha haklı çıktım. Herkes 100 puanlık artış beklerken Merkez Bankası Politika Faizini %19’a yükseltti. Önden yüklemeli, güçlü bir sıkılaştırmaya gidildi. Bu ne demek? Mart ve nisan aylarında tahminleri aşacak enflasyona karşı önceden tedbir almak demek. Yani koruma kalkanı inşa edildi...  Şimdi gelelim en önemli soruya. Büyüme hızında olumsuz etki meydana getirecek bu karara niye imza atıldı? Bir defa hemen söyleyelim, 12 Mart haftasında özel bankaların kredi büyümesi yüzde 6,78 kamu bankalarının %8,5 oldu. Yüksek kredi büyümesi kademeli iyileştirmeyi geciktiriyor. Ve riskleri de beraberinde getiriyor. İç taleple birlikte ithalat fiyatlarındaki artış cari işlemler dengesini olumsuz etkiliyor. Yüksek faiz artışına gidilerek kredi büyümesinin engellenmesi amaçlandı, şirketlerin riske girmeleri önlendi. İkincisi faiz artışıyla kurlar düşüşe geçti. Enflasyon %5 düzeyine ininceye kadar sıkı para politikasına devam edilecek olması dövizden TL'ye geçişi hızlandıracak. Bu çok net. Böylece Merkez Bankasının döviz rezervleri artacak. Nitekim yerli yatırımcı geleceği gördü, TL’ye geçiyor. 28 Ocak’ta 236 milyar doları aşan Döviz Mevduat Hesapları 1,5 ayda 6 milyar dolar azalarak 230 milyar dolara düştü. 200 milyar dolara gerilerse sıcak paraya ihtiyaç kalmayacak. Merkez Bankası, bu kararıyla piyasanın önüne geçti. Kendisiyle ilgili kuşkulara çok net bir cevap verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde çok önemli karar alındı. Başkan Naci Ağbal, güçlü iletişimle bankanın kredibilitesini yükseltiyor. Basiretli (ileriyi gören) bir Merkez Bankacılığı yapılıyor. En önemli gelişme kur artışının bilançolar üzerinde çok olumsuz etki meydana getirmesi önlendi... Bu faiz artışının yapılmadığını düşünecek olursanız ABD’deki tahvil faizinin artışıyla kur 7,80 TL’yi aşmış 8,00 TL'ye dayanmıştı... Dövizdeki sert dalgalanmalar iş dünyasının bütün hesaplarını altüst ediyor, yatırım kararları erteleniyor. Bu ihtimal ortadan kaldırıldı.  Şimdi martta yıllık TÜFE %16,5’a ulaşsa dahi %2,5 net reel faiz verir hâle geldiğimiz için Türk tahvilleri cazibe kazanacak, yabancı fon girişi artacak. Kurlardaki gevşeme daha da hızlanacak. Türk lirası değer kazanacak, maliyetler azalacak. Enflasyon gevşeyecek. Böylece yılın ilk yarısından itibaren faizlerde düşüş trendi başlayacak. Karar öncesi 7,54’ten işlem gören dolar/TL 7,27 TL'ye döndü... Fiyatın 7,10-7,15 TL aralığında dengelenmesi bekleniyor. İşte sihirli formül: Güçlü politika, doğru karar=Ekonomik refah...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.