Ölü kedi sıçraması

A -
A +

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bazı çevrelerin inatla sabit kalacağını öngördüğü faiz oranlarını %19’dan %18’e indirerek cesur bir karar aldı. 1,5 yıllık mahkûmiyet sona erdi. Karar metnine çekirdek enflasyon vurgusu girdi. "Faiz enflasyonun üzerinde uygulanacaktır" ifadesi çıkarıldı. Yıl sonuna kadar 150 baz puanlık ilave indirime gidilecek. Faiz 16,5 düzeyine çekilecek. Merkez Bankası, bu kararı almasında, gıda ve ithalat fiyatlarındaki artış ile tedarik zincirindeki aksaklıkların arızi unsurlardan dolayı yaşanmasını gerekçe gösteriyor. Yani enflasyondaki yükseliş geçici unsurlardan kaynaklanıyor diyor. Bu çerçevede para politikasını güncelleyerek faizde indirim yapılmasına karar verdi. Ticari kredilerde yüksek faiz dolayısıyla öngörülenin üzerindeki yavaşlama var...  

Bakın enflasyon sepetinde gıdanın ağırlığı 25,94 ile tüm ürünlerdeki fiyatların aşırı yükselmesinde öncü görevi yapıyor. Bu çok büyük haksızlık. Gıda ve enerjiyi çıkarınca 19,25’lik TÜFE, 16,76’ya geriliyor. 2,49’luk fark var. Sonuçta %19’luk faiz hem ekonomiyi kilitliyor hem de büyüme hızını olumsuz etkiliyor... Şirketler kredi kullanmaktan kaçıyor, üretim azalıyor, fiyatlar yükseliyor. Enflasyonun bir numaralı düşmanı faiz...

Peki şimdi ne olacak? Merkez Bankasının getirdiği kritere bağlı olarak bankalar uzun vadeli mevduat ve kredi faizlerini aşağı çekecek... Düşük faiz yatırım talebini arttıracak. İşsizlik azalacak, fiyat artışları frenlenecek. Kurlardaki artış ölü kedi sıçraması, tamamen tepki hareketi. Kalıcı değil. Piyasada fiyat var alıcı yok. TL'deki kayıplar ithal ürünlerin fiyatlarını arttırarak tüketimini azaltacak. Böylece cari açıktaki daralmada önemli rol oynayacak. İş dünyasının güveni eylülde 113,3'e çıktı. Yurt dışı borcu azalıyor. Bankada da 90 milyar doları var. Toplam rezervleri 121 milyar dolara ulaşan Merkez Bankasının kasası her hafta doluyor Böyle bir ortamda TL değer kaybeder mi?..

Türkiye’de, faizleri yukarıda tutarak, yurt dışından gelecek sıcak parayla ve ithalata dayalı kolaycılıkla yola devam etmek sürdürülebilir değil. Bunun yerine reel, gerçekçi, ihracatı destekleyen, gereksiz ithalatı da cazip olmaktan çıkaran bir TL kuruyla, Türkiye’de yatırım yapılabilir ve büyümeyi destekleyen faiz oranlarıyla bir ekonomi ortamına ihtiyacımız var. Yüksek kur ihracat gelirlerini arttıracak. Merkez Bankası artık yüksek faizle döviz kurlarını kontrol altında tutmak istemiyor. Yüksek faiz nedeniyle ülkeye gelecek döviz sayesinde cari açığın büyümesini istemiyor. Döviz fiyatının serbest piyasa şartlarında belli bir kanalda kalmasını bunun sonucu ithalatın gerilemesini, ihracatın artmasını hedefliyor. Yeni ekonomi politikasının temeli ihracat talebindeki artışa dayalı olarak büyüme, toplam talep artışı sonucu yatırımların ve üretimin artmasıdır...

Altını çizerek söylüyorum, enflasyonun bir numaralı panzehri, üretimdir, gerisi arkadan gelir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.