Irak harekâtının değerlendirmesi

A -
A +

ABD 10 yıldan fazla bir zamandır bütün askerî gücünü yok ettiği ve daha önemlisi bütün millî güç unsurlarını Birleşmiş Milletler kararlarına dayandırarak yok ettiği Irak'a karşı bir zafer kazanmak üzere. Aslında zaferlerin bir kıstası olsa ABD'ninkine zafer denilir miydi bilinmez! Çünkü ABD 10 yılı aşkın bir süredir ve uçuşa yasak bölgelerin denetlenmesi ve kuzeyden keşif ve gözlem harekâtı çerçevesinde Irak'a hiçbir direnme şansı vermeden ve resmen ilan etmeden bir askerî harekâtı zaten yürütüyordu. Bunun neticesinde Irak'ın coğrafyasını en ince detayına kadar öğrendiği gibi en önemli hava savunma silahlarını tamamen imha etti. Yani koalisyon kuvvetleri bu harekata 10 yıl önce başladılar hem de Irak'a hiçbir karşı koyma şansı vermeden. Buna rağmen ABD ve İngiltere zafere niye bu kadar çabuk ulaşamadı? Askerî harekâtlar hiçbir hal ve şartta değişmeyen ve bütün askerî harekâtlarda uyulması gereken harp prensipleri ışığında değerlendirilir. Yalnız Irak harekâtında harp prensiplerinden önce harp mantığının uygulanmadığı görülmektedir. Koalisyon kuvvetleri planlarını düşmanın işbirliği yapacağı varsayımına dayandırırken Irak da düşmanın saldırmayacağı veya diğer dünya ülkelerinin buna müsaade etmeyeceği varsayımına dayandırmış görünüyor. Düşmanın işbirliği yapacağı varsayımı! Her harp planı bazı varsayımlara (faraziyelere) dayanır. Fakat dünya tarihinde ilk defa bir harp planı düşmanın işbirliği yapacağı varsayımına dayandırılmıştır. ABD'lilerin harekat başlamadan önce yaptığı açıklamalardan da anlaşılacağı gibi askerî harekâtın ağırlık noktasını Irak ordusundan teslim olanlarla ilgili hususlar oluşturmuştur. Yaralanarak Almanya'nın Ramstein üssüne götürülen askerlerin yaptığı açıklamalarda bu gerçek daha fazla su yüzüne çıkmaktadır. ABD'li asker, "biz onlara özgürlük getirmek için gitmiştik niye ateş açtılar anlayamadım" gibi çok safça fakat askerî harekâtın hangi faraziyeye dayandığını en açık bir şekilde gösteren açıklamada bulunmuştur. İstihbarat yanlışlığı hataya yolaçar Alınan her haber istihbarat değildir. Haberler belli bir işlemden geçirildikten sonra istihbarat haline gelir. ABD askerî harekâtını planlarken CIA'nın bölgeden sağladığı istihbaratı esas almıştır. Halbuki CIA Saddam'in 1996'da Kuzey Irak'a yaptığı harekat sonrası bütün elemanlarını kaybettiği için haber kaynağı olarak kuzeyde sadece iki aşiret liderine, güneyde de bazı Şii grupların liderlerine bağlı kalmış ve onların her söylediklerini doğru kabul etmiştir. Bu da ABD'yi planlarını hazırlamada yanlışlığa sevk etmiştir. Askerî planlar askerî gerekçelerle hazırlanmalıdır. Ancak ABD'nin planına baktığımızda ticarî gerekçelerin önemli bir rol oynadığı görülmektedir. ABD son 10 yılda Körfez Harekatı, Bosna Harekatı, Kosova Harekatı ve Afganistan Harekatında hava kuvvetlerini geniş çapta kullanmış ve başarı sağlamıştır. Özellikle Körfez harekatında 2 aya yakın hava bombardımanının arkasından Irak kuvvetlerinin gazetecilere ve hatta seyyar hava kameralarına teslim olduğu akıllardayken bu harekatta 1-2 saatlik hava harekatını müteakip kara harekatına başlamasının arkasında ticarî gerekçeler olduğu izlenimi verilmektedir. Rumsfeld, ticareti dikkate almış Cumhuriyetçi Parti'nin ABD silah ve petrol şirketleriyle kolkola olduğu, uzun zamandır dünya basınında yer bulmaktadır. Son 10 yılda hava kuvvetlerinin sağladığı başarılar hava harp silah ve gereçlerine olan talebi arttırırken kara silah, araç ve gereçlerine olan talep önemli oranda azalmıştır. Silah firmaları tarafından finanse edilen bir yönetimin bu firmalar arasındaki dengeleri koruyarak hareket etmesi kaçınılmazdır. Burada önemli olan husus profesyonel askerlerin ticarî gerekçeleri bir kenara bırakmalarıydı. Fakat anlaşılan odur ki, planların hazırlanmasında Savunma Bakanı Rumsfeld etkili olmuş ve ticarî gerekçeleri ön plana çıkartmıştır. Türk tarihinden ders Kurtuluş Savaşı'nın en önemli kararlarından birisi de hiç şüphesiz savaşmadan Sakarya nehrinin doğusuna çekilmedir. Bu kararı verdiğinde yanındaki arkadaşları savaş yapmadan bu kadar geniş bir vatan toprağı terk edildiğinde bunu mecliste savunmanın zorluğundan bahsedince, Mustafa Kemal "Biz askerliğin icaplarını yapalım, meclistekilere siyasî bir cevap bulunur" şeklinde cevap vermiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.