Kerkük ve Musul'un önemi -2-

A -
A +

Türkiye'nin bu oyunu görerek Musul ve Kerkük konusunda hedef ve planlarını hazırlaması gereklidir. Bu planın ilk parçası Türkmen varlığının güçlendirilmesidir. Son 10-15 yılda yaşadığımız olaylar Türkiye'nin en büyük stratejik gücünün coğrafyasından veya silahlı gücünden değil çevre ülkelere dağılmış soydaşlarından geldiğini göstermiştir. Gerek Balkanlarda gerekse Kafkaslarda aleyhimize oluşacak her duruma müdahale etmek için bu kardeşlerimizin varlığını kullandığımızı unutmamamız gerekmektedir. Turancılık kompleksinden kurtulmalıyız!.. Türkiye Cumhuriyeti Turancılık kompleksinden ve her şeye ekonomik bakmaya çalışma huyundan uzaklaşarak dünyadaki bütün medeni milletlerin yaptığı gibi kendi soyundan gelen insanların medeni dünyada yerlerini alması için ciddi ve inanılır adımlar atmak suretiyle Kuzey Irak'ta milli hedeflerine ulaşabilir. Artık bırakın soydaşı, hiç alakası olmayan devletlerin bile dünyanın bir ucundan kalkıp Irak'ta özgürleştirme operasyonu yaptığı bir dünyada, Türkiye Cumhuriyetinin de, buradaki soydaşlarının her türlü özgürlüğünün garantörü olmasından daha tabii bir hakkı olamaz. Dikkat edilmesi gereken nokta buradaki Türkmenleri sadece bir pazarlık unsuru olarak görmek değil, onların istikbali konusunda samimi olunmasıdır. Bağımsızlığın ikinci unsuru Gelelim bağımsızlığın ikinci unsuru olan Silahlı kuvvete: Silahlı kuvvet denilince milli kuvveti değil belli bir kuruluşu ve emir komuta yapısı ile kendi sistem ve konsepti olan bir ordu ancak bağımsızlığın teminatı olabilir. Unutmayalım ki, IKDP ve IKYB'nin Peşmergeleri PKK eşkıyalarının karşısında bile Türk Ordusunun desteği olmadan ayakta kalamadılar. Bölgedeki irili ufaklı terörist gruplardan farkları, sayılarının fazlalığından başka da bir şey değildir. Bu yüzden Türkiye bundan sonra bu güçlerin herhangi bir kisve altında düzenli orduya dönüştürülmesinin önüne geçmelidir. ABD tarafından şimdiden söylenen bunların merkezî Irak yönetiminin bir parçası olacağıdır. İlk bakışta kulağa hoş gelen bu planın biraz daha irdelenmesine ihtiyaç vardır. Eğer bu Peşmerge güçlerinden bazı düzenli ordu birlikleri kurularak merkezî yönetimin emrine verilmesi planlanıyorsa bu güçlerin herhangi bir zamanda merkezî yönetimden ayrılması hiç de zor olmayacaktır. Söz sahibi olmanın birinci şartı ABD eğer bu gruplara kendileriyle işbirliği yaptıkları için hoşgörü gösterir ve bugünkü yapılarını muhafaza etmelerine müsaade ederse, bölgeye demokrasi ve özgürlük getirme konusundaki söylemleriyle ters düşecek ve bu konuda samimi olmadığını gösterecektir. Türkiye olarak demokrasinin sadece Irak'ın güneyine değil kuzeyine de lazım olduğunu her ortamda dile getirerek, bu bölgedeki aşiretlerin değil fakat bütün insanların güvencesi olduğunu göstermemiz bölge üzerinde ileride söz sahibi olmamızın birinci şartıdır. Çünkü bazı despot grupların kontrolündeki insanlarla değil demokrasi içinde yaşayan insanlarla komşu olmak Türkiye'nin istikrarına yardımcı olabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.