Türkiye, kararlı adımlar atmalı

A -
A +

Türkiye, önümüzdeki dönemde AB uyum yasaları konusunda ciddî bir sınavdan geçecek. İtalya Başbakanı Berlusconi'nin İstanbul ziyaretinde iş adamlarımıza söylediği ".....Türkiye 2007'de üye olacak Romanya ve Bulgaristan'dan önce AB'ye girmeli, bunun için çalışacağım" sözleri Türkiye'nin uyum yasaları konusunda üzerine düşeni daha titizlikle takip etmesi gerektiğinin işaretlerini veriyor. Hele Önümüzdeki günlerde AB Dönem Başkanlığını yapacak İtalya Başbakanı'nın bunları söylemesi konuya daha da önem verilmesini gerektiriyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oldukça samimi görüşmeler yapan İtalyan Başbakanı'nın bugüne kadar Türkiye'nin önünde bir dayatma gibi duran Kıbrıs meselesinde de daha esnek bir tavır sergilemesi ve "... Gerekirse Kıbrıs'a gidip birlikte bir toplantı düzenleriz... Annan planı konusunda KKTC'nin de haklı olduğu taraflar var... Aslında Rum kesiminin Kıbrıs meselesi tam çözümlenmeden AB'ye alınmasını şahsen doğru bulmuyorum..." yönündeki sözleri Türkiye'ye cesaret vermiştir. Maksatlı eleştirilere takılmamalı Türkiye, AB konusunda üzerine düşeni yapmaya çalışmaktadır. Zaten TBMM gündemlerine bakıldığında yapmakta olduğu da aşikardır. Hatırlanacağı üzere AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan; seçimlerin ardından Türkiye'de en çok sandalye sayısına sahip, hükümeti oluşturan partinin başkanı sıfatıyla AB ülkelerine ziyaretlerde bulunmuş ve oldukça başarılı geçen temaslar gerçekleştirmişti. Erdoğan'ın 'Başbakan' sıfatını almadan gerçekleştirdiği bu ziyaretlere muhatapları durumundaki ülkelerce gösterilen ilgi de dikkat çekmişti. Bunun sebebi, Türkiye'nin yapısal reformlar yönüyle üzerine düşeni yaptığı ve eksiklerini de tamamlayacağı hususundaki taahhütlerine güven nedeniyle idi.. AK Parti iktidarı yurt dışında olduğu gibi ülkemizde de aldığı güven rüzgarı ile pek çok zorluğu ve sahte kampanyaları aştı. Türkiye, AB normlarına ulaşmak için başına gelen onca krize rağmen ani toparlanmalar göstermiş, enflasyonu düşürmüş ama büyümeyi de ihmal etmemiştir. Sivil toplum örgütleriyle ilişkilerini belli düzeyde tutarak doğru olan eleştirileri değerlendirirken, maksatlı eleştirilere de takılmadan yoluna devam etmesini de bilmiştir. Bütün bunlar AK Parti iktidarının AB'ye ülkemizi de dahil etme konusunda ne kadar kararlı olduğunun ve önüne çıkacak engelleri de ustaca geride bırakarak hedefe doğru gideceğinin işaretleridir. Fırtına, 7. Uyum Paketi'nde kopacak! AB takvimine göre 2003 sonuna kadar uyum yasaları tamamlanacak. 2004 yılının ilk yarısında da çıkarılan yasaların uygulanmalarına bakılacak. Türkiye samimi bir uygulama sergilerse rapor olumlu çıkacak ve Aralık 2004'te müzakereler başlayacak. Hükümet işi ciddiye alıyor. AB hukukuna ve standartlarına uymayan maddeler yasalardan ayıklanıyor. Bir taraftan bu hazırlık yürürken öbür koldan direniş de sürüyor. AB'ye doğru olan yürüyüş çelmelerle engellenmek isteniyor. Meclis'ten yasalar çıksa da hayata geçmiyor. Hele 7. Uyum paketi gündeme gelsin asıl fırtına o zaman kopacak. Elbette bazı kesimler, Türkiye'nin AB'ye giriş süreci içerisinde gerçekleştireceği reformlarla kayıplarını düşünerek tereddütler içinde olabilir. Bunlar da hoş karşılanarak esnek bir politika ile aşılmalıdır. Bazı kurum ve kuruluşların, bazı geleneklerini terk etmesi, statükodan çabucak sıyrılmasının oldukça zor olduğunu biliyoruz. Ancak Türk toplumunun değişime en çok direnen ancak değişimden sonra da en çabuk uyum sağlayan bir yapıya sahip olduğunu da biliyoruz. Artık,Türkiye'nin Avrupa'ya açılmasında engel olarak duran bazı tabular ortadan kaldırılmalı ve Türkiye Avrupa ülkeleri içerisinde hak ettiği yeri almalıdır. Avrupa Birliği, bizlerden çok gelecek nesillerimiz, genç iş adamlarımız için gereklidir. Özal çizgisi devam etmeli AK Parti Lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan davranış benzerlikleri olarak merhum Turgut Özal'ı andırıyor. Kavgasız bir toplum, engin hoşgörü, bilgi, cesaret, değişim, köklü bir zihniyet değişikliğini savunan ve son nefesine kadar bunların mücadelesini veren Özal'ın çizgisini Erdoğan'ın da devam ettirmesi ve değişimin yeni sembolü olması işten bile değildir. Tabii bunu yaparken partisinin mensuplarının da bu düşünceye sadakatle sarılması, dış etkenlere ve bazı menfaati kesilenlerin baskısına kararlı biçimde direnmesi gerekiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.