Tehdit değerlendirmesi ve yeni savunma anlayışı (3)

A -
A +

Türkiye; yıllarca Suriye'yi doğru değerlendiremediği ve bunun neticesinde gerekli tedbirleri alamadığı için binlerce vatandaşını teröre kurban verdi. Daha sonra görüldü ki, Suriye ordusu hem nitelik hem de nicelik yönünden son derece zayıf bir ordudur ve Türkiye'ye tehdit teşkil etmesi düşünülemez. Aradan geçen zaman zarfında ordusu daha da zayıflayan Suriye'nin Irak harekatı sonrası düştüğü durum ortadadır. Bu durumdaki Suriye'nin Türkiye'ye askeri acıdan tehdit teşkil ettiğini düşünmek çok fazla kötümserlik olacaktır. Ayrıca doğuda ABD ile komşu olmuş bir Suriye'nin ilk düşüneceği şey Türkiye'ye karşı tehdit oluşturmaktan ziyade kendi varlığını sürdürmek olacağı açıktır. Türkiye gibi hem NATO üyesi hem de ABD ile yakın ilişkileri olan bir ülkeye karşı düşmanca davranışlarda bulunması Suriye'nin intiharından başka bir şey olmaz. Suriye, askeri yönden yetersizliğini kabul etmenin yanında kendisini her taraftan sarılmış hissetmektedir. Doğusunda kendisine karşı ciddi askeri ve ekonomik tedbirler almayı düşünen bir ABD, güneyinde ABD'nin isteklerine karşı koyma gücünden mahrum bir Ürdün ile en büyük düşmanı İsrail, batısında ise bir an önce Suriye askerlerinin ülkelerini terk etmelerini isteyen ve yıllarca Suriye işgalinden bunalmış bir Lübnan ile sarılmış bir Suriye'nin ayakta kalmasının tek şartı ABD'ye müdahale şansı vermeden bütün komşularıyla iyi ilişkiler içerisinde bulunmasıdır. Arap Birliği ve bazı uluslar arası kuruluşlar ABD karşısında şimdilik Suriye'ye karşı destek vermişlerdir. Ancak Suriye'nin en küçük bir hatasında bu desteğin değişeceği tabiidir ve Suriye bunun farkındadır. Tek müttefiki İran Suriye'nin son dönemde dünyada sadece bir tek müttefiki kalmıştır: İran. Benzer kaygıları taşıyan İran'la Suriye'nin ilişkilerinin bundan sonra daha da artması beklenebilir. Ancak ortak bir sınırı olmayan yani birbirlerine askeri destek vermeleri mümkün olmayan bu iki ülkenin işbirliklerini Türkiye'yi tehdit seviyesine vardırmaları mümkün değildir. Çünkü bunun ters etki yaparak kendi güvenliklerini tehlikeye düşüreceği gibi ABD'nin bir süredir dile getirdiği iddiaları doğrulayarak bu ülkelere karşı daha aktif politikalar uygulamaya başlatmasından başka hiçbir pratik değeri olmayacağı açıktır. Bu durumdaki Suriye'ye karşı bir kolordu beslemek Türkiye için lükstür ve bunun hiç bir mantıklı açıklaması yoktur. Askeri harekatlar veya ülke savunmaları planlanırken ittifaklar yapmak en akıllı yoldur. Bu hem riski hem de maliyeti azaltır. Suriye'ye karşı Türkiye'nin müttefiki uzun suredir dile getirilen İsrail değildir. Güneyinde Suriye'ye karşı hiç de iyi duygular beslemeyen bir İsrail'in varlığı Türkiye'nin işini kolaylaştırır. Ancak kendisi bölgedeki istikrarsızlığın kaynağı olan bir ülke ile daha sıkı işbirliğine gitmek en azından siyasi ve ekonomik acılardan Türkiye'nin lehine değildir. ABD'nin katalizör rol oynamasıyla iki ülke arasındaki siyasi ilişkiler iyi durumda olabilir. Fakat askeri bir harekatta Suriye'ye karşı İsrail işbirliği ABD'nin bile arzu ettiği bir durum olmamıştır. Lübnan'dan Suriye askeri çekilmeli Türkiye'nin Suriye'ye karşı müttefiki Lübnan'dır. Bu ülke halkı uzun yıllar iç savaşta yıprandıktan sonra istikrar ve asayişi getirmek için bu ülkeye giren ancak bir daha çıkmayan ve fiilen ülkeyi ikiye bölen Suriye'nin işgali altındadır. Halk bu durumdan memnun olmadığı gibi Suriye işgali bölgede terör örgütlerinin yaşamasına imkan sağlamaktadır. Sosyal bakımdan bölgenin en ileri ülkesi olan Lübnan, dağlı tabir ettikleri Suriye'nin işgalinden son derece rahatsızdır. Lübnan'ın en büyük geliri turizmdir. Tabii güzellikleriyle Lübnan'ın çok kısa zamanda tekrar bir cazibe merkezi olmasının önündeki en büyük engel Suriye'nin işgalidir ve bütün Lübnanlılar bunun farkındadır. Suriye'nin bu ülkeden atılması ile birlikte Türkiye'nin başına bela olan terör örgütleri en büyük desteklerini ve üslerini kaybedeceklerdir. Türkiye de yıllardır çektiği terör belasından kurtulmak için çok büyük bir avantaj yakalayacaktır. Bunun için yapılması gereken şey etnik ve dini gruplarla görüşerek işbirliği yapmak ve Suriye'nin bu ülkeyi terk etmesi yönünde milli bir politika oluşturmaktır. Çünkü bu bölgenin gerçeği bölgenin devletler değil gruplarla yönetildiğidir. Özetle; içi boş Suriye Ordusu'na karşı alınacak tedbir askeri olmaktan ziyade siyasidir. Suriye'ye karşı bir kolordu beslemek yerine buna yapılacak harcamaların ekonomiye kazandırılması ve ekonomi ve siyasete dayanan bir savunma stratejisi uygulanarak özellikle Lübnan'la ekonomik ittifaklar yapılması daha mantıklı bir yoldur. Önümüzdeki hafta da diğer komşularımız Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkeler ve Ermenistan ile ilişkilerimizi ele alıp tehdit değerlendirmesi ve yeni savunma anlayışımız nasıl olmalıdır sorusuna cevap aramayı sürdüreceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.