Bir oylamanın anatomisi...

A -
A +
Toplumun en hassas olduğu konu olan 'yolsuzluğu' kılıf yaparak meşru bir hükümeti gayrimeşru yollarla devirmeye kalkıyorsun. Kumpas yapıyorsun, sahte delil üretiyorsun, algı operasyonu ile halkı yolsuzluğa inandırmaya çalışıyorsun. Konu mahkemeye taşınıyor. Paralel yapının kontrol edemediği savcı ve hakimler tüm iddiaları inceliyor. Mahkeme, bilirkişilerden rapor alıyor ve sonunda 4 eski bakanla ilgili 'yolsuzluk' iddialarının doğru olmadığı kararına varıyor. Bir üst mahkeme de aynı istikamette karar veriyor. İktidar partisi, milleti ikna etmek ve muhalefetin iddialarını boşa çıkarmak amacıyla mahkemeye taşınmış bir konu için Meclis Soruşturma Komisyonu kurduruyor. Komisyon üyelerinin neredeyse tamamı hukukçu kökenli. Komisyon, mahkemelerin sahip olduğu tüm yetkilere fazlasıyla sahip. Hukuken adli bir görev yapıyor. Aylarca çalışıyor, soruyor soruşturuyor, herkesi dinliyor. Her iddiayı didik didik araştırıyor. Emin olun ki Anayasa Mahkemesi'nden çok daha titiz ve detaylı bir soruşturma yapılıyor. Sonuçta komisyon, 4 eski bakanla ilgili iddiaların doğru olmadığına kanaat getirip Yüce Divan'a göndermeme kararı alıyor. Aslında Meclis Soruşturma Komisyonu'nun gerekçeli kararını gördükten sonra bu konunun ayrıca Genel Kurul'da dosyalara çok da hakim olmayan vekillerin oylarına sunulması çok akıllıca gelmiyor bana. Konu Genel Kurul gündemine geldiğinde muhalefet partileri grup kararı almışçasına aynı istikamette oy kullanıyor. "4 eski bakan Yüce Divan'a gitsin" diyen muhalefet partileri, bunun için gerekli olan 276 oyu bulamıyor. Meclis Genel Kurulu da komisyonun kararına uyarak bu iddiaların darbe girişimine kılıf hazırlamak için ileri sürüldüğünü kabul ediyor ve 4 eski bakanın Yüce Divan'a gönderilmesi oyununu bozuyor. Peki, "Saat ne oldu, para kasaları, ayakkabı kutuları neydi?" soruları ile işi laf kalabalığına getirmeye çalışanlar hem komisyonun gerekçeli kararını incelesinler hem de bilirkişi raporlarını.
AK Parti'den bazı vekillerin çoğunluk istikametinde hareket etmemesi tartışılıyor. Bir yandan 'talimatla oy veriyorlar' diyorlar bir yandan da '40-50 kişi neden partinin genelinden farklı davrandı?' diye soruyorlar. 'Köşk ve parti yönetimi vekillere baskı yapıyor' diyenler şimdi de 'Neden bütün AK Partili vekiller hayır oyu kullanmadı" diye kendilerince kaşıyacak, kanatacak bir yara arıyorlar.
Öncelikle farklı oy kullanan 40-50 vekilin iradesine saygı gösterilmesinden yanayım. Ama bu vekillerin siyaset ilmini bilmediklerini düşünüyorum. Bu arkadaşların bir kısmı söz konusu bakanlara kızmış, bir kısmı parti yönetimi ve Köşk'e mesaj vermek istemiş olabilir, bir kısmı da bu işte hakikaten sorun olduğuna inanmış olabilirler. Hatta bir bölümü de bu işin bir yolsuzluk soruşturması olmaktan çok paralel yapı ve onun işbirlikçilerinin bir tezgâhı olduğunu fark etmeyecek kadar saf da olabilirler. Parti yönetimi yasal sürece saygı gösterip hiç kimsenin kanaatine müdahale veya yönlendirme ihtiyacı duymadığı için bu sonuç çıkmış sayılabilir. Üç dönem kuralına takılan bazı isimler de burada yer almış olabilir. Birilerinin 'güç gösterisi' yaptığı iddiaları komik. Bu mudur güç gösterisi? Bu durumu 'AK Parti'de çatlak' olarak değerlendirenler belli ki bu hareketi hiç tanımıyor. Şurada seçimlere 5 ay kaldı. Bu bölme, çatlatma çabaları için çok geç artık. 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan'a gitsin diye elbirliği yapıp önerge veren muhalefet 276 oyu bulup önergesini geçiremediğini unutuyor. Ne alakası-ilgisi varsa Sayın Bahçeli "Hükümet güvenoyunu kaybetmiştir" gibi herkesi şaşırtan bir cümle kuruyor. Sanki Meclis'te muhalefetin önergesi değil de Hükümet'e güven oylaması yapıldı? Komik.
Oylamada 4 eski bakanın Yüce Divan'a gönderilmesi istikametinde oy kullanan AK Partili vekillerin iradelerine saygı duyuyorum. Ama onlar ya çok saflar; ya ilm-i siyaseti bilmiyorlar, ya paralel kumpasın neler yaptığının farkında değiller ya da bizim bilmediğimiz şeyler biliyorlar. Unutmayın ki AK Parti siyasi hareketinin lideri Recep Tayyip Erdoğan'dır. O bakanları Yüce Divan'a gönderme oyununu kuranların derdi siyasi liderinize ulaşmaktır. Bunu nasıl göremiyorsunuz? Doğrusu anlamıyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.