Demirtaş'ınki tam bir bukalemun siyaseti

A -
A +

İki hakim her şeyi göze alarak, tüm yerleşik hukuk kurallarını ayak altına alıp paralel yapı tutuklularını tahliye etme girişiminde bulunabiliyor. İki hukuk adamı hukuk kurallarını çiğneyerek, yürürlükteki mevzuatı hiçe sayarak korsan tahliye yapmak istedi. Ben anlayış olarak çok elzem olmadıkça yargılamaların tutuklu devam etmesine karşıyım. Ama bu paralelciler yurt dışına kaçtıkları için mahkemeler haklı olarak bu süreci tutuklulukla sürdürüyor. Ama hukuka değil paralele, devlete değil örgüte bağlı olan, talimatlarını örgütten alan, örgütün çıkarları söz konusu olduğunda hukuku-mevzuatı çiğnemekten sakınmayan bu iki hakim kamu görevinde kalabilir mi? Bu iki hakim 75 paralelciyi 'hukuk hilesiyle' tahliyeye kalkarken hangi motivasyonla hareket ediyor? Bunlar için adalet; devlet-millet önemli değil. Örgüte bağlılar, örgüt ne derse gözlerini karartıp onu yapabiliyorlar. Hangi devlet yapısı, hangi idari sistem kendi içerisinde böyle bir yapının yaşamasına göz yumar-izin verir.
Yargıda, polis teşkilatında, maliyede ve TSK'da halen görev yapan kamu görevlileri ya bu yapının gerçek yüzünü fark edip bu yapıyı terk edecekler ya da devlet bunları kendi bünyesinden söküp atacak. Bu kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu duruma hiçbir devlet, hiçbir sistem katlanmaz, izin vermez. Sayın Cumhurbaşkanının ısrarla konuyu gündemde tutmasının sebebi şimdi umarım birilerince daha iyi anlaşılmıştır. Eğer bu yapı devlet kurumları içerisinden sökülüp atılmaz ise bu son örneğe benzer daha çok olay yaşarız. Bunlar gözlerini karartmışlar. Bu yapının bütün dış bağlantıları ve yedikleri haltlar ortaya çıktığı halde hâlâ bunlara sadakatini devam ettiren insanlar devlet kurumlarında bir dakika dahi tutulmamalıdır artık...
Sevgili okuyucularım, dünkü gazeteleri okurken gözüme ilişti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş "İnanç işleri başkanlığı kuracağız" demiş. Parti programında 'Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız, din dersini okullarda zorunlu olmaktan çıkartacağız. Sözde Ermeni soykırımını tanıyacağız' taahhütlerine muhafazakâr olan Kürt kardeşlerimiz tepki gösterince arkadaş çark etmiş ve 'İnanç işleri başkanlığı kuracağız' demiş. Tam bir bukalemun siyaseti. Bir dediği bir dediğini tutmuyor. Bak Selahattin efendi; Kürtler İslamiyet'i en iyi yaşayan etnik yapılardan biridir. İnançları konusunda hassastırlar. Cumhuriyet döneminde dahil senin gibilerin tüm baskı ve sindirmelerine rağmen Doğu ve Güneydoğu illerimizde medreseler faaliyetlerine devam etmişlerdir. 28 Şubat darbesi bile onları sindirememiş ve tüm baskılara-zulümlere rağmen inançlarını yaşamışlardır. HDP'nin Marksist ideolojik çizgide bir siyasi parti olduğunu bilmeyen yok. Senin ve partinin üst yönetiminin din-inanç ve diyanet işleri ile ilginiz olmadığını da Kürtler biliyor. Bu sefer sert çarptın. Benim tanıdığım, bildiğim Kürtler diyanet ve din dersi ile ilgili sözlerinizi-soykırımla ilgili açıklamalarınızı size yedirecekler. Hiç boşuna kıvırmayın, çark etmeyin. Bir yandan CHP, diğer yandan HDP Alevi vatandaşlarımızın oylarına oynuyor. Ama CHP'nin Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana Aleviler için ne yaptığını bütün Alevilerin sorgulamalarını tavsiye ediyorum. Diğer yandan aklı başında hiçbir Alevi'nin  'Ermeni soykırımını tanıyacağız' diyen bir HDP'ye asla oy vermeyeceğine inanıyorum. 8 Haziran'da hep birlikte göreceğiz inşallah.
Terör ve Kürt sorununun çözümü konusunda CHP'nin seçim beyannamesinde bir paragraf var. Oysa CHP'li  Sezgin Tanrıkulu bir konuşmuş-pir konuşmuş. Merak ediyorum yaptığı açıklamalar kendi düşünceleri mi, yoksa CHP'nin kurumsal yaklaşımı mı? Cevap bekliyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.