PKK'nın baraj oyunu

A -
A +

Önce artist kılığı ile HDP'li Sırrı Süreyya Önder çıktı kamuoyunun karşısına. Çözüm sürecinin kendileri açısından bir anlamının kalmadığını duyurdu. Onun açıklamalarından bir gün sonra PKK'dan açıklama geldi. PKK terör örgütü, silahların bırakılma kararının alınacağı kongrenin bu baharda toplanmasından vazgeçildiğini açıkladı. İmralı'nın Nevruz'da ilan ettiği yol haritasından vazgeçti PKK. O yol haritasına göre, bu bahar aylarında PKK, KCK kongrelerini toplayıp bu kongrede örgütün silahı terk etmesine karar vereceklerdi. Bu karar alındığında PKK silahsızlanıp Türkiye topraklarını terk edecekti. Silah bırakma işleminin gerçekleşmesini takiben devlet, çözüm süreci kapsamında planlanan birçok adımı peş peşe atacaktı. Hem devletin hem de AK Parti iktidarının çözüm süreci iradesi devam ediyor. Devlet bu sürecin başarıya ulaşması için çaba sarfediyor. Diğer yandan hükümet de çözüm süreci ile ilgili güçlü ve kararlı bir iradeye sahip. Peki ne oldu da şurada seçimlere bir ay kala bir yandan HDP diğer yandan PKK çözüm sürecini dondurup ertelemeye kalkıyorlar?

Bence bu sorunun tek cevabı var; o da seçimler yaklaştığı ve HDP'nin barajı aşamayacağı ortaya çıktığı için bunu yapıyorlar. HDP, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da çözüm süreci ile elde edilen barış ve huzur ortamının etkisiyle oyunu özgürce kullanacak olan vatandaşlarımızı eski günlerde olduğu gibi tekrar baskı altına almak, korkutmak ve tehdit etmek istiyor. Şantajla, baskıyla, korku salarak bölgede vatandaşların oylarının HDP'ye gitmesini sağlamaya çalışıyor. PKK terör örgütünün son 10 gün içinde adam kaçırma, silahlı saldırı ve bombalama gibi, bölgede 11 eylem yaptığı belirtiliyor. Amaç HDP'ye muhalif olanları baskı altına almak, korkutmak ve sandıklardan uzaklaştırmak. İstihbarat raporları terör örgütünün eylemlerini mayıs ayının ikinci yarısında arttıracağı, adaylara baskı yapacağı ve seçmene gözdağı vermek için adam kaçırma eylemlerine hız vereceğini söylüyor. Dikkat edin HDP'nin önde gelen isimleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan çok İstanbul'da, İzmir'de, Adana'da, Mersin ve Antalya'da seçim çalışması yapıyorlar. Çünkü Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu PKK'ya ve KCK'ya bırakmışlar. Batı'da kuzu görünümünde ve güvercin edasındalar, Doğu ve Güneydoğu'da çakal modundalar.

PKK köylere ve mezralara, KCK şehirlerdeki mahallelere gidiyor ve açık açık "Mahallenizde-köyünüzde-mezranızda şu kadar oy var. Bu oylar HDP dışında başka yere giderse mahalleniz-köyünüz-mezranız için iyi olmaz" deyip ayrılıyorlar. Eğer herhangi bir itiraz olursa ya o yöreden birini kaçırıp infaz ediyorlar, ya bölgede bomba patlatıyorlar ya da olay çıkarıp o yöreyi etkileyici gözdağını veriyorlar. Doğu ve Güneydoğu'dan göçün tek sebebi iş ve aş değildir. Göç eden insanların büyük bölümü PKK ve KCK baskısından kaçan muhaliflerdir. Asker-jandarma ve polis bölgede seçim ve sandık güvenliğini sağlamak için ciddi tedbirler almaktadır. Bu tedbirlerden rahatsız olan HDP ve PKK, alınan tedbirleri boşa çıkarmak için güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelmeyi planlamıştır. Yani çözüm sürecinin eylemsizlik kurallarını çiğneyeceklerdir. HDP'nin baraj korkusu PKK ve KCK'ya bu kararları aldırtmıştır.

Sonuç olarak HDP Batı'da barış-sevgi-kardeşlik-özgürlük-hukuk ve Türkiyelilik sloganları üzerinden seçmeni kandırmaya-ikna etmeye çalışırken Doğu ve Güneydoğu'da da bir yandan ırkçılık yapacak bir yandan da seçmenin namlunun soğukluğunu ensesinden hissetmesini sağlayacaktır. Dinine-diyanetine ve kitabı Kur'an'a sıkı sıkıya ihlasla bağlı olan  Kürtler tüm bu tehditlere-şantajlara-baskılara ve eylemlere rağmen Marksist HDP'ye oy vermemektedir ve bu seçimde de canları pahasına vermeyeceklerdir. Çünkü muhafazakâr-dini bütün Kürtler; HDP'nin-PKK'nın ateist-dinsiz-imansız bir örgüt olduğunu ve yapılarının Müslümanlığa taban tabana zıt olduğunu iyi bilmektedirler. Benim bu insanlardan bir endişem yok. Güvenlik paketi ile yetkileri arttırılmış olan güvenlik güçlerimiz bölgede yaşayan insanlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamalıdır.

Ben asıl Batı'daki saftiriklere güvenmiyorum. "Sayın Davutoğlu ve AK Parti 330'u geçmesin de isterse ülke batsın, ne olursa olsun. İster PKK barajı geçsin-ister koalisyon olsun. İster Türkiye 2001'deki yıllara dönsün. Umurumda değil" noktasına gelmiş olan gayrı memnunlardan endişe duyuyorum. AK Parti düşmanlığı bazılarının hem gözünü hem de kalplerini karartmış. Muhtemel bir koalisyonun hem ülkemize hem de onlara neler kaybettireceğini gayet iyi bildikleri halde, HDP'yi yere göğe sığdıramıyorlar. Bir yandan Atatürk ilkelerinden dem vuruyor bir yandan da utanmadan Atatürk'ün askerlerine kurşun sıkanları baraj atlatmaya çalışıyorlar. Merkez medya dediğimiz medyanın Demirtaş'a yağdırdığı övgüleri herhalde seyrediyorsunuzdur. Bazı haber kanalları, bazı yazar-çizerlerimiz 24 saat HDP reklamı yapıyorlar. Utanmadan-sıkılmadan bölücüleri-Mehmetçiğe kurşun sıkan hainleri-'Ermeni soykırımını tanıyacağız' diyen Türkiye düşmanlarını göklere çıkarıyorlar. O gazetelerin, o televizyonların sahiplerine sesleniyorum; "Ne yapıldığını görmüyor musunuz? Farkında mı değilsiniz? Yoksa siz de sırf AK Parti düşmanlığı için bilerek bu ihanete ortak mı oluyorsunuz" Yazık bu kadar alçalacağınız hiç aklımıza gelmezdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.