Hangisi milliyetçi, Bahçeli mi Davutoğlu mu?

Seçim kampanyaları gittikçe hızlanıyor ve sokakta-meydanlarda tansiyon artıyor. 7 Haziran günü için artık geri sayım başladı. Türkiye bir demokrasi şöleni yaşayacak. Ancak iki siyasi partinin yürüttüğü kampanya ile ilgili endişelerim var. Bir yandan HDP, diğer yandan MHP milleti tahrik ediyor.

MHP'li kadrolara tavsiyem Devlet Bey'i derhal sahadan çekmelisiniz. Devlet Bey, ne kadar az miting yaparsa MHP o kadar çok oy alır. Devlet Bey konuştukça MHP'nin oyu düşer. Sayın Bahçeli, her konuşmasında vatandaşı tahrik ediyor. Rakiplerini eleştirmek yerine onlara hakaret ediyor. Yaşına başına bakmadan, hangi düşünceyi temsil ettiğini bilmeden, adeta rahmetli Başbuğ'un kemiklerini sızlatırcasına ülkenin Başbakanı için sıkılmadan, utanmadan "şerefsiz" tabirini kullanıyor. Yazıklar olsun; Ahmet Davutoğlu gibi onurlu-haysiyetli, ahlaklı, tertemiz, şeref timsali bir bilge siyasetçiye bu lafı etmek gaflettir. Davutoğlu'nun Türk-İslam dünyasına verdiği hizmetlere Bahçeli'nin hayalleri bile yetişmez. Ahmet Hoca gibi kibar, beyefendi, bilge bir siyasi lideri mitinglerde yuhalatmak MHP'nin geleneklerine-töresine yakışıyor mu? Bu ülkenin şerefini Erdoğan-Davutoğlu ikilisi dimdik ayakta tutuyor.

Birilerinin çağdaş milliyetçiliği Bahçeli ve Demirtaş'a öğretmesi gerekiyor. Bahçeli kaç yıldır MHP'nin başında? 3 yıl bu ülkede başbakan yardımcılığı yaptı. Dikili bir ağacı var mı? Bir çivi çaktığını hatırlayan var mı? Başbuğ Türkeş'in MHP'si ile Bahçeli'nin bugünkü MHP'sinin bir alakası-benzerliği kaldı mı? Ama herkes şunları hatırlar; ANAP-MHP ve DYP koalisyon kurma imkânı varken o solcu Ecevit'i tercih etmiştir. "Ben katillerle hükümet kurmam" diyen Rahşan'ı tercih etmiş, 3 yıl boyunca önünü ilikleyerek Ecevit'in karşısında el pençe divan durmuştur. Onun iktidar ortağı olduğu dönemde Türkiye batmış, devlet maaşları ödeyemez duruma gelmiş ve IMF'nin kapısında aylarca borç dilenmiştir. IMF yetkilileri, Türkiye'ye zor bela borç vermişler ama müfettişlerini her ay göndererek hükümete talimatlar yağdırmışlar, ülkenin milli gururu ve onuru ile oynamışlardır. Hazineyi, IMF memuru Derviş yönetmiştir. Türkiye'nin millî parası pul olmuş, pasaportu itibarsızlaşmış, vatandaş gaz-mazot-tüp kuyruğunda perişan edilmiştir. Ülkemiz ve vatandaşlarımız, varlıklarının en az üçte birini kaybetmişlerdir. Enflasyon yüzde 88'lere çıkmış gecelik faizler yüzde 7500'lere dayanmıştır. Büyüme eksilere düşmüştür. Yakalanan Öcalan için üç yıl boyunca hiçbir işlem yapılmamıştır. 3 yıllık iktidar ortaklığında Türkiye'nin her alanda duvara toslamasına, yerlerde sürünmesine sebep olan üç liderden biri olan Bahçeli, onların bıraktığı enkazı bugünlere, bu seviyelere getirenlere "şerefsiz" diyemez. Derse, Rabbimin adaleti onu çarpar.

2002'den bu yana onların enkazını milletin teveccühü ile devralan AK kadrolar, millî geliri 4'e katladılar. Paradan 6 sıfır atarak Türk Lirası'na itibar kazandırdılar. Bahçeli ve ortaklarının IMF'den aldıkları bütün borçları ödeyip bu kurumu Türkiye'den kovdular ve ülkeyi IMF'ye borç verecek duruma getirdiler.

Yüzde 30'larda seyreden enflasyonu iki yıl içinde tek haneli rakamlara indirdiler. Faizleri gecelik yüzde 7500'lerden tek haneli rakamlara düşürdüler. Dünya ekonomik krizlerle boğuşurken ülkemizi yılık ortalama yüzde 5 büyüttüler. Bütçe açığını yüzde 12'den yüzde 1.3'e indirdiler. Döviz rezervlerimizi 28 milyar dolardan 125 milyar dolara çıkardılar. İhracatımızı 36 milyar dolardan 158 milyar dolara ulaştırdılar. Türkiye, artık kendi helikopterini savaş uçağını, tankını, savaş gemisini ve hatta uçak gemisini, füze ve uydusunu yapıyor. Sayın Bahçeli, bu sıraladığım işleri Sayın Erdoğan-Davutoğlu ve onun yol arkadaşları yaptılar.

Elini vicdanına koy ve söyle, çağdaş manada sen mi milliyetçisin yoksa onlar mı daha milliyetçi? Eğer milliyetçilik sloganların-palavraların, hamasi nutukların ötesinde bu millete-bu memlekete ve Türk-İslam dünyasına hizmet etmekse, onları sevmek-yükseltmek ve yüceltmekse milliyetçilikte siz Sayın Tayyip Erdoğan'ın, Ahmet Davutoğlu'nun eline su dökemezsiniz. Onun için bırakın meydanlarda milleti tahrik etmeyi. En iyisi Ankara'da genel merkezde oturun. Siz susunca hiç olmazsa birileri bir şey zannediyor. Siz konuştukça cilalar dökülüyor...