Türkiye'nin terör sınavı

A -
A +
Biz, yıllardır terör denilen insanlık suçundan maddi-manevi en çok zarar görmüş ülkelerden biriyiz. Neredeyse her kapımızın arkasında terörün bıraktığı bir iz, acı bir hatıra var. Yani biz terörün nasıl bir bela, insanlık için nasıl bir tehlike olduğunu en iyi bilen milletlerin başında geliyoruz. O nedenle kimse bize bu konuda ders vermeye, telkinlerde bulunmaya ve herhangi bir terör örgütüne "sempati duyuyorlar" diye suçlamaya kalkmasın. Biz, her terör örgütünün kullanılmaya hazır bir maşa olduğunu, bu örgütlerin ilke ve ahlaklarının bulunmadığını, bedelini, parasını hangi patron öderse ona hizmet  vereceklerini biliriz. Bugün belki İsrail'e, yarın İngiliz'e, öbür gün Amerika'ya, İran'a hizmet edecek olan bu maşa yapılar parasını ödememiz halinde eski patronlarına namluyu döndürürler. Bu yapıları biz iyi tanıyoruz ve asla bunlarla iş tutmuyoruz. Ama bu örgütlerle mücadelede kimsenin de mayın eşeği olmak istemiyoruz.Yani! Yanisi şu; arkadaş biz 40 yıldır PKK ile mücadele ediyoruz. 40 bin insanımızı-huzurumuzu kaybettik. Hâlâ da bu eli kanlı örgüt birliğimize-istikrarımıza ve iç barışımıza dinamit atmaya devam ediyor. ABD ve Batılı devletlerin tamamı PKK'yı terör örgütü listesine aldılar. Ama bu örgütle mücadelemizde parmaklarını bile oynatmadılar, kıllarını kıpırdatmadılar. Bizi seyrettiler. Göstermelik, samimiyetsiz, cılız mesajlar vermenin ötesinde müttefiklerimizden ve hatta İslam dünyasından en ufak bir destek görmedik. Bırakın müttefik olarak destek görmeyi tam tersine bazı AB ülkeleri PKK'ya ve DHKP-C'ye el altından destek verdiler. PKK'nın siyasi uzantısı olan HDP'nin barajı aşması için Selahattin Demirtaş kadar çaba sarf eden batılı ülkeler var. Belki bazen kısıtlı da olsa istihbarat paylaşımı anlamında ABD'den sınırlı destek gördük. O desteğin de mutlaka bir bedel ödenerek alındığını hepimiz biliriz.Şimdi terörizmle mücadelede kötü bir sınav veren bu uluslararası camia, bizi DAEŞ'le mücadele konusunda isteksiz davranmakla suçluyor. İngiliz, Alman, İsrail ve Amerikan medyası; Türk hükümetinin DAEŞ'a katılımları sınırında engelleyemediğini, bu örgütle mücadeleye aktif olarak katılmadığını ve hatta bu yapıya göz yumduğunu iddia ediyorlar.Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür? DAEŞ'i 2013 yılında terör örgütü olarak ilan etmişiz, ülkemizde tüm faaliyetlerini yasaklamışız. Bin şüpheliyi gözaltına almışız. Bu örgüte katılımı engellemek için sınırlarımızda ilave tedbirler almışız. Bu yapı ile doğrudan mücadele veren müttefiklerimize her türlü istihbarat ve lojistik desteği vermişiz. Daha ne yapalım? Gidip Irak ordusu ve Peşmerge yerine, Özgür Suriye Ordusu ve YPG yerine biz mi savaşalım? Bunu bizden isteyenlerin PKK'ya bir mermi attığını hatırlayan var mı? Acaba DAEŞ, petrol bölgelerini-İsrail'in bekasını tehdit etmeseydi siz batılıların umurunda olur muydu? Bu kanlı örgütle sizin adınıza ve sizin çıkarınız için savaşacak ve ölecek askerler arıyorsunuz. Havadan bombalamakla, yeri göğü füzelerle vurmakla bu iş bitmiyor. YPG-Özgür Suriye Ordusu-Peşmerge ve Irak ordusu DAEŞ'le kendi çıkarları-ülkelerinin ve coğrafyalarının geleceği için savaşıyorlar. Petrolün ve İsrail'in hatırına siz de onlara havadan destek veriyorsunuz. Bunu anlamak mümkün. Peki biz DAEŞ'le neden doğrudan savaşalım? Siz, bize PKK ile mücadelede ne kadar destek verdiyseniz bizden de DAEŞ'le mücadelede o kadar destek bekleme hakkınız var.Ama sonunda emellerinize ulaştınız. İçimizde destekçilerinizin-ortaklarınızın ve DAEŞ denilen kanlı örgütün aptalca tercihi sonunda bizi de bu örgütle birebir savaşın içine çekmeyi becerdiniz. Helal size!.. Artık PKK'nın yanında yeni bir belamız daha var. Ama batılılar şunu iyi bilsinler ki biz bu bölgede onların mayın eşeği-ileri karakolu ve onların çıkarları için can veren öncü olmayacağız. Ülkemizin bekası, sınırlarımızın güvenliği-milletimizin huzuru, can ve mal güvenliği neyi gerektiriyorsa sadece onları yapacağız. Kimse Türkiye'yi o bataklığa çekemeyecek.Kim ne derse desin. Türkiye'nin bugüne kadar DAEŞ belasını topraklarına bulaştırmaması ve bu bela ile mücadelede gerekli olduğu kadar destek vermesi doğru bir tercihtir. Bugün itibarıyla kendisini de doğrudan tehdit etmeye başlayan bu örgüte karşı seferber olması da yine doğru bir tercihtir. Ancak bu mücadele kendi çıkarlarımızla sınırlı olmalıdır. At izinin it izine karıştığı bu coğrafyada hesaplı-planlı ve akıllı hareket etmek zorunluluğu vardır. Bizim için DAEŞ'in PKK'dan bir farkı yoktur. Ama PKK, müttefiklerimiz ve komşularımız için ne anlam ifade ediyorsa onlar için ne kadar tehlikeli ise DAEŞ de bizim için o kadar tehlikeli olmalıdır...Son olarak, Star Medya Grubu'na yapılan ahlaksız saldırıyı kınıyor kardeşlerimize geçmiş olsun, yanınızdayız diyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.