Görülmeyen gerçekler...

A -
A +
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Çin ziyaretini takip etmek üzere Pekin'deydik. Cumhurbaşkanı, Çin Devlet Başkanı ile verimli-stratejik bir görüşme gerçekleştirdi. Türkiye-Çin ilişkileri açısından bir evvelki gün yapılan görüşme önemliydi. G-20 zirvesinde görüşülecek konu başlıklarının üzerinden geçildi. Suriye'deki gelişmeler ele alındı. Çin Devlet Başkanı, Türkiye'nin terörle mücadelesine güçlü ve açık bir destek verdiklerini açıkladı. Uygur bölgesinde yaşayan Müslümanların sorunlarından BM reformuna ve Çin'den alımı planlanan füze sistemine kadar bir dizi başlık masaya yatırıldı. Füze alımı görüşmeleri devam ediyor. Çin Devlet Başkanı, Antalya'daki G-20 zirvesine katılacak. Çin'de yaşayan bir iş adamı arkadaşım, "Herhalde son 30 yıldır ilk kez bir Çin Devlet Başkanı bir otele gelerek bir iş forumuna katılıyor" dedi. Başbakan Yardımcısının katılımı beklenirken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ricasıyla Çin Devlet Başkanı Türkiye-Çin İş Forumu toplantısına katıldı. Savunma sanayii, kömürden elektrik enerjisi elde etme imkânları ve üçüncü nükleer santral yapımı konuları ele alındı. Ulaşım ve özellikle de demiryolu konusunda Çin devleti Türkiye'de 30 milyar dolarlık yatırım planladığını açıkladı. 30 milyar dolarlık finansman kaynağı demiryolu ulaşımını uçurur. Türkiye, Çin ile stratejik ilişkilerini geliştirmek istiyor ama ABD'de bazı lobiler bunu engellemeye çalışıyor. Pekin'e ayak bastığımız gün hatırı sayılır bir Amerikan gazetesinin manşeti "Türkiye'de Çin karşıtlığı yükseliyor" şeklindeydi. Haber iki-üç hafta önce Türkiye'de birkaç turist grubuna karşı yapılan densiz girişimin olduğu günlerde yapılsa anlarım. Hayır, haber Sayın Erdoğan'ın Pekin'e ayak bastığı gün manşete çekiliyor. Türkiye-Çin ilişkilerinin gelişmesinden rahatsız olan aynı lobinin Uygur bölgesine ilişkin asılsız haberler yaydığı iddiaları sıkça dile getiriliyor. Artık, Uygur Müslümanları ile ilgili haberlere ihtiyatla yaklaşıp teyit ettirmek şart oldu.
Türkiye-Çin stratejik ilişkilerinin gelişmesinden rahatsızlık duyanlar, Türkiye'nin tek merkezli güç odaklarına muhtaç halde kalmasını istiyor. Ama iş adamlarının ajandalarına bakılırsa bu ilişki gelişiyor-gelişecek ve ticaret hacmi epey artacak. Çin'den bu yıl Türkiye'ye ilk 5 ayda gelen turist sayısı geçen yıla oranla yüzde 48 artmış. Tüm ilişkiler buna yakın oranlarda büyüyor-gelişiyor. Çin'in Türkiye'nin terörle mücadelesine koşulsuz-ön şartsız güçlü bir destek vermesi bugünlerde bizim için kıymetli bir destek...
İki gün içinde Pekin'i birazcık gezme fırsatı bulduk. THY'nin Çin'e haftada 26 uçuşu var. Çinliler, İstanbul'u çok merak ediyor. Türkiye dediğinizde İstanbul'u soruyorlar. Çin devleti İpek Yolu'nu canlandırmaya çalışıyor. Pekin, 25-27 milyon nüfusa sahip devasa bir şehir. Politik bir sanayi şehri. Vahşi kapitalizmin tüm uygulamaları var. Kuralsız, hızlı ve ucuz sanayileşme ihtiyacı beraberinde hava kirliliğini getirmiş. Pekin dünyanın havası en kirli şehri Ankara'nın 1980'li yıllarına benziyor. Gri bir şehir. Pekin, Çin'in Ankara'sı, Şangay da Çin'in İstanbul'u. Amerikalılar-Almanlar-Fransızlar-İtalyanlar ve İspanyollar burada ekonomiye hakim durumdalar. Bildiğiniz Batının dev markalarının burada fabrikaları, üretim merkezleri var. Pekin'de emlak çok pahalı. Metrekare fiyatı 10 bin doların üzerinde. Pekin kirli ama gelişmiş bir şehir. Altyapısı iyi, trafiği çok kötü değil, yeşili bol. Bildiğimiz tüm otel zincirlerinin birkaç oteli var. Çinli turisti Türkiye'ye çekmek için Türkiye yoğun bir çaba gösteriyor. Hem TİM hem de MÜSİAD, Çin'le ilgileniyor. MÜSİAD, Pekin'e yeni şube açtı. Çin'de yeni yükselen binalar geleneksel mimarisi kadar güzel olmasa da yine de estetik var, mimarların eli değmiş. Toplu ulaşım gelişmiş ama hava kirliliğinden bir kilometre öteyi göremiyorsunuz. 2010 yılında Japonya'yı geçerek dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline gelen, dünyanın en büyük ihracatçısı ve ikinci büyük ithalatçısı olan bir ülkeyle ilişkilerimizi geliştirme çabamız doğru bir politik tercihtir...
Siz bu satırları okurken Erdoğan'ın ikinci durağı olan Endonezya'ya geçmiş olacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızla uçakta sohbet edeceğiz ve bu sohbetin detaylarını sizlere aktaracağız. Ülkemizin terör örgütlerine saldırıları altında olduğu bu sıkıntılı günlerde insanın aklı orada kalıyor. Yüreğimiz ağzımızda. Bir yandan PKK, bir yandan DAEŞ diğer yandan DHKP-C terör örgütü ülkemizi kıskaca almaya çalışıyor. Bunlar yetmiyormuş gibi Batı medyası Türkiye'nin meşru savunma refleksini, sınırlarını, insanlarının mal ve can güvenliğini, egemenliğini, kamu düzenini koruma refleksini 'Türkiye'nin DAEŞ ile savaşan Kürtleri bombalaması' olarak takdim ediyor.
13 yıl boyunca Türkiye'nin attığı adımları görmezden geliyorlar. Kürtlerin ekonomik-siyasi ve kültürel şartlarının iyileştirilmesi konusunda devrim niteliğinde işler yapıldı. Yeni adımlar ve daha fazla demokratikleşme için PKK'nın artık silah bırakması gerekiyor. Kürtler, Türkiye'nin ayrılmaz bir parçasıdır. Sınırlarımız içindeki ve dışındaki Kürtler ile bir sorunumuz, sıkıntımız yok. Türkiye'nin güvenliğini ve kamu düzenini tehdit eden PKK, DAEŞ ve DHKP-C ile sorunumuz var. PKK saldırılarını kesip silah bırakana ve Suriye sınırı DAEŞ'ten tamamen temizlenene kadar bu iki örgütle mücadele devam edecektir. Türkiye'nin kendini savunma hakkına saygı duymayanlar PKK saldırılarına karşı daha net ve yüksek sesli tepki vermelidirler. Bize 'barışçıl çözüm sürecine geri dönün' çağrısı yapanlar PKK'nın terör politikasına sessiz kalamazlar. Herkes bilsin artık, çözüm sürecinin devam etmesi PKK'nın silah bırakmasına ve terörü durdurmasına bağlı. Bu ülke bir yandan terörle uğraşırken diğer yandan barış müzakereleri yürütemez. Bugün PKK ateşkesi tek taraflı olarak bozmuştur. Öcalan'ın PKK'ya "Silah bırakın" çağrısının üzerinden tam 2 yıl geçti. Önce bu çağrıya uysunlar. Kimse PKK ile mücadelemizi Kürtlere karşı bir mücadele olarak sunmaya kalkmasın. PKK ile Kürtleri eşitlemek alçakça bir değerlendirmedir. PKK, Kürtlerin temsilcisi değildir. Türkiye ülkesine-polisine-askerine-vatandaşlarına-kamu düzenine saldıran terörist PKK'yı vuruyor, masum Kürtleri değil. Onlar bizim koruyup kollamakla sorumlu olduğumuz vatandaşlarımızdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.