Fiilen yarı başkanlık

A -
A +

Cumhurbaşkanı’nın bir televizyon mülakatında verdiği önemli mesajlar var. Hem yeni kabineye hem de başkanlık sistemi ve yeni anayasaya ilişkin düşüncelerini açıkladı. Halkın oyları ile seçilen cumhurun başı olarak başarılı bir kabine oluşmasını istediğini belirttikten sonra, “Başarılı kabinenin oluşmasında Cumhurbaşkanı ve Başbakanın ortak bir çalışma ortaya koyması ülkenin geleceği için önemli. Cumhurbaşkanı ve Başbakan ayrı tellerden çalarsa netice alamayız. Senkronize olmamız çok çok önemli” diyor Sayın Erdoğan.

Türkçesi; kabinenin kimlerden oluşacağını Başbakan’la birlikte karar vereceklerini, kabineyi birlikte istişare ederek oluşturacaklarını, icrada Cumhurbaşkanının da Başbakan’la ortak çalışacağını ve 2023 hedeflerinin gerçekleşmesi için uyumlu bir ortak çalışmanın zaruret olduğunu belirtiyor. Kurulacak 64’üncü hükümette Sayın Cumhurbaşkanı’nın etkisinin yüksek olacağı anlaşılıyor. Sayın Başbakan, yeni kabineyi belirlerken mutlaka Sayın Cumhurbaşkanı’nın hassasiyetlerini ve tercihlerini dikkate alacak ve böyle bir listeyi onaya sunacaktır. Ancak şu anda bile Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan’ın düşündüğü bakanlar kurulu listesi yüzde 80 oranında örtüşüyor. En fazla yüzde 20’lik bir fark vardır. Bu fark da istişarelerle giderilir. İstişare ve ortak akılla oluşturulan kabine de başarılı olur ve herkes o hükümeti sahiplenir. Ortak akılla ve Sayın Cumhurbaşkanı ile istişare ederek oluşacak kabine, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık’ın uyumlu ve birlikte çalışması sonucunu getirir. Bu anlamda Sayın Başbakan ile Sayın Cumhurbaşkanı arasında kabine listesi nedeniyle bir kriz-bir sorun bekleyenler boşuna beklemiş olacaklar.

7 Haziran seçim sonuçlarını iyi okuyan Başbakan ve AK Parti kurmayları artık bir daha Sayın Cumhurbaşkanı ile ters düşecek tutuma girmezler. Israr etmesi hâlinde Sayın Cumhurbaşkanı’nın hiçbir önerisini geri çevirmezler. Sayın Cumhurbaşkanı da Başbakan’ın hukukuna saygı gösterir ve O’na gerekli alanı açar. Oluşacak kabine hem icracı hem de reformcu bir nitelikte olacak diye bekliyorum. Çünkü 4 yıl sonra üç seçim birden var. Bakanlar Kurulu performansı yüksek nitelikte üyelerden oluşacaktır. Aslında kabinenin yüzde 80-90’ı belli. Ama herkesin gönlünde bir aslan yatıyor, isim yazdığımızda da diğer arkadaşlar alınıyorlar. O nedenle isim vermeyelim. Ama hem Sayın Cumhurbaşkanı’nın hem de Sayın Başbakan'ın arzuladığı bir listenin çıkacağını bilelim yeter.  

Daha önce de yazıp-çizdik ama birileri anlamadı veya anlamak istemedi. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin benimsendiği 2007 referandumdan bu yana aslında Türkiye’de sistem krizi var. Bu sistem krizinin çözülmesi için ya eskiye dönülüp cumhurbaşkanını Meclis’in seçmesi lazım. ‘Hayır halk karar verdi kendisi seçecek’ diyorsak anayasada gerekli altyapısını oluşturup yarı başkanlık veya başkanlık sistemine acilen geçmemiz lazım. İnat etmeyin; zaten cumhurbaşkanını halkın seçtiği gün Türkiye fiilen yarı başkanlık sistemine geçti. Eğer bunun yasal altyapısını oluşturamaz isek Türkiye’yi büyük sistem krizleri bekliyor. Ne yazık ki muhalefet bu konuyu çok yüzeysel bir ölçekte değerlendiriyor. Onlar, meseleyi Sayın Erdoğan’ın başkanlığına indirgeyerek kamuoyunu yanlış yönlendiriyorlar. Bu sorun Sayın Erdoğan’ın başkanlık sorunu değil. Bu sorun Türkiye’nin sistem sorunudur. Eğer bu sorun orta vadede çözülemez ise Türkiye’yi önemli siyasi krizler bekliyor. Halkın oyları ile seçilen bir cumhurbaşkanının köşesine çekilmesini, icraya seyirci kalmasını kimse beklemesin. Eğer bugün çok önemli bir kriz yaşamıyor isek bunun sebebi Sayın Cumhurbaşkanı’nın Başbakan’la aynı partiden gelmiş olmasıdır. Eğer bugün hükümeti CHP kursaydı her gün bir siyasi kriz yaşayacaktık.

Ellerindeki medya gücünü ve kitle iletişim araçlarını kullanarak kamuoyunu etkileyen muhalifler neredeyse başkanlık sistemini tartışmamıza bile izin vermiyorlar. Bu çok yanlış bir ısrar. Türkiye bu konuyu her seviyede enine boyuna tartışmalı ve kendine özgü bir model oluşturmalıdır. Buna karşı çıkanlar bu konunun halkın önüne gelmesine engel olmamalıdırlar. Eğer halk buna ‘hayır’ derse bu konu ancak o zaman gündemimizden çıkar. O zaman da oturup parlamenter sisteme göre anayasamızı düzenlememiz, cumhurbaşkanının yetkilerini azaltmamız ve cumhurbaşkanının tekrar Meclis tarafından seçilmesini sağlamamız gereklidir.

Mevcut durum sürdürülebilir bir durum değildir. Yeni kabine seçim vaatlerini yerine getirsin; hızla reformları gerçekleştirsin ama artık bizi darbe anayasasından da kurtarsın. Parlamentodaki partiler bu işe daha önce üzerinde anlaştıkları 60 maddeyi Meclis’ten geçirerek başlayabilirler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.