Yarım bırakmayın

A -
A +
Herkes; Cizre, Silopi ve Sur’da neler olup bittiğini merak ediyor. PKK, terör örgütü ve bu örgütün gençlik yapılanması kırsaldaki tüm gücünü şehirlere kaydırdı. Kırsalda ve Kuzey Irak’taki kamplarda ciddi darbeler yiyen örgüt Kobani’deki gelişmelere özenerek meskun mahallere indi. Burada sivil halkın arkasında saklanarak özerklik ilanına kalktı. Halk bu kalkışmaya destek vermeyince de şehirleri yaşanmaz hâle getirdi. Başbakan Davutoğlu’nun, “Müdahalede biraz gecikmiş olsaydık bunların niyeti çok daha kapsamlı bir iç savaş başlatmaktı” sözleri olup biteni, bu hayalperestlerin neler yapmaya çalıştıklarını açıkça ortaya koyuyor.
AK Parti hükümetleri, seçim kaybetmek pahasına üç yıl boyunca çözüm sürecini neredeyse sonuç alma noktasına getirdiler. Üç yıl boyunca kimsenin tırnağı kanamadı. Kürtlerin yüz talebi varsa 95’i karşılandı. Kalan beş talep için süre istendi. Aslında Kürt sorunu birkaç talep dışında çözüldü. Devlet, PKK ve onun uzantılarına ‘silahı bırak-şiddeti terk et, gel sorunlarını siyaset aracılığı ile çöz’ çağrısını yaptı. PKK, devleti oyalayıp her seferinde süreci sabote edecek provokasyonlar yaptı. Devlet buna rağmen süreci devam ettirdi. Öcalan da “Eylem dönemi bitti. Silahlı dönem kapandı. Siyaset dönemi başladı” mesajını vererek devletle aynı çağrıyı yaptı. Bunun için konferans toplanmasını talep etti. Ama PKK'nın, 7 Haziran seçimlerinden sonra devletin bu çağrısına cevabı “Evet, silahı bırakırız. Doğu ve Güneydoğu’yu bizim yönetimimize bırakmanız şartıyla” oldu.
Dünyada hangi devlet böyle bir talebi kabul edebilir? Egemenlik hakkını hangi devlet bir başka yapıya bırakabilir? ‘Çözüm masasını kim devirdi?’ diye soranlar bu masanın PKK’nın bu talebi nedeniyle devrildiğini gayet iyi biliyorlar. Bu masayı PKK devirdi. Çünkü devlet, ‘Ben egemenlik hakkımı sana devretmem, silahı bırak gel siyaset yap’ dedi. PKK da bunu kabul etmeyip yönetmeyi planladığı bölgede parça parça özerklik ilanına kalktı. O günden bu yana devlet, devlet olmanın gereğini yapıyor. Sivil halka zarar vermeden şehirlerde halka hayatı zehir eden PKK ve uzantılarını söküp atmaya çalışıyor. Bu kolay bir iş değil. PKK’nın halk gibi bir derdi yok. Ama devlet halka zarar vermeden, halkın canını ve malını koruyarak bu operasyonları yürütmek zorunda.
‘Devlet nerede, buralarda devletten iz yok’ diyenler maksimum bir yıl içinde bölgede devletin varlığını-gücünü-korumasını ve adaletini hissedecekler ve görecekler. Devlet bu işi bu kez yarım bırakmayacak. Kürtlerin sorunlarının muhatabı PKK değil Kürtlerin hepsidir. Hükümet, halkı muhatap alarak onların tüm haklı taleplerini karşılamalı. Diğer yandan da sahte barış havarilerinin tepkilerine aldırmadan PKK’yı bu topraklardan söküp atmalıdır. Ya silahını bırakıp sorunlarını demokratik yollarla dile getirecekler ya da yok olacaklar.
           ***
Türkiye-AB ilişkileri bugün itibariyle yeni bir döneme giriyor. 2016’da vizesiz Avrupa artık hayal değil. Hükümet, AB ile beraber vizesiz AB takvimi hazırladı. Bu takvime uyabilmek için hükümet, AB ile ilgili düzenlemeleri içeren 11 yasa teklifini tek reform paketi olarak meclise gönderdi. Hükümet işi sıkı tutuyor. AB’nin başkentinde AB liderleri ile bir araya gelen Başbakan Davutoğlu, AB ile sığınmacılar konusunu detaylı görüştü. Bu sorunun Türkiye kadar AB’nin de sorunu olduğu teyit edildi. Bu tespite uygun yük paylaşımı da yapılıyor. Sayın Davutoğlu’nun “AB ile Türkiye güçlü yeni bir başlangıç yaptı” sözünün ne anlama geldiğini 2016 yılında göreceğiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.