İki yeni anayasa önerisi

A -
A +

2016 yılında bizi bekleyen temel dört gündem maddesi var. En temel gündemimiz terörle mücadele olacak. 2016’da devlet ve hükümet el ele vererek kamuoyunu da yanlarına alarak özellikle de PKK terör örgütü ve destekçileri ile sıkı bir mücadele sürdürülecek. Bu konuda ciddi bir kararlılık ve hazırlık var. İkinci gündem başlığımız Yeni Anayasa, üçüncü gündem başlığımız ise Suriye’deki-Irak’taki gelişmeler, Türkiye-Rusya, Türkiye-İran, Türkiye-İsrail ilişkilerini kapsayan dış politika konuları olacak. Dördüncü gündem maddesi de ilk üç gündem maddesinden de etkilenecek olan ekonomi olacak. 2016’da bu başlıkları konuşacağız. Hükümet bir yandan 3 aylık, 6 aylık ve 1 yıllık eylem planındaki faaliyetleri hayata geçirmek için uğraşırken bir yandan da mesaisinin büyük bir bölümünü bu dört başlığa ayıracak.


Toplumun yeni anayasa ihtiyacının karşılanması ve milletin darbe anayasasından kurtulması artık kaçınılmaz ve ertelenemez hâle geldi. Başbakan Davutoğlu Hükümet programını ve Acil Eylem Planını açıkladıktan sonra Yeni Anayasa, Meclis İç Tüzüğünün değiştirilmesi ve AB reformlarının kısa sürede yapılması ile ilgili olarak Meclis’te grubu bulunan siyasi parti liderlerini ziyaret edip bu başlıklarla ilgili destek talep edeceğini açıklamıştı. Bu maksatla ilk ziyaretini CHP’ye yapmış ve ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu ile bir araya gelmişti. Sızan haberlere bakılırsa görüşme olumlu geçmiş. Kemal Bey Tayyip Erdoğan takıntısı hariç meselelere pozitif yaklaşmış. Şimdi de Sayın Başbakan MHP lideri Bahçeli’yi ziyaret ediyor. Aynı başlıkları onunla da istişare edecek. Başbakan Davutoğlu daha önce randevu listesine aldığı HDP’yi, HDP’lilerin sorumsuzca davranış ve açıklamaları, mevcut yasalara göre suç teşkil eden çağrıları ve terörü destekleyen eylem ve söylemleri nedeniyle görüşme listesinden çıkardı.

Edindiğimiz izlenim şöyle; AB reformları konusunda herkes hemfikir. ‘Yani Anayasa’ için ise ‘hangi sistem olmalı’ konusunda görüş ayrılıkları var. İktidar partisi başkanlık sistemini esas alan bir anayasa öngörüyor, CHP parlamenter sistemde ısrarcı. MHP federasyon tehlikesi nedeniyle başkanlık sistemine soğuk bakıyor. MHP’yi anlamak mümkün ama bence CHP’nin derdi başkanlık sistemini Sayın Erdoğan’a bağımlı olarak yorumlamaktan öteye gitmiyor. Aynı şey HDP için de geçerli. Aynı anda hem halkın seçtiği ve olağanüstü yetkilerle donatılmış, hesap sorulamaz ve denetlenemez bir Cumhurbaşkanı hem de parlamenter sistemi birlikte götürmek sonunda sistemi kilitleyecektir. Bir sistem sadece iyi niyetlerle sürdürülemez.

Önümüzde iki seçenek var. Ya Cumhurbaşkanını halkın seçmesinden vazgeçilecek, eskisi gibi Meclis seçecek. Cumhurbaşkanının yetkileri azaltılıp sembolik hâle getirilecek. Parlamenter sistem güçlendirilecek. Ya da darbe anayasasını tamamen değiştirip halkın seçtiği güçlü Başkan veya ‘yarı başkanlık’ sistemine geçeceğiz. Bu millet 2007 yılındaki referandumla ele geçirdiği Cumhurbaşkanını seçme yetkisini asla geri vermek istemez. Bence de asla geri vermemelidir. Cumhurbaşkanını halkın seçtiği bir sistemin adı parlamenter sistem olamaz. En azından o sistem ‘yarı başkanlıktır’...

Siyasi partilerimiz hiç vakit kaybetmeden Anayasa Uzlaşma Komisyonunu kursunlar. CHP istemiyor diye millet başkanlık sisteminden vazgeçmek zorunda değil. Benim Yüce Meclis’e önerim şudur; Meclis Uzlaşma Komisyonu biri Başkanlık Sistemini esas alan diğeri de parlamenter sistemi esas alan demokratik, sivil iki yeni anayasa önerisini hazırlasın. Bu hazırlığı 4-5 ayda bitirirler. Daha sonra bu iki ayrı sistemi esas alan iki ayrı anayasa önerisi referanduma götürülüp milletin oyuna sunulsun. Milletin çoğunluğu hangisini isterse o anayasa yürürlüğe konsun. Biz bir sistemi tercih edeceksek buna siyasi parti liderleri değil millet karar versin. Hodri meydan, millete güvenen-inanan, millet iradesine saygı gösteren hiçbir siyasetçi bu öneriye ‘hayır’ diyemez.

Tayyip Erdoğan takıntısı, paranoyası ve nefreti yüzünden birilerinin başkanlık sistemini konuşmamızı bile engellemeye kalkmasına itiraz ediyoruz. Rahmetli Menderes’in, reformcu Özal’ın, Başbuğ Türkeş’in Türkiye için uygun gördüğü Başkanlık sisteminin olup olmayacağını gidin millete sorun. Millet istemez ise kimsenin söyleyecek sözü kalmaz. Başkanlık sistemine karşı çıkanlar milletin ‘evet’ demesinden korkuyorlar. Korkunun ecele faydası yok.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.