Stratejik ortaklığa yakışmadı!

A -
A +
Türkiye, Suriye krizinin patlak verdiği ilk günden bu yana rejim muhaliflerine insani yardım yapıyor. Muhaliflere açık destek veriyor. Bunu saklı gizli de yapmıyor. Bir komşusu olarak Türkiye müttefikleri ile birlikte Suriye’nin toprak bütünlüğünün muhakkak korunmasından yana. Ancak herkes Suriye’den bir parça koparmak için yarışa girmiş durumda…
Marksist PYD-YPG, Barzani’ye bağlı Kürtleri, bölgedeki Türkmenleri ve Arapları yok sayarak Suriye’nin kuzeyine hakim olmaya ve Türkiye’nin Halep’le bağını koparmaya çalışıyor. Ne hikmetse PYD-YPG yapılanması bir yandan DAEŞ ile mücadele edip ABD’nin desteğini ve ortaklığını kazanıyor, diğer yandan da Rusya ve Esad rejimi ile ciddi iş birliğini sürdürüyor. Türkiye’nin Halep ile bağını kesmek; Türkmenleri ve muhalifleri baskı altına alıp göçe zorlamak, demografik yapıyı değiştirmek maksadıyla Rus uçaklarının desteğinde rejim muhaliflerine saldırıyor. Hem ABD hem de Rusya’yı mutlu edip her iki tarafın da desteğini alabilen yegane güç bunlar. ABD yönetiminin öngörüsüzlüğü sayesinde YPG, DAEŞ bahanesiyle muhaliflere saldırıyor. Rusya, YPG-PYD’yi kullanarak Türkiye’yi zorluyor.
YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesi stratejik olarak bölgedeki Türkmenleri ve muhalifleri zora sokacak. PYD’nin Rus ve ABD destekli yayılmacılığı Türkiye-Halep lojistik hattını da kapanma noktasına getiriyor. Türkiye bu iki sorunu Suriye krizinin başından bu yana kırmızı çizgisi olarak duyurdu. Rusya da bu iki kırmızı çizginin çiğnenmesi için elinden geleni yaparak PYD’ye yol açıyor, âdeta teşvik ediyor.
Eğer PYD-YPG Suriye’nin kuzeyini tamamen ele geçirirse bölgeden en az beş yüz bin göçmen Türkiye’ye akın edecek. İkinci olarak Türkiye’nin Halep’e ve muhaliflere yardım koridoru kapanacak. Üçüncüsü Suriye’nin kuzeyi PYD-PKK ikilisinin kontrolüne geçecek. Türkiye, Suriye sınırında ülkemize savaş açan PKK terör örgütü ile komşu olacağız. Demografik yapının değişmesi, göçmen akını ve PKK tehdidi Türkiye’nin millî güvenliği için göz yumulamayacak önemli tehditlerdir. Türkiye bu tehditlere karşı tedbir almaya çalışıyor. Tabii ki hiçbirimiz Türkiye’nin Suriye savaşına sürüklenmesini istemeyiz. Ancak göz göre göre de millî çıkarlarımızın zedelenmesine seyirci kalamayız. PYD-YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesi, Afrin’in doğusuna gitmeye çalışması ülkemizin millî güvenliği ve ulusal çıkarları için ciddi bir tehdittir. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için Rusya, Türkiye’ye başka seçenek bırakmamıştır. Diğer aktörlerin hâli ise vahim. Çapsız ABD yönetimi ve aciz AB, Rusya’nın ve İran’ın oyuncağı oldular. Şansölye Merkel hariç hiçbir lider meseleyi henüz kavrayamadı. Mülteci yükünü sırtımıza bırakan ve terör örgütü PKK’nın devamı olan PYD’nin ulusal güvenliğimiz için oluşturduğu tehdidi görmezden gelen ABD yönetimi, Türk halkını tam bir hayal kırıklığına uğratmıştır.
Türkiye Güvenli Bölge ısrarını sürdürecektir. Yeni bir mülteci yükünü kaldıracak durumda değildir. Sayın Merkel’in de desteklediği gibi "Şu an Suriye’de savaşan tarafların hiçbirinin saldırı uçuşu yapamadığı bir Güvenli Bölge" mutlaka oluşturulmalıdır. Mültecilerle ilgili tüm yerleşim ve barınma faaliyetleri de bu güvenli bölgede sürdürülmelidir. ABD yönetimi, Türk halkının hayal kırıklığını ivedi bir şekilde gidermelidir.  Obüs fırtınası sonrası Başbakan, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile görüştü. Bu görüşme sonrası ABD cephesinden yapılan açıklamada ağzımıza bir parmak bal çalınıyor. Ne talihsizlik ki PYD-YPG gibi terörist bir yapı Türkiye ile aynı düzeye çıkarılıyor. Ben özellikle "Suriyeli Kürtlere Türk sınırına yakın bölgeleri ele geçirmemeleri konusunda ikna etmeye çalışacağız" açıklamasındaki "Suriyeli Kürtler" lafına takıldım. PYD-YPG birer terör örgütü ve Suriyeli Kürtlerin tamamını da temsil etmiyor. “Türkiye de YPG’ye top atışlarını durdursun” cümlesinin aynı açıklamanın içinde yer alması ciddi bir talihsizliktir. Stratejik ortaklığa hiç de yakışan bir ifade değil.
Daha düne kadar çözüm süreci nedeniyle hükümeti yerden yere vuranlar bugün PKK’nın en büyük destekçisi, ortağı YPG’yi top atışına tuttuğu için hükümeti eleştiriyor. Sessiz kalındığında hükümeti pasif kalmakla, müdahale edilince de Türkiye’yi Suriye’deki savaşa sokmakla suçluyorlar. El insaf! Ülkemizin millî çıkarları söz konusu olduğunda bari kin kusmayın. 
Türkiye bölgeye uçak ve asker sokmadan YPG’yi durdurabilir mi? Evet durdurabilir. Hep birlikte göreceğiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.