Türkiye’ye kulak tıkayanlar…

A -
A +
Brüksel’de yapılan bombalı saldırının Kızılay, İstiklal Caddesi ve Paris’teki saldırılardan bir farkı yoktur. Saldırganın YPG’ye, PKK’ya, DHKP-C’ye, El-Kaide’ye veya DAEŞ’a mensup olmasının çok bir anlamı bulunmuyor. Hangi lanet terör örgütüne mensup olursa olsun hedefi ve yöntemi aynıdır.

Meşru, demokratik yol ve yöntemleri devre dışı bırakarak isteklerini, amaçlarını şiddet-silah kullanarak, insanları katlederek, korkutarak, sindirerek zorla gerçekleştirmeyi hedeflemiş psikopatlardan oluşan bu yapıların birbirinden çok bir farkı yok. Brüksel havaalanı ve metrosunda intihar saldırısı gerçekleştirenlerin ahlakı, vicdanı ve insani duyguları yoktur.

Yine hiçbir günahı olmayan her şeyden habersiz siviller hayatını kaybetmiştir. Terör hiçbir ayrım gözetmeksizin AB merkezinde masum sivillerin canını almıştır. Bugün Brüksel, yarın Berlin, ertesi gün Moskova, daha ertesi gün İstanbul veya New York. Terörist için fark etmez. Özellikle son 40 yıldır terörden çok canı yanan Türkiye, terörle küresel çapta mücadele için çok dil dökmüş ve çok çaba sarf etmiştir. Ancak terörle küresel mücadele konusunda maalesef AB ve özellikle de Belçika hükümeti samimi bir iş birliği yapmamıştır. Dev-Yol’dan, DHKP-C’ye KCK’dan PKK’ya kadar ne kadar Türkiye düşmanı azılı militan varsa maalesef Belçika onları himaye etmiştir, müsamaha göstermiştir. 

Rahmetli Özdemir Sabancı’nın katili Fehriye Erdal örneğini herkes bilir. Amerika ve Batı sadece El-Kaide ve DAEŞ gibi sözde İslami referanslı örgütlerle mücadele edip PKK, DHKP-C, PYD gibi terör örgütlerini kendi mücadele eylem planına dahil etmez ise hatta bu terör örgütlerini maşa olarak kullanmaya kalkarsa küresel terör bitmez.

Aynı şey İslam ülkeleri için de geçerlidir. Eğer onlar da El-Kaide ve DAEŞ gibi terör örgütlerini himaye etmeye kalkarlarsa, onlarla mücadele etmezlerse Batı dünyası ile aynı hataya düşerler. Dolayısıyla da küresel terörde samimi ve ortak bir mücadele söz konusu olamaz. Bu olamaz ise de bu bela bitmez.

İstanbul güvenli değilse Brüksel de Berlin de güvenli değildir. Ankara güvenli değilse, Moskova, Madrid de güvenli değildir.

13 Kasım 2015’te 130 kişinin hayatını kaybettiği Paris saldırısı zanlılarından birinin evine geçtiğimiz cuma Brüksel’de baskın yapıldı. Paris saldırısını gerçekleştirenlerden Salah Abdeselam bu baskında yaralı ele geçirildi. O gün Belçika İçişleri Bakanı, DAEŞ’in intikam niteliğinde bir saldırı yapabileceğini söyleyerek alarm durumunda olduklarını belirtti. Buna rağmen Brüksel saldırısı gerçekleşti. Tüm dünyanın hepimizin başı sağ olsun. “AB ve ABD daha güvenli” diye Türkiye’den kaçanlar bilsinler ki ya hepimiz güvendeyiz ya da hiçbirimiz.

Brüksel saldırısının hemen akabinde özgürlükler ülkesi Belçika’da yayın yasağı getirildi. Sınırlar kapatıldı. Asker sokağa indi. Bizim gezi zekâlılar farkında mı? 

Avrupa’nın göbeğinde terörist çadırı kurup, sonra da Brüksel’deki terör saldırısını kınayan ikiyüzlüleri deşifre etmediğiniz sürece terörle küresel çapta ortak bir mücadele zemini bulamazsınız.

Paris ve Belçika saldırılarını üstlenen DAEŞ’i hepimiz hedef tahtasına koyalım. Ama Güvenpark’ta ve Merasim Sokak’ta masum insanları katleden PKK-YPG’yi ayırmayalım. Biri ile mücadele edip diğerini görmezlikten gelirsek küresel ölçekte terörle ortak mücadele edemeyiz. Kimse kimseyi kandırmasın. DAEŞ, PKK-YPG, DHKP-C hep birlikte Türkiye’ye saldırıyorlar. Bunların herhangi birini himaye eden, göz yuman ülkeler terörle mücadelede samimi değildir.

            ***

Ülkemizde yaşayan Kürt kardeşlerimizin demokratik hak ve taleplerinin büyük bölümü karşılandığı hâlde sözde onların adına hareket ettiğini iddia eden PKK şiddeti-silahı kullanarak, çoğu kez hedef ayrımı yapmaksızın insanlarımızı katlediyor. İki gündür şehitlerimiz ülkenin dört bir yanına dağılıyor. Hâl böyle iken ve PKK’yı terör örgütü listesine almışlarken, hangi devlet PKK’yı ve üyelerini himaye ederse o devlet bizim düşmanımızdır. Terör bir gün onların kapısına da dayanacaktır.

Yüksekova’da; Nusaybin’de, Şırnak’ta binlerce terörist ellerinde silahlarla, bombalarla vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit ederken; polisimize, askerimize kurşun yağdırırken; kamu düzenini bozup sözde öz yönetim ilan ederken HDP’li sözcülerin barış masasına dönülme çağrısı samimiyetsiz, ikiyüzlü bir çağrıdır. HDP, hükümete çağrıda bulunmadan önce Kandil’deki patronlarına çağrıda bulunsun. Sınırlarımız içinde eli silahlı tek terörist kalmasın. Terör örgütü ülkemizi terk etsin. Silahlarını gömsün. Ondan sonra hangi masayı istiyorlarsa o masa hemen kurulur. O masada her türlü sorun çözülür. Bu yapılmadan yapacağınız hiçbir çağrının anlamı ve karşılığı olamaz. Bu milleti aptal yerine koymayın. Bu filmi kaç kez izledik? Yeter artık.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.