Terörle mücadelede “samimiyet” sorunu

A -
A +
Amerikalıların Irak’taki en yakın dostlarından biri Mesud Barzani’dir. Türkiye dahil herkes Barzani’nin sözüne itibar eder. Özellikle de Amerikalılar. Mesud Barzani, PKK ile PYD arasında bir fark olmadığını, ABD’nin de bu gerçeği bildiğini söylüyor. PKK ile PYD’nin aynı olduğunu ABD’nin kesinlikle bildiğini söyleyen Barzani “ABD’nin önceliği DAEŞ’e karşı mücadele, dolayısıyla PYD-PKK birlikteliğini göz ardı edebilirler” diyor.

ABD bizim müttefikimiz. Bu en yakın müttefikimiz, PKK’yı terör örgütleri listesine almış durumda. Güya, PKK terör örgütü ile mücadelemizde destek veriyor. Anlık istihbarat paylaşımından tutun da PKK terör örgütünün finansal kaynaklarının kurutulmasına kadar destek aldığımızı sanıyoruz. ABD Başkanları ve Dışişleri Bakanları Türkiye ile ilgili yaptıkları her açıklamanın arkasına “ABD olarak müttefikimiz Türkiye’nin terörle mücadelesini destekliyoruz” sözünü eklerler. Ancak aynı ABD, Kandil’de PKK tarafından kurulan ve yönetilen PYD’nin bir terör örgütü olduğunu görmezlikten geliyor. Koskoca küresel bir güç, DAEŞ ile savaşsın diye bir terör örgütü ile iş birliği yapabiliyor.

Bu, samimiyetsizliktir.

Terörle küresel mücadeleden bahseden ABD Başkanı, gerekçesi ne olursa olsun ülkesinin bir terör örgütü ile ilişkiye girmesini, o örgüte silah, mühimmat ve maddi yardımlar yapmasını dünyaya izah etmekle sorumludur. Acaba ABD, El Kaide ile savaşmayı kabul etmesi hâlinde DAEŞ ile de ilişkiye girer mi? Onunla da iş tutar mı?

             ***

Terörle küresel bazda ortak mücadele olmadan dünyada terör bitmez. Gelinen noktada terör artık sırayla herkesin kapısını çalıyor. Bu beladan topyekûn kurtulmanın ise tek bir yolu var. Terör örgütleri arasında ayrım yapmadan, hepsiyle aynı samimiyetle, insanlığın çıkarını öne alarak ortak mücadele yürütmek. Bunun için de bütün ülkeler terör örgütlerini kendi çıkarları için kullanmaktan vazgeçmelidirler. Hele kiralık katil tutar gibi onlara iş taşere etmemelidirler. Medeni dünya illegaliteden samimiyetle uzak durmaya, illegal yollara sapmaktan vazgeçmeye başlarsa bu sorun kendiliğinden biter.

“Benim terörle mücadelede önceliğim DAEŞ-El Kaide. Onlardan bana tehdit geliyor. PYD ve PKK’nın bana ve Batı dünyasına bir zararı yok. Onlarla niye mücadele edeyim?” dediğiniz an terörle küresel bazda ortak mücadele stratejisi çöker. Son saldırılar bunun kanıtı değil mi? Dünyanın geri kalan kısmı da dönüp size “DAEŞ ve El Kaide’nin bana bir zararı yok. Buyur tek başına mücadele et” der. Bu işte çifte standardı ortadan kaldırmak gerekiyor. Dünya, ismi ve hedefi ne olursa olsun Moskova, Ankara, Paris, İstanbul, Brüksel veya herhangi bir noktada masum sivilleri katlediyorsa tüm örgütlerle ortak mücadele etmelidir. Başka çare yok. Çünkü aklın yolu bir.

Özellikle ABD ve Batı dünyası kendilerini ve İsrail’i hedef alan terör örgütleriyle mücadeleyi dünyanın gündeminde tutup, diğer terör örgütleri ile mücadelede yeteri kadar iş birliği yapmıyorlar. DAEŞ’e mensup teröristlerin saldırısına uğrayan Belçika, başka bir terör örgütünün Avrupa Birliği’nin başkentinde çadır kurmasını ve propaganda yapmasını himaye edebiliyor. Bu sürdürülebilir bir tutum değildir. Terörle ortak mücadele istiyorsanız siz de kıvırmadan, samimiyetle bu mücadeleye katılacaksınız. Sadece DAEŞ’le değil PKK-PYD dahil tüm terör örgütleriyle mücadeleye varsanız DAEŞ de biter, PKK da biter, El Kaide de biter. Batı dünyası Paris ve Brüksel’deki patlamalardan sonra gösterdiği dayanışmayı İstanbul ve Ankara’daki patlamalar için göstermez ise ‘terörle ortak mücadele’ sözleri havada kalır, anlamsızlaşır.

             ***

Başbakan Davutoğlu, AK Parti’nin kendi yeni Anayasa teklifini hazırlamaya başladığını ve iki ay içinde bu çalışmayı Meclis’e sunabileceklerini söyledi. İktidar partisinin zaten önceden çok emek verilmiş bir hazırlığı vardı. Sanırım bu hazırlık üzerinden birtakım rötuşlar yapılıp son hâli verilecek. Uzlaşma Komisyonu’ndan bir sonuç çıkmayacağını iktidar partisinin fark etmiş olması önemli. Sadece zaman kaybediliyor. İktidar partisi ‘başkanlık sistemi’ni de kapsayan yeni Anayasa önerisini haziran başında Meclis’e getirir. 330 milletvekilinin desteği bulunursa yeni Anayasa teklifi referanduma sunulur. 330 sayısı bulunur mu? AK Parti reformist davranırsa, tüm kesimleri tatmin edecek bir çalışma yaparsa, özgürlükçü bir taslak olursa ben 330 sayısının çok rahat bulunacağına inanıyorum. Ama yeni Anayasa talebi artık ertelenemez.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.