PKK’nın barış oyununa gelmeyin!

A -
A +

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye raporuna hepimiz tepki gösterdik. Geçmiş yıllarda AP’nin Türkiye hakkında hazırladığı raporları inceledim. Hepsi de zehir-zemberek ifadelerle dolu raporlar. Bu yeni raporda 1915 olayları ile ilgili değerlendirmeler, Türkiye’nin terörle mücadelesine yöneltilen eleştiriler ve AB müzakerelerinin gözden geçirilmesine ilişkin değerlendirmeler yanlış-abartılı ve kabul edilemez. Ama raporun kalan bölümleri fena değil. AB ilk kez bu kadar açık ve net bir biçimde PKK’yı terör örgütü olarak görüyor ve PKK’nın şiddeti ve silahı bırakmasının gereğini açıkça ifade ediyor. Başbakan Davutoğlu, bugün kendilerine gereken cevapları yüzlerine karşı verecektir. Her ne kadar AP’nin raporu böyle olsa da 2016 Türkiye-Avrupa ilişkileri açısından belki de en iyi yıllardan birisi olacak. Göçmen krizinin tesiri ile de olsa AB-Türkiye ilişkileri canlanmaya başladı. Eğer söz verdikleri gibi vize sorununu çözerlerse ilişkiler gelişecek-normalleşecektir. Önümüzdeki cumartesi AB’nin ağır topları olan Almanya Başbakanı Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans Türkiye’ye çıkarma yapıyorlar. Başbakan Davutoğlu, AB yetkilileri ve Sayın Merkel ile Gaziantep’te buluşacak. Türkiye-AB arasında varılan anlaşmanın ilk belirtisi bu buluşma. Türkiye vizelerin kaldırılmasına ilişkin yükümlülüklerini hızla yerine getiriyor. Başta Merkel olmak üzere AB’li aktörlerin de taahhütlerini yerine getirmesini  bekleyecek. Hep birlikte bu süreci izleyeceğiz. Ama gördüğüm kadarı ile zorunluluktan da olsa AB-Türkiye ilişkileri gelişecek. AP’nin raporlarına rağmen ilişkiler iyiye doğru hızla ilerleyecek.

             ***
Suriye’de rejimin ateşkesi ihlal etmesi, muhaliflerin Cenevre görüşmelerinden bu gerekçe ile çekilmiş olmaları bölgeyi tekrar ısındırdı. Rejim güçlerinden ve DAEŞ’ten kaçan 100 bine yakın Suriyelinin Halep’in kuzeyinden Türkiye sınırına doğru ilerlediği söyleniyor. Bir yandan Esad rejimi bir yandan DAEŞ, Türkiye’yi savaşa çekmek için tahriklere devam ediyor. Kilis’e atılan mermiler bunun kanıtı. Merkel ve AB yetkililerinin bölgeye geldiği bir dönemde rejim güçleri ve DAEŞ, muhaliflere olan baskılarını artırıyor. AB Türkiye ile kaçınılmaz olarak iş birliği yapmak zorunda. AP Türkiye’yi eleştireceğine, Türkiye’yi mülteciler konusunda dünyaya verdiği insanlık dersi nedeniyle alkışlamalıdır.
             ***
Son günlerde çözüm sürecine benzer bir arayış dillendiriliyor. Önce bilelim ki en kötü barış en başarılı savaştan her zaman iyidir. Ama barış yapmanın tek ön şartı vardır; karşınızdakinin gerçekten barışa inanması gerekir. Karşınızdaki barışa inanmıyorsa; size boşuna vakit kaybettirir. Barışı asıl hedeflerini örtecek bir örtü gibi kullanır. Tekrar savaşmak, tekrar saldırmak için barışı araç olarak kullanır. Barışıyormuş gibi yapıp zaman kazanır, sıkıştığı köşeden kurtulur. İşte PKK hep böyle yaptı. Şimdi yine aynı senaryoyu tekrarlıyor. PKK yöneticileri, 5 bine yakın teröristi kaybettiklerini ve örgütün halkın tepkisini çektiğini gördü, HDP’nin bölgede ciddi oy kaybettiğinin farkına vardı, her gün 10 şehit cenazesi de gelse devletin terörle mücadelede kararlılığının artarak devam ettiğini fark etti, bu kadar şehide rağmen halkın terörle mücadelede devletin arkasında dimdik durduğunu anladı. Rusya’nın bölgeden ekonomik nedenlerle çekilmeye başlaması, ABD’nin PKK’ya Türkiye’yi terk etmesi için baskı yapması ve yine ABD’nin PYD ve YPG’nin PKK’ya yardımlarını engelleme girişimleri Kandil’in aklına ‘barış oyunu’nu getirdi. PKK bunun algısını oluşturmaya çalışıyor.
Bizim saftirik medyamız da ‘çözüm sürecine geri dönülüyor’ gibi temenni haberleri yapıyor, köşe yazıları yazılıyor. Akıllı olun beyler, PKK asla ve kata kendi rızası ile silah bırakmaz. Bu gerçeği unutmayın. PKK bütün unsurları ile Türkiye topraklarından çekilir, silahlarını bırakır ve dünya kamuoyuna silahlı mücadeleden vazgeçtiğini açık-seçik deklare eder; ancak ondan sonra bu konular konuşulup tartışılabilir. Bunlar olmadan, PKK bunları amasız-fakatsız yapmadan buzdolabına kaldırılan çözüm sürecini oradan çıkarmak büyük bir hata olur. Son kaleleri Nusaybin’i de fareler gibi terk ediyorlar. Bu kararlı mücadele aralıksız devam etmeli. Bin kere öleceğimize, her gün kahrolacağımıza iki yıl daha direnelim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.