Türkiye-Rusya karşılıklı bağımlılığı

A -
A +
Diplomaside ülkeler arasında ebedi dostluklar olmadığı gibi ezeli düşmanlıklar da yoktur. Dostluğun da, düşmanlığın da derecesini ve süresini karşılıklı çıkarlar ve karşılıklı bağımlılıklar belirler. Her iki ülkenin coğrafi konumu ve karşılıklı çıkarları ve bağımlılıkları Türkiye-Rusya ilişkilerinin iyi olmasını aslında zorunlu kılıyor. Bir-iki yıl önce iki ülkenin ilişkileri altın çağını yaşarken ABD ve Batı’nın da etkisiyle önce Ukrayna krizi sonra Kırım krizi ve bu krizlerin sonunda Rusya’ya ABD ve Batı dünyası tarafından uygulanan ağır ekonomik ambargo iki ülke ilişkilerini zorlamaya başladı. Suriye sorununda iki ülkenin karşı karşıya gelmesi ve nihayet 24 Kasım 2015 günü yaşanan uçak düşürme olayı yüzünden iki ülkenin ilişkileri âdeta donduruldu. Birçok NATO ülkesinin hava sahasını ihlal etmeye alışık olan Rusya, Türkiye’den beklemediği tepki karşısında şoka girdi. Putin’in ve Rusya’nın son yıllarda elde ettiği etkileyici karizma çizildi, yara aldı. 24 Kasım’da buzdolabına kaldırılan ilişkilerin birkaç yıldan önce ısınacağını düşünmüyordum şahsen.
Ancak Rusya ile Türkiye’nin karşılıklı bağımlılığı ve birbirlerine olan ihtiyaçları-çıkarları normalleşme sürecini erkene çekti. Türkiye tarım ürünleri ihracatı, turizm gelirleri, kara taşımacılığı, müteahhitlik hizmetleri gibi alanlarda zarar görmeye başladı. Asıl zararı Suriye’de ve terörle mücadelede gördü. PKK ve Suriye’deki kolu PYD, Türkiye-Rusya gerginliğini kullanarak yurt içinde ve özellikle Kuzey Suriye’de mevzi kazanmaya başladı. Rusya da bu krizden zarar gördü. Türkiye ile yaşanan kriz Rus halkının günlük hayatını iki alanda çok olumsuz etkilemeye başladı. Türkiye’den tarım ürünleri, yaş meyve-sebze ithalatı durdurulduğu için iç piyasada bu ürünlerin fiyatları çok arttı, Rus halkının mutfağı bu krizden etkilendi. Batı’nın uyguladığı ambargo nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntıları günlük hayatında hisseden Rus halkının çoğunluğu uçak krizi yüzünden bu yaz tatile gidemedi. Akdeniz ve Ege sahillerinin alternatifi olamadı Soçi ve Kırım. Sonbaharda Rusya’da seçim olduğunu hatırlarsak bu ilişkinin bir an önce eski hâline dönmesinin gerekliliğini biraz daha iyi anlarız.
Batı dünyasının- ABD’nin ve NATO’nun İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki terör saldırısı dahil PKK’nın terör saldırılarına karşı Türkiye ile samimi bir dayanışma içine girmemeleri, ABD’nin Kuzey Suriye’de PYD’ye meşruiyet ve mevzi kazandırma çabaları Türkiye’yi rahatsız etmiştir, güven kaybına sebep olmuştur. Vize serbestisi konusunda AB’nin yan çizmesi, 15 Temmuz darbe girişiminde Rusya-Kazakistan ve Katar dışında kimseden, dost ve müttefiklerden bir tepki, bir destek mesajı gelmemesi Türkiye’yi Rusya’ya yakınlaştırmıştır. Rusya Lideri Putin’in 16 Temmuz günü darbeye karşı verdiği amasız- fakatsız tepki ve destek Türkiye için önemlidir.
Tüm bu gerekçeler ve gelişmeler Türkiye ve Rusya’yı ilişkilerini acilen tamir etme ve 24 Kasım krizi öncesine dönme durumuna itmiştir. Nitekim benim de katıldığım seyahatte Rusya lideri 6 saatlik mesaisini ekibi ile birlikte ilişkilerin tamirine ayırmıştır. Bu ziyaret sonunda uzlaşılan ve kararlaştırılan başlıklara baktığımda kanaatim, en fazla bir yıl içinde Türkiye-Rusya ilişkilerinin 24 Kasım’dan öncekinden daha iyi seviyeye geleceğidir. Bu kez ilişkiler sadece ekonomik değil siyasi sonuçlar da doğuracaktır.
Rusya, Azerbaycan ve Türkiye arasında kurulacak olan üçlü ittifak Ermeni-Azeri uyuşmazlığı ve Karabağ sorunu gibi sorunların çözümüne ciddi katkı verecektir. Türk Akımı Projesi’nin hayata geçirilmesi Türkiye’nin önemini ve etkinliğini arttıracaktır. Savunma sanayinde iş birliği kararı ilginç bir karardır.
Suriye sorununu çözmek için başlatılan Cenevre süreci başarıya ulaşamamıştır. Rusya ile Türkiye arasında Suriye sorunu ile ilgili görüş ayrılıklarının giderilmesi için başlatılan çalışma önemlidir. Bu görüş ayrılıkları minimuma indirgendiğinde Suriye sorununun çözümü kolaylaşacak; Halep’e insani yardımlar ulaşabilecek, PYD’nin Kuzey Suriye’yi ele geçirmesi, oldubittiye getirilerek bu bölgeye kalıcı olarak yerleşmesi önlenecek ve DAEŞ ile mücadele daha etkin olarak yapılacaktır. Türkiye, Suriye sınırındaki güvenlik- mülteci ve terör sorunu konusunda daha rahat edecektir. Tüm bunlara bir de iki ülkenin kendi para birimleri ile karşılıklı ticaret yapmalarını eklerseniz ballı börek olur. ABD’ye ve Batı’ya sırtımızı dönmeyelim. AB üyelik müzakereleri ve vize muafiyeti konusunda üzerimize düşenleri yapalım. Küresel terörle mücadelede en iyi ortaklığı yapalım. Ama Kuzeyimizdeki milyonlarca insanı bir kenara itmeyelim. ABD ve AB bizim Rusya ile sıcak ilişkilerimizden rahatsız olmasın. Onlar kendilerine çok yakın gördükleri İsrail’in Moskova ile sıcak ilişkilerinden rahatsızlık duyuyorlar mı? 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.