‘Rejim’ değil ‘sistem’ değişikliği

A -
A +

CHP lideri Kılıçdaroğlu hariç tüm siyasetçiler AK Parti’nin yapmaya çalıştığı şeyin bir sistem değişikliği arayışı olduğunu gayet iyi biliyor. Adı üzerinde parlamenter sistemin değiştirilmesini istemek rejim değişikliği istemek anlamına gelemez. Parlamenter sistem, başkanlık sistemi ve yarı başkanlık sistemi demokratik Cumhuriyet rejimi içinde kalarak uygulanabilecek hükümet etme sistemleridir. Türkiye demokratik Cumhuriyet dışında bir rejim arayışı içinde değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve iktidar partisinin bir rejim değişikliği arayışı hiç olmadı. Şu anda yapılmak istenen, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle oluşan fiilî durumu Anayasal hâle getirmektir. Kimse demokratik cumhuriyetten vazgeçip monarşiye-krallığa geçelim demiyor. Ayrıca 2002’den bu yana AK Parti iktidarları ve Sayın Cumhurbaşkanı bürokratik vesayetçi Cumhuriyeti demokratik cumhuriyet hâline çevirmek için devrim niteliğinde reformlar yaptı. Vesayet anayasasında hâlâ  değişmesi gereken birçok antidemokratik hüküm yer alıyor.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin millet kararı ortaya çıktığı günün ertesinde TBMM, Anayasayı buna göre değiştirmeliydi. O günden bu yana bu değişiklik milletin gündeminde. Bu mevcut durum sürdürülebilir bir durum değildir. İktidar partisi hükümet sistemi değişikliğiyle sınırlı anayasa değişikliğini nihayet Meclis’e getiriyor. MHP bu gayrete destek veriyor. CHP bu gayrete sırtını dönmemelidir. AK Parti hazırladığı metni MHP’ye iletti. İki parti bir komisyon oluşturdu. Bu komisyon, Anayasa değişikliği taslağı üzerinde çalışacak ve iki lidere sunacak. İki lider nihai kararı verip teklife dönüştürecek. MHP lideri, CHP’ye çağrıda bulunarak “Naz etmeyin, kapıları kapatmayın, kafa kafaya, el ele, omuz omuza fiilî açmazı giderelim” dedi...
Türkiye bir yandan terör örgütlerince kıskaca alınmaya çalışılıp bir yandan da AB ve ABD gibi müttefiklerimizce köşeye sıkıştırılmaya çalışılırken MHP lideri Bahçeli, Sayın Cumhurbaşkanının AB, HDP ve PKK ile mücadele konusundaki tezlerine açık destek verdi. MHP aklı, Türkiye’nin dört bir yandan kuşatılmaya çalışıldığını ve ülkemizin beka sorunu ile karşı karşıya bırakıldığını fark etti. Bu farkındalık sonucu, terörle, terör destekçileriyle mücadele ve Güney sınırlarımızda meydana gelen gelişmeleri siyaset üstü tutup ülkenin millî çıkarlarını ön planda tutarak Hükümete ve Sayın Cumhurbaşkanına sınırsız ve samimi bir destek veriyor. MHP lideri, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra oluşan ‘Yenikapı Ruhuna’ sıkı sıkıya bağlı kalıyor. “15 Temmuz’dan sonra bambaşka bir Türkiye vardır” diyen Bahçeli meselelerin farkında olduğunu göstermiştir.
CHP mevcut sistemi artık savunamaz. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği ve darbe anayasası ile Cumhurbaşkanına bu kadar geniş yetkilerin verildiği bir sistemin ismine parlamenter sistem denilemez. Bu mevcut durum 10 yılda bir darbe getirmiştir. Son durum ise her an kriz çıkarmaya ve ülkenin kilitlenmesine yok açacak bir noktaya gelmiştir. CHP lideri milletin aklını karıştırmak için sistem değişikliği talebini “Rejim değişikliği istiyorlar” diye takdim etmeye çalışıyor. Bunun böyle olmadığını kendisi de gayet iyi biliyor. Ama aklınca siyaset yapıyor. CHP böyle, beyaza siyah diyeceğine milletin önüne çıkıp nasıl bir parlamenter sistem istediğini anlatmalıdır. Ana muhalefet partisi ülkenin en büyük sorunlarından biri olan sistem sorununu görmezlikten gelip sanki her şey gayet iyi gidiyormuş gibi davranamaz. Davranırsa da sandıkta bedelini öder.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.