En büyük gücümüz birlik…

A -
A +
Dolmabahçe’deki kahpe saldırı millet olarak bizi birbirimize daha da kenetledi. Anadolu’nun dört bir yanında CHP, MHP, AK Partilisi, Kürt'ü-Türk'ü, Çerkez'i, Laz'ı saldırı anından bu yana kol kola girip terörü hep birlikte lanetliyorlar.
***
15 Temmuz darbe girişiminde net olarak gördüğümüz Türkiye’yi hizaya sokma, dizlerinin üstüne çöktürme ve bölgesel gelişmelere müdahale edemeyecek hâle getirme girişimleri hâlen devam ediyor. Bazen bomba patlatarak; bazen terör saldırıları düzenleyerek, bazen ekonomik spekülasyonlar gerçekleştirerek, bazen uluslararası kurumlardan olumsuz kararlar çıkararak bu planı uygulamaya koyuyorlar. Maddi ve manevi kayıplarımıza rağmen Türkiye bu küresel oyunlarla mücadele edebiliyor ve saldırıları bertaraf ediyor.
***
Türkiye’nin siyasi istikrar sorununun olmaması; millet desteğine sahip güçlü bir hükümetin varlığı ve hızlı karar alabilen güçlü bir liderin yönetim becerisi en önemli avantajlarımız.  Bir de bu avantajlara Yenikapı'da yakaladığımız ve böyle kahpe saldırılarda hemen nükseden birlik-beraberlik ve kardeşlik ruhumuzu ekleyebiliriz. Bu avantajlarımız sayesinde tüm krizleri ve tüm kahpe saldırıları atlatıyor ve yolumuza devam edebiliyoruz. Bugün yine bu hasletlerimizin yanında; kardeşliğe, birlik beraberliğe ve sıkı sıkı birbirimize sarılmaya-dayanmaya ihtiyacımız var. En büyük millî güç unsurumuz, birlik-beraberlik ve kardeşlik ruhudur. Bunu diri tuttuğumuz sürece yedi düvel ile başa çıkarız Allah’ın izniyle.
***
Ülke genelinde STK’lar; sendikalar, vatandaşlarımız teröre karşı demokratik tepkilerini gösteren büyük yürüyüş ve gösterilere devam etmelidirler. Dışarıda ise Avrupa’da, Amerika’da yaşayan soydaşlarımız teröre karşı demokratik reflekslerini ortaya koyabilecekleri sivil eylemler yapmalıdırlar.
 ***
Beşiktaş saldırısının ardından  30 ülkenin diplomatik temsilcisi patlamanın olduğu noktaya yürüdüler ve teröre tepkilerini dile getirdiler. Bu saygıdeğer insani bir tutum. Hatta ABD Başkonsolosu hanımefendi yaşanan acının büyüklüğü karşısında gözyaşlarını tutamadı. Bunların hepsine eyvallah. Ama bizim Amerika’dan 40 yıllık bir müttefik olarak beklentimiz samimiyet ve de dürüstlüktür. Gözyaşlarını tutamayan Sayın Konsolos, herhalde PKK’nın bir terör örgütü olduğunu, birlikte iş tuttukları YPG’nin PKK’nın Suriye’deki parçası olduğunu ve Beşiktaş’taki bombacı teröristin Kobani’den eğitim alarak geldiğini bilmiyordur herhalde. Bizim stratejik ortağımız ve müttefikimiz olan ülkesinin geçtiğimiz Cuma günü kabul edilen bir yasa ile PYD-YPG’ye Stinger füzeleri ve anti-tank roketleri verdiğinden haberi vardır herhalde. ABD’nin PYD-YPG’ye verdiği silah ve mühimmatın PKK tarafından Türkiye’ye karşı kullanıldığından haberdar olmayabilir.
“Teröre samimi olarak karşı çıkın” derken kastımız bu. Hem mühimmat ve silah vereceksin; hem de Suriye’nin kuzeyini boşaltıp PKK-PYD’ye teslim etmeye kalkacaksın sonrasında katliam alanına gelip masum ifadelerle kınayacaksın. Bu ikiyüzlü tutumdan Türkiye olarak sıkıldık artık. Sayın Konsolosun insani refleksi başımızın üstüne. Ama bilinsin ki ülkesinin teröre karşı tutumu samimi değil.
***
Maalesef ABD’nin terör koridoruna, kendisi ve İsrail’in güvenliği için oluşturmaya çalıştığı güvenli bölge planına Fırat Kalkanı ile engel olduğumuz için bize kızıyorlar. El-Bab’dan sonra Menbiç’e yönelmemizi engellemek istiyorlar.
Diğer yandan bu saldırıyı kınayan AB ülkelerinin başkanları PKK terör örgütü ve yandaşlarının en rahat ettikleri yerler. Ellerini kollarını sallayarak batı başkentlerinde boy gösteriyorlar. Eylem üstüne eylem yapıyorlar. Terörü finanse etmek için para topluyorlar. AB başkentleri, DAEŞ’e gösterdikleri tepkinin yüzde birini PKK’ya göstermiyor. Bizim müttefikimiz AB ülkelerinden beklentimiz PKK terör örgütü ve yandaşlarının Avrupa’daki faaliyetlerinin samimi olarak kısıtlanmasıdır. Bu yapılmadığı sürece kınama sözcüklerinin bizim açımızdan bir değeri yoktur.
***
Sayın Başbakan’ın terörle mücadele konusunda muhalefet liderleri ile bir araya gelmesi hayırlı bir girişimdir. Terörle mücadele siyaset üstü millî bir meseledir. Çözümünde herkes pay sahibi olmalıdır.
Türkiye uzun vadeli millî çıkarları için Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kendi ulusal güvenliğini tehdit eden tüm yapılara ve barındığı alanlara müdahale etmelidir. Uluslararası hukuk ve sözleşmeler Türkiye’ye bu meşru müdafaa hakkını tanımaktadır. Kobani’den bombacı yetiştirip gönderenler bilsinler ki, Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehditler Kobani’den geliyorsa Kobani’ye Afrin’den geliyorsa Afrin’e girilip hesabı sorulacaktır. Sınırın beri tarafında oturup kahpe saldırıları bekleme dönemi artık bitmiştir. Ülkemizin bekasına yönelen tehditleri o topraklardan atacak meşru bir otorite yok ise Türkiye bu işi kendisi yapacaktır. Kimse kusura bakmasın.
***
Evvelsi gece bir eğitim uçağımız düştü Diyarbakır’da. Çok şükür pilotumuz sağ kurtuldu. Gelen cana değil mala gelsin. Habercilik refleksi ile İHA ve TGRT’nin çok aceleci davranarak yanlış bir haber geçtiği ilgililerin uyarıları ile anlaşılmış ve hemen düzeltilmiş. Tüm bu iyi niyetli, kısa sürede düzeltme işlemine rağmen Genelkurmay BYED Başkanı’nın İHA ve TGRT’yi sorumsuzca davranmakla suçlayan açıklama yayınlaması ya iş bilmezliktir ya da eski Türkiye’den kalma bürokratik vesayet refleksi ve alışkanlığıdır. Bu açıklama bir kurmay subay kafasından üretilen bir ürün olamaz. İçinden geçtiğimiz nazik dönemi, TSK’nın yedi cephede yedi düvele karşı verdiği mücadeleyi dikkate alarak konuyu uzatmak istemiyorum. Ama Genelkurmay Başkanlığının basınla ilişkilerini, basın kuruluşlarına ve basın mensuplarına karşı kullandığı dili acilen gözden geçirmesini bekliyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.