Türkiye, Suriye’de ne yapmaya çalışıyor?

A -
A +
ABD Başkanı Obama’nın çapsız ve öngörüsüz yönetimi sayesinde süper güç ABD, Ukrayna ve Gürcistan’da, Orta Asya’da olduğu gibi Orta Doğu’da da liderliği Rusya’ya kaptırmak üzere. Önce İran ile şimdi de diğer bölge aktörü Türkiye ile iş birliği yapan Rusya Irak’ta ve Suriye’de belirleyici tek aktör. Şu anda her ne kadar Irak’ta Amerika’nın varlığı güçlüyse de maalesef ABD’nin öngörüsüzlüğü sayesinde Irak’ta, İran ne derse o oluyor. Irak; İran’ın tamamen etkisine ve kontrolüne girmiş durumda. Irak’ı aslında artık İran yönetiyor. Kuzey Irak Yerel Yönetimi bunun dışında. İsrail bile Rusya’dan izin almadan Hizbullah hedeflerini ateş altına alamıyor. Şu anda Irak’ı ve Suriye’yi tamamen etkisi altına almış olan İran’ı dengeleyebilecek tek ülke Türkiye. Bunu iyi okuyan Rusya kontrolü tamamen İran’a bırakmadan Türkiye’yi de devreye almış durumda.
             ***
PKK’nın kolu YPG’ye silah yardımı yaparak Suriye’nin kuzeyinin PYD-YPG’nin kontrolüne geçmesine göz yuman ve Türkiye’nin ‘güvenli bölge’ tezine karşı çıkarak milyonlarca göçmenin sınırlarımıza yığılmasına sebep olan ABD yönetimi ile Suriye’de hatta Irak’ta iş birliği yapamıyoruz. İlişkilerimiz gerildi. ABD yönetimi Esad zulmüne karşı çıkmadı; güvenli bölge oluşturup mültecileri koruma altına almadı. Esad zulmüne karşı çıkan ÖSO’ya ve muhaliflere yardım etmedi. Bunun yerine sadece DEAŞ ile mücadele konusuyla ilgilendi. DEAŞ’la mücadeleyi Türkiye ve Türkiye’nin desteklediği ÖSO ile birlikte yapmak yerine bir taşla iki kuş vurmak için YPG’yi tercih etti. PKK’nın Suriye’deki kolu olan YPG’yi eğitti-donattı, silah ve mühimmat verdi. Bir taraftan terör örgütü YPG’yi DEAŞ’a karşı kara gücü olarak kullanırken bir taraftan da Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen YPG’nin DEAŞ’tan boşalan yerlere yerleşmesine göz yumdu. İran-Rusya-Türkiye ve rejimin en hassas olduğu Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması konusunda ABD farklı bir duruş sergiledi. Suriye’nin kuzeyinin tamamen YPG-PKK’nın kontrolüne geçmesini âdeta teşvik etti. Yani Obama yönetimi Suriye’de biz ne dediysek tam tersini yaptı. Kendi hataları, kendi öngörüsüzlükleri ve kendi çapsızlıkları yüzünden bugün Suriye’de masada değiller.
             ***
Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını kendi millî çıkarları için elzem gören, Suriye’deki sorunun çözümünün siyasi olduğunu düşünen, YPG gibi bir terör örgütünün başka bir terör örgütüne karşı kullanılmak maksadıyla silahlandırılmasını bölge barışı ve kendi bekası açısından çok riskli bulan Ankara’nın, Suriye politikası konusunda benzer düşünen Rusya’ya yanaşması ve Suriye’de kalıcı barışın sağlanması için İran ve Rusya ile ortak çaba sarf etmesinden daha doğal ne olabilir?
Rusya-Türkiye ve İran’ın Suriye’de kalıcı ateşkes için katettikleri mesafe; Halep’teki tahliye başarısı birilerini rahatsız etmiştir. Obama yönetimi giderayak bugüne kadar zırnık koklatmadığı Suriyeli muhaliflere son 15 gündür silah ve mühimmat yağdırıyor. Obama bu yardımları engelleyen kısıtlamaları kaldırdı. Ne zaman? Tam da Rusya’nın-Türkiye’nin ve İran’ın çabaları ile kalıcı ateşkese yaklaşılmışken. ABD ve İngiliz derin devletleri herhâlde Suriye’de kendilerince onaylanmayan kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını istemiyorlar. Suriyeli muhaliflere selam bile vermeyen ABD yönetimi barış masasına oturulmak üzereyken muhalifleri kışkırtıyor.
ABD ve İngiltere bir yandan muhalifleri bir yandan da İran’ı tahrik ederek ateşkes çabalarını boşa çıkarmanın peşindeler. İran’da belki ateşkesi çok istemiyor ama Suriye rejimi İran’dan çok şimdilik Rusya’yı daha çok dinliyor.
             ***
Rusya, Trump göreve başlamadan Suriye’de kalıcı ateşkesi sağlamaya çalışıyor. Bunun için Astana görüşmelerinin Ocak ayının ilk yarısında başlamasını istiyor. Bu sürecin başarıya ulaşması için Putin ve Sayın Erdoğan özel bir çaba sarf ediyorlar. Nitekim dün Astana zirvesine ön hazırlık için Ankara’da Türkiye-Rusya ve Suriyeli muhalifler bir araya geldi. Esad rejimi ve İran’ın en büyük korkusu Rusya’nın Suriyeli muhaliflerle görüşmeleri. Türkiye de, Suriye’de rejimle muhalifler arasında kalıcı ateşkesin bir an önce sağlanmasını istiyor. Çünkü Türkiye’nin Suriye’deki meşguliyetini bir an önce tamamlayıp Irak’ta olup bitenlere bakması ve PKK-YPG’ye odaklanması gerekiyor. İran, Kuzey Irak’ı da kontrolü altına almadan Türkiye’nin bölgeye müdahil olması ve İran’ı dengelemesi gerekiyor. Bu maksatla Türkiye, Irak’taki tüm gruplarla temas hâlinde.
             ***
Türkiye ağırlığını bahar aylarından itibaren Suriye’den yavaş yavaş Irak’a kaydırabilir. IKBY Başkanı Neçirvan Barzani; PKK’ya “Şengal’den çıkın, yoksa güç kullanırız” diyor. PKK anında cevap veriyor; “Buradan bizi zorla çıkarmaya kimsenin gücü yetmez.” Türkiye de Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın beyin ağzından; “Barzani’nin açıklamasını destekliyoruz. Irak topraklarından Türkiye’ye güvenlik tehditleri devam etmektedir. Bu devam ederse Türkiye gerekli tedbirleri alacaktır” diyor. Her şey açık ve anlaşılır durumda. Lafın tamamı aptala anlatılır. PKK’yı Irak topraklarından ya Kuzey Irak yerel yönetimi ve Irak merkezî yönetimi söküp atacak ya da biz ikinci Fırat Kalkanı Harekâtını bu bölgeye yapacağız. Bıçak kemiğe dayandı. İran destekli Haşdi Şabi Sincar’da PKK’ya destek olmaya çalışıyor.
El-Bab operasyonu ile şu anda DEAŞ’la sadece biz ve ÖSO mücadele ediyor. ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Rakka’dan El-Bab’a takviyeye gelen DEAŞ konvoylarını seyrediyorlar. Kimse zekâmıza hakaret etmesin. Dost-müttefik falan hikâye. Çok zayiat verilmesi göze alınırsa bir ayda; az zayiatla ise en fazla üç ayda El-Bab biter. Ama tam kuşatılmak kaydıyla. Yani Rakka’dan takviye önlenmek şartıyla.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.