Referandum sonrası Türkiye

A -
A +

Türkiye’ye önemli bir sistem değişikliği getirecek olan Anayasa değişikliği teklifinin TBMM’deki görüşmelerinin birinci turu nihayet tamamlandı. TBMM, tarihî bir iş yapıyor. Birinci turda tasvip etmediğimiz görüntüler ortaya çıktı. Canımızı sıkan, Meclis’e ve milletin temsilcilerine yakıştıramadığımız görüntüler umarız ikinci turda yaşanmaz. 48 saat sonra yani 18 Ocak Çarşamba’dan itibaren ikinci tur görüşmeleri başlayacak. Komisyonda ve birinci turda hem vekiller hem de kamuoyu, maddeler üzerinde enine-boyuna konuşma-tartışma imkânı buldu. Herkes eteğindeki taşı döktü.  İkinci turda daha kısa sürede Anayasa değişikliği oylaması tamamlanacaktır.  Bu hafta sonuna kadar teklifin Meclis’ten geçeceğini düşünüyorum. Teklifin sahipleri olan AK Parti ve MHP yönetimleri rehavete kapılmadan ikinci tur oylamaya asılmalıdırlar. Bir sorun çıkacağına ihtimal vermiyorum ama yine de fitnenin boş durmadığının bilmek lazım. CHP ve HDP ahlaki-medeni-hukuki sınırları zorlamadan muhalefet etmelidir. Topluluğu germenin kimseye faydası yok. 23-24 Ocak’ta teklif onay için Cumhurbaşkanlığı’na gider herhalde. Cumhurbaşkanı tarafından referanduma götürülecek olan teklif için referandum tarihi Nisan’ın ilk veya ikinci pazarı olarak görülüyor. Nisan 15’ten sonra on yılda bir darbe üreten, 15 ayda bir hükümet değiştiren bürokratik vesayetten kurtulacağız. Türkiye’de artık darbe tehlikesi ve güçsüz hükümetler-siyasi istikrarsızlık dönemi tarihe karışacaktır.

Ben, referandumdan olumlu sonuç alınacağına inanıyorum. Mayıs başından itibaren her alanda hissedilir düzeyde iyileşmeler olacaktır. Önemli olan şey; sistem değişikliği isteyenlerle bu değişikliklere karşı çıkanların şiddete başvurmadan; şiddeti kutsamadan, sokakları terörize etmeden demokratik meşru sınırlar içerisinde kalarak tartışabilmeleri-konuşabilmeleri-görüş sunabilmeleridir. Gerisi kolay. Nisan ortasından itibaren çift başlılık-rejim-sistem tartışmaları bitecek. Türkiye enerjisini ekonomi için, 4 koldan kendisine saldıran terör örgütleri ile mücadele için, çevresinde, Suriye’de-Irak’ta-İran’da meydana gelen gelişmelere kendi çıkarları doğrultusunda müdahale etmek ve yönlendirmek için harcayacaktır. 15 Nisan’dan sonra Türk-Amerikan ilişkilerinin rehabilitasyonu-FETÖ’nün iadesi ile Türkiye-AB ilişkilerinin restore edilmesi için zaman ve enerji harcanacaktır. Yarın bugünden daha iyi olacak inşallah. Suriye’de, Rusya ve İran’ın da katkısıyla ABD ve Batı engellemez ise barışa ulaşılması durumunda çoğu sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Eğer Irak Hükümeti ve Kuzey Irak Yerel yönetimi gerçekten de ifade ettikleri gibi Irak topraklarından ülkemize yönelen terör saldırılarına göz yummaz iseler işimiz daha da kolaylaşacaktır. Türkiye Rusya ile olan ilişkilerini daha da geliştirirken AB, NATO ve ABD ile de ilişkilerini restore etmek-elden geçirmek durumundadır.              BELEDİYELERDEKİ FETÖ’CÜLER    Devletin kılcal damarlarına kadar sızmış olan FETÖ’cüleri kısa sürede temizlemek gerçekten de zor iş. Ama bu faaliyetin ne kadar önemli olduğunu Rus Büyükelçisine yönelik tuzakta gördük. Bu yapı tüm kamu kurumlarından temizlenip sökülüp atılmadan, kripto FETÖ’cüler temizlenmeden ülke olarak güvende olduğumuzu söyleyemeyiz. Kandil’e, PKK’nın içine sızmış MİT görevlilerinin listesini verecek kadar gayrimillî-Türkiye düşmanı bu yapıdan kurtulduğumuza emin olmalıyız. Maalesef bu yapının belediyeler içindeki varlığının devam ettiğine ilişkin duyumlar alıyorum. Özellikle büyükşehir belediyelerinde daire başkanı, müdür, şef ve genel müdür, genel müdür yardımcısı düzeyinde hâlâ çok sayıda FETÖ elemanı olduğuna ilişkin çok ciddi iddialar dolaşıyor orta yerde.  17-25 Aralık sürecinden sonra bile FETÖ ile bağını kesmeyen birçok ismin hâlâ görevde olduğu iddiaları var. ‘Bunlar iddia’ deyip geçmeyin lütfen. Belediye başkanları bir çalışma yapıp bildikleri-tespit ettikleri isimlerin ilişiğini kestiler. Ama FETÖ’cülerin belediyelerde hâlâ varlıklarını sürdürdükleri iddiaları yaygın. Bu konuda hem belediye başkanlarına hem de İçişleri Bakanlığı’na önemli görevler düşüyor. Yarın pişmanlık duymamak için bütün çalışanlar tekrar tek tek gözden geçirilmelidir.  Herkes, artık FETÖ’nün şantajlarından korkmadan bu yapı ile cesurca mücadele etmeli ve tek bir FETÖ’cüye göz yumulmamalıdır. Bazı belediye başkanlarının veya kurum amirlerinin “Ben çok yakından tanıyorum, kendisine kefilim, 10 yıldır birlikte çalışıyoruz” sözlerine kimse itibar etmesin. Unutmayın; Jandarma Genel Komutanlığı’ndaki darbe girişimini, emekli Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi’nin “10 yıldır yanımda, iyi tanırım” dediği bir albay yönetti. Bu işlerde eş-dost-akraba, eski hukuk falan olmaz. Lütfen bu prensiple bu anlayışla  belediyeleri tekrar bir gözden geçirin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.