16 Nisan sonrası

Referandum tarihi olan 16 Nisan yaklaştıkça; sahadaki kararsızlar azalıp “Evet’ oranı yükseldikçe başını Almanya’nın çektiği bazı Avrupa ülkeleri ile terör örgütleri PKK, FETÖ ve içerideki yeminli Erdoğan-AK Parti karşıtları aklın-vicdanların kabul etmeyeceği açıklamalar yapmaya, demokrasi, hukuka aykırı adımlar atmaya ve nihayet pişkince yalanlar söylemeye başladılar.

             ***

“Referandum sonucunu olumsuz etkiler ters teper” korkusu ile eylemlerine ara veren, sokakları karıştırmaktan geri duran PKK, CHKP-C ve FETÖ örgütleri ‘Evet’ sonucunun çıkacağını kestirmiş olacaklar ki 16 Nisan sonrası ile ilgili Türkiye’yi karıştırmak için hazırlıklar yapıyorlar. Başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri de bütün diplomatik teamülleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini bir kenara iterek 16 Nisan’da sandıktan ‘Hayır’ çıkması için taraf oldular ve çalışıyorlar.

Almanya ve Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımızı Anayasa değişikliği için bilgilendirmek isteyen AK Partili ve MHP’lilere yasak koyan; CHP-HDP-PKK ve FETÖ’nün Avrupa’da ‘Hayır’ kampanyası yapmasına hem izin hem de destek veren bir Avrupa. Almanya İstihbarat Başkanının FETÖ ile ilgili akıl almaz açıklaması; Almanya Cumhurbaşkanının sanki durup dururken Sayın Erdoğan onları suçluyormuş gibi onu ve Türkiye’yi hedef alan açıklamaları, Norveç’in FETÖ’cülere sığınma hakkı vermesi, Venedik Komisyonu’nun ve bazı Avrupa kurumlarının Almanya’nın yönlendirmesi ile anayasa değişikliğine ilişkin mesnetsiz raporları, bazı Avrupa ülkelerinin FETÖ ve PKK terör örgütlerini himaye eden tutum ve girişimleri 16 Nisan sonrası için bazı işaretler veriyor.

             ***

Bir arkadaşım, “16 Nisan’da Evet çıkarsa ‘seçime hile karıştı’ iddiasıyla bazı Avrupa ülkelerinin ve yabancı servislerin desteği ile 15-20 şehirde FETÖ+DHKP-C+PKK+Ulusalcı protestolar başlatacaklar. Eğer bu protestoları büyütebilirlerse işte o zaman Mısır’da olduğu gibi kripto polis ve askerler (NATO’cu-FETÖ’cü) sivil halkı koruma bahanesiyle bu kalkışmaya destek verebilir. Bu senaryoyu boşa çıkaracak hazırlıkların bugünden yapılması gerekir” diyor. Yabancı istihbarat servislerinin 16 Nisan’dan sonra Türkiye’de bir sivil kalkışma için hazırlıklara başladığını söyleyebiliriz. Alman İstihbarat Başkanının açıklamaları, Venedik Komisyonu’nun anlamsız raporu, Meral Akşener’in sözleri ve Sabih Kanadoğlu’nun “Cumhurbaşkanlığı sistemi halk oylaması meşru değil” açıklaması 17 Nisan sonrasına dönük yol taşlarının döşendiğini gösteriyor.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Ergin Yıldızoğlu, “İdam cezasını geri getireceği için; OHAL şartları altında yapıldığı ve eşit imkânlarla referandum yapılmadığı için; sandık güvenliği sorunu ve YSK tarafsızlığını yitirdiği için ‘Evet’ çıksa da ‘Hayır’” diyor. “Bu nedenlerle meşru kabul edilebilecek tek sonuç ‘hayır’ olacaktır” diyor. Mantığı anlayabildiniz mi?

Sayın yazar “Sandıktan ‘Evet’ çıkarsa meşru ve kabul edilebilir değil, ‘Hayır’ çıkarsa meşru ve kabul edilebilir” diyor. Tam bir klasik vesayet anlayışı. Milletin kararına gölge düşürmeye hazırlık çalışmaları bunlar. Yani 16 Nisan’dan sonrasının hazırlıkları. Sormak lazım… İdamı geri getirmek için sistemi değiştirmek gerekmiyor. Parlamento uygun görürse, halk da onaylarsa idam şu anda da geri getirilir. Bu iddia yalan. OHAL’in kampanya üzerinde ne gibi negatif etkisi var? CHP ya da ‘Hayır’ cephesi arzu ettiği gibi neyi yapamıyor? Kampanyada iktidar partisinin imkânları ile muhalefetin imkânları 40 yıldır hangi seçimde eşit oldu? O seçimleri gayrimeşru mu saydık? Bu ülkede seçim kaybedeceğini anlayanların seçimden hemen önce ortaya attıkları en önemli iddia “Sandık güvenliği-oylar çalınacak” iddiasıdır. Bu YSK’ya yapılacak en büyük haksızlıktır. YSK, adil ve güvenilir bir seçim yapılması ve sonuçlandırılması konusunda çoğu Avrupa ülkesindeki kurumlardan dahi başarılıdır ve temiz bir sicile sahiptir.