Tek sermayemiz duanız…

A -
A +
22 Nisan 1970 Çarşamba günü ilk sayısı yayınlanan gazetemiz Türkiye’nin dün 48. yaşını kutladık. Dile kolay, yarım asırlık bir çınar. Babıali’nin, kurulduğu günden bu yana sahipleri değişmeyen tek gazetesi. Merhum Enver Ören Ağabey'in vefatından sonra bayrağı devralan A. Mücahid Ören liderliğinde kararlı bir şekilde yoluna devam eden bir gazete...
              ***
Bu yarım asırlık çınar, merhum Enver Bey’in göz bebeği gibiydi. Kurduğu şirketlerin; oluşturduğu eserlerin içinde Türkiye gazetesine özel bir ihtimam gösterir, hep üzerine titrerdi.
Enver Ağabey, gazete için bugün de ihtimamla korunan yayın ilkeleri belirlemişti. Gazete yayınlarıyla; temiz inanç ve derin tarih şuurunu besleyecek, imanlı-muhafazakâr kitle ile devlet-nizam arasında köprü olacak, devlet-millet kaynaşmasına vesile olacak, dinine-diyanetine hizmet edecek, İslam inancı ve peygamber sevgisinin yayılmasına aracılık edecek, millî ve manevi değerleri koruyacak ve milletin hassasiyetlerine saygıda kusur edilmeyecek. Ümmetin ve milletin çıkarı şirketin çıkarının önünde olacak... Merhum Enver Ağabey bu ilkelerle yayıncılık yapmamızı istedi hep.
Yayın çizgimizde aşırılıklardan, marjinal tutumlardan kaçınmamızı, reaksiyoner çıkışlardan uzak durmamızı, ifrattan sakınmamızı ve ılımlı-orta yolcu bir tavırla yayıncılık yapmamızı tavsiye etti. Yıllarca bu ilkelere sadık kalarak yayıncılık yaptığı için okuyucusu Türkiye gazetesi için ‘Huzur veren gazete’ unvanını layık gördü. Herkesin gönül rahatlığı ile alıp evine götürdüğü bir aile gazetesidir Türkiye.
Türkiye, sadece bir gazete değil; gazeteden öte hizmetler veren, anlamlar taşıyan bir bayraktır. Rahmet ve şükranla yâd ettiğimiz büyüğümüz Merhum Enver Ören Bey'in gösterdiği istikamette; dürüst, objektif ve sorumlu habercilik anlayışı ile yolumuza devam ediyoruz. Zengin ilim ve kültür hizmetlerimiz de dün olduğu gibi bugün de artarak devam ediyor.
              ***
Bürokratik ve askerî vesayetin tüm baskılarına; yıldırma politikalarına ve 90’lı yılların başından itibaren FETÖ terör örgütünün tüm kumpaslarına rağmen Türkiye gazetesi ve dâhil olduğu grup ayakta kalmayı sizlerin desteği ile başardı. Yarım asırlık çetin yürüyüşünde direnerek-sabır göstererek, yapılan tüm haksızlıkları ve zulümleri Rabbine havale ederek bugünlere geldi. Bizden önce bu gazetede çalışanlar büyük baskılar ve zorluklar yaşadılar. Enver Abi ve arkadaşları ağır bedeller ödediler. Ama vazgeçmediler. Çünkü bu gazetenin tek sermayesi milletin teveccühü ve duası. Lobilerin; yerli-yabancı devlet vakıflarının, küresel fonların ya da devletin desteği ile ayakta durmuyoruz. En büyük sermayemiz millet. Rabbimin rızasını, milletin duasını alarak yol yürüyoruz. En büyük güvencemiz vefakâr okuyucularımız.
Kuruluş yıl dönümü vesilesi ile bugüne kadar bu gazeteye emek vermiş herkesten Allahü teala razı olsun. Onlara minnettarız. Siz değerli okuyucularımızın dua ve desteği ile nice 48 yıllara inşallah.
 
 
                  AB İLE İLİŞKİLER NE OLACAK?
 
16 Nisan sonrası hükûmetin ajandasındaki başlıklardan biri de Avrupa Birliği. Ancak biri bugün Fransa’da yapılacak olan AB’deki seçimler; sandık yarışında Avrupalı politikacılarca yabancı düşmanlığının-İslam karşıtlığının prim yaptığının düşünülmesi, rekabette zorlanacakları ‘Güçlü Türkiye’ rahatsızlığı gibi sebeplere AB’de çaplı lider yokluğu da eklenince Türkiye-AB ilişkileri her geçen gün sıkışıyor.
Güya; demokrasinin beşiği olmakla övünen AB ülkelerinin 15 Temmuz darbe girişimine karşı demokrasinin yanında yer alan sert tepkiler vermemeleri; ‘geçmiş olsun’ mesajı vermekte dahi geç kalmaları kamuoyumuzu hayal kırıklığına uğratmıştı. Bugün de 16 Nisan referandumu ile ilgili hiçbir AB ülkesi liderinden tebrik gelmedi. ABD-Çin-Rusya ve diğer birçok ülke yüksek katılımlı-demokratik referandum oylaması sonucu ile ilgili Türkiye’yi kutlarken 15 Temmuz’da üç maymunu oynayan AB liderleri ve kurumları bugün de yine Türk milletinin ‘Evet’ kararını görmezden geliyor. Sanki ‘Evet’ sonucundan rahatsız olmuş gibiler, hazımsızlık gösteriyorlar. Anlaşılan 15 Temmuz’u milletin boşa çıkarmasından rahatsız olanlar bugün de 16 Nisan’da ‘evet’ çıkmasından rahatsızlar.
              ***
Rusya’dan dayak yiyen, İngiltere’nin ayrılması ile kendi birliğini koruma derdine düşen AB, Türkiye ile uğraşıyor. Türkiye’ye ağır eleştiriler yapıyor, gerilimi tırmandırıyor. Ama muhtaç olduğu bazı alanlar nedeniyle de Türkiye ile ipleri koparamıyor.
Bu alanlardan birisi küresel terörizm ile mücadele. Diğeri sığınmacılar… AB’nin terörle mücadele konsepti ve mülteci politikalarında Türkiye olmazsa olmaz bir konuma ve role sahip. Terörizmle mücadelede Türkiye iş birliği yapmaz ise AB’nin güvenliği ile ilgili ciddi sorunlar ortaya çıkar. Keza mülteci sorunu da aynı.
 AB; bu iki konuda Türkiye’yi iş birliğine zorlamak için elindeki bazı kozları masaya sürerek Türkiye’nin direncini kırmaya çalışıyor. Bu direnci kırmak ve Türkiye’yi edilgen hâle getirmek için AB; Kürt sorunu soslu PKK kartını; FETÖ kartını ve Alevi meselesini kaşıyarak Türkiye’yi içine kapatmak istiyor. AGİT gibi Avrupa kuruluşlarını kullanarak propaganda savaşı yürütüyor. Bu savaşla millet iradesi dâhil her değerin meşruiyetini algı operasyonu-propaganda ile erozyona uğratmaya çalışıyor.
AB ile ilişkilerde yeni bir yol haritası çizilecek ve yeni bir sayfa açılacak ise bu gerçekleri bilerek realist hareket etmemiz gerekiyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.