15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNİ  ULUSALCILAR MI YAPTI?

A -
A +
Davos’ta ‘One Minute’ çıkışıyla dünyayı tek başına babalarından kalma miras şirketleri gibi yönetme arzusundaki küresel aktörlere karşı bir duruş sergileyen Sayın Erdoğan’ı ellerindeki siyasi, ekonomik ve medya aparatları / enstrümanları kullanarak içeride ve dışarıda iktidara karşı baskı unsuru oluşturmayı hedefleyenler hüsrana uğradılar. Aynı aktörler, 17-25 Aralık ve Gezi Parkı süreci ile birlikte gördük ki Sayın Erdoğan’ı ne yapıp ne edip iktidardan uzaklaştırmayı temel hedef hâline dönüştürmüşlerdi. Kendi ayaklarının üzerinde durabilme kabiliyetine kavuşan, millî politikalar geliştirme kapasitesini arttıran Türkiye’yi, eski günlerinde olduğu gibi zayıf, söz dinlettikleri, parmak salladıklarında terbiye ettikleri bir müttefik hâline getirmeyi hedefleyen küresel aktörler (aslında hepimizin kim olduğunu bildiği), karşı koyamadıkları ve önleyemedikleri Türkiye’deki değişim sürecini sabote etmek üzere alışagelmiş harekât tarzlarını bir kenara bırakıp, 15 Temmuz hain darbe girişimini içimizdeki hainlere yani diğer bir ifade ile maşalarına yaptırdılar. Bu küresel güçlerin 15 Temmuz sonrası ortaya koydukları tavırlar ve hainleri sahiplenmeleri aslında her şeyin ne kadar açık cereyan ettiğini ortaya koyuyor.
Oslo sızdırmaları-Uludere olayı, KCK operasyonları, MİT Müsteşarının ifadeye çağırılması, MİT tırlarının durdurulması, 17-25 Aralık darbe girişimleri, Gezi olayları, Kobani kalkışmaları ve nihayet 15 Temmuz hain darbe girişimi bizatihi meczup Fetullah Gülen denilen Amerikan uşağı bir hainin yönettiği FETÖ tarafından gerçekleştirilmiştir. FETÖ’nün bunu gerçekleştirdiğine dair Türk halkının tek bir bireyinin ve tüm siyasi partilerinin kuşkusu olmadığını da belirtmek isterim. FETÖ bunları gerçekleştirirken PKK’dan, ikiz kardeşi PYD-YPG’den, DHKP-C’den hatta DEAŞ’tan destek almıştır. Sıraladığım tüm bu kirli-hain operasyonların FETÖ tarafından planlanıp yapıldığı açık-seçik, delilli-ispatlı ortaya konmuştur.
15 Temmuz darbe girişiminin, 17-25 Aralık ihanetinin, MİT tırları operasyonunun bizatihi FETÖ tarafından planlanıp gerçekleştirildiğini ben şahsen tartışma konusu bile yapmam. Zira, 15 Temmuz üzerinde akademik çalışmalar yapılmaya başladıkça aslında 15 Temmuz’a gelinen sürecin tüm anatomisi de ortaya çıkacaktır. Bu alçak girişimlerin birinci derecede sorumlusu meczup Fetullah Gülen ve yönettiği FETÖ terör örgütüdür.
Başta vatan haini Fetullah Gülen ve onun güdümünden hâlâ kurtulamayan bazı çevreler olmak üzere birileri bu hain girişimleri başkalarının üzerine atmaya, hedef şaşırtmaya çalışsalar da bu çıplak gerçekleri değiştiremezler. Çünkü suçüstü yakalandılar. O hain girişimlerin tamamında hangi rolleri üstlenip, hangi kumpasları yaptıkları ayan-beyan ortaya çıktı. FETÖ lideri ajan Gülen, Mısır’da yayımlanan ‘El Yevm 7’ gazetesine yaptığı “15 Temmuz darbesini ulusalcı, laik bir kesim yapmış olabilir” açıklamasına “Hadi oradan, ahlaksız-haysiyetsiz herif. Biraz mert ol. Suçüstü yakalandığın olayları bari başkalarının üzerine atma” diye tepki göstermiştim. Bu konudaki tavrımda nettir.
Ulusalcılar-laikler darbe yapmayacakları ve bu konuda temiz bir sicile sahip oldukları için vermedim bu tepkiyi. Onların da sicilinde 27 Mayıs Darbesi, 80 Darbesi ve 28 Şubat darbesi kara leke olarak duruyor. Onlar yapınca adı ‘ihtilal’, başkaları yapınca adı ‘darbe’ oluyor. Terörist başının sözlerine tepkimin sebebi; suçüstü hâline rağmen gösterdiği pişkinlik. Ayrıca bu güne kadar 15 Temmuz hain girişimi ile ilgili yaptığım araştırmalarda ordu içerisinde ulusalcı-laik kesim diye nitelendirilen subayların o gece bu alçak FETÖ’cülere bizatihi fiili olarak yardım ve destek verdiklerine dair somut bir bilgiye rastlamadım. Darbeye açıktan destek veren yok ama darbeye kayıtsız kalan-karşı çıkmayan-nötr duran-‘hele bir bekleyelim gelişmeler nereye evrilecek-henüz Genelkurmay başkanından bir emir gelmedi’ diye pasif tutum takınan bu çevrelerden epeyce general ve üst düzey subay olduğunu biliyorum.
Ama bu tutum ve böyle tiplerin varlığı FETÖ elabaşının iddia ettiği gibi “15 Temmuz darbe girişimini ulusalcı-laik çevreler yaptı” anlamına gelmez. 15 Temmuz ve öncesindeki hain kalkışmaları onu maşa olarak kullanan küresel aktörlerin desteği ile bizatihi FETÖ tarafından planlanıp icra edilmiştir. Benim bu konuda zihnim berraktır, nettir.
Diğer yandan TSK içindeki FETÖ varlığını ifşa eden onlarca yazım arşivde duruyor. TSK personel varlığının yüzde 50-60’ını FETÖ’nün ele geçirdiğini ve maalesef jandarma dâhil TSK içinde, uzman personel dâhil, FETÖ ile iltisaklı 50 binin üzerinde personel olabileceğine dikkat çeken de benim.
Geçtiğimiz hafta dört bölüm hâlinde yayımladığım, ‘Tsunami sonrası 15 Temmuz Analizi’ ile ilgili hem ciddi destekler, hem de eleştiriler aldım. Eleştirilerin büyük bir bölümü analizin sadece başlıklarının okunmasından-içeriğinin tamamının sonuna kadar okunmamasından kaynaklanıyor. Başlığa-manşete bakan gerisini okumadan kırmızı bir örtü görmüş boğa gibi ağzından salyalar akıtarak saldırıyor. Lütfen arşivden indirip analizin tamamını okuyun. Ondan sonra vicdanınızda tartın, sonra tartışalım.
Analize eleştiri getirenlerin ikinci bir hatası da; haber kaynaklarımın aktardığı, kendilerine ait bilgi ve yorumların sanki benim görüşlerimmiş gibi değerlendirilmesidir. Yani ben görüştüğüm kaynaklarımdan aldığım düşünceleri bir analiz olarak okuyucularıma sundum. Ancak kötü niyetli şahıslar ise olayı benim kişisel yorumum olarak değerlendirdi. Gazeteci olarak benim işim sorumluluk mevkiindeki kişilerin görüşlerini çarpıtmadan ve yorum yapmadan aktarmaktır. Bunu yapmak o görüşlerin tamamına harfiyen katılmak-onaylamak anlamına gelmez.
Yayınladığımız analizin zamanlamasının 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü olması ile ilgilidir. Yoksa bunun dışında özel bir hedefi yoktur. Hele hele YAŞ çalışmaları ile hiçbir ilgisi yoktur. Terörist başı Fetullah Gülen’in 15 Temmuz hain darbe girişimini birilerinin üzerine yıkmaya yönelik zırvalarıyla, bizim önemli haber kaynaklarına dayanarak, “..Eğer sivil-asker ilişkileri AB normlarına getirilmez, bu alanda gerekli reformlar ve hukuki düzenlemeler yapılmaz ise 15 Temmuz’da FETÖ’yü darbe için kullananlar, 1,5-2 yıl içinde mesela ulusalcıları kullanıp onlara darbe yaptırabilirler” uyarısının ne alakası-ne ilgisi var? Bu uyarı bir tasfiyeyi değil-kişileri değil sistemi hedef alan bir uyarı. Öte yandan İhlas Holding’in kimse farkında değilken FETÖ’ye karşı duruşunu bilmeyenlerin vicdansızca “İhlas’tan FETÖ’ye destek” cümlesi kurmaları nasıl bir ruh halinin sonucu? Bu ve buna benzer tüm eleştirilere yarınki yazımda cevap vereceğim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.