Galatasaray'a üye olmakla Galatasaraylı olunmaz!..

A -
A +
Aslan Bülentler" adı konulan "bilgi demeti", iki, üç haftadır, GS TV'de dönüyor; Emin Bülent'ten, daha geçen hafta "Galatasaray'dan çaycılarla beraber kovulan" Bülent Ünder'e kadar, Galatasaray futboluna "onur vermiş, gurur vermiş, efsane olmuş" Bülentleri anlatıyor, o demet!..
O Bülentlerin içinde Gündüz Kılıçlarla, "Sarı" Nacilerle, Muzaffer Tokaçlarla beraber oynamış bir Bülent de var; futbolun "santrhaflı dönemlerinde" 8 yıl boyunca Galatasaray'ın da, Milli Takım'ın da "değişmez santrhafı olan" Bülent Eken, "santrfor" Reha Eken'in de ağabeyi!..
galatasaray.org'daki "Galatasaray Tarihi'nde" hakkında "şu" ibare bulunuyor; "8 yıl boyunca Galatasaray savunmasında görev yaptı."
İşte GS TV'deki Bilgi Demeti'nde "bu" Bülent Eken için deniyor ki; "Galatasaray'ın en iyi santrforlarından biridir."
Ayıp, insan "o satırları ekrana getirmeden önce", biraz araştırır; "Galatasaray'ın en iyi santrforu olsa", Galatasaray'da kaç gol atmış olabilirdi; var mı golü;13 defa milli olmuş, "sadece tek golü var."
Bitmedi; "o" bilgi (!) demeti, "Palermo'da oynamak için İtalya'ya gitti" diyor; halbuki gittiği takım Salernitana, 1 yıl oynadı, "1" golü var, ertesi yıl Palermo'ya geçti; "0" golü var; "zira santrhaf, santrfor değil!.."
Galatasaray'ın futbolunda, basketbolunda, mali, idari ve sportif  tablosunda "bunca ağır sorunlar yaşanırken", çıkıp da "Bülent Eken santrhaf mıydı, santrfor muydu" tartışmasını açmam ve yazmam, Galatasaraylılara "gülünç gelebilir" ama bilmeliler ki, "bu ayıplı yanlış" gerçeğin ta kendisi ve esası!..
Zira Galatasaray'ı da, GS TV'yi de "Galatasaray'ı bilmeyenler, bilmediklerini de bilmeyenler" yönetiyor; Galatasaray'ı, bütünüyle Galatasaraylıların değil, "bir azınlık olan" ama "genel kurula da hakim olan", lisecilerin seçtikleri yönetiyor!..
"Son dakikada sahneye çıkarılan" ve "Mayıstaki genel kurula kadar emanetçi olduğunu", dahası "radikal kararlar almayacağını" ilan eden bir başkan ve yönetimini "seçtiren" liseciler ve "seçen" Galatasaray Genel kuruludur, bugünkü perişanlığın baş sorumlusu!..
Prandelli'nin peşinden koşarken, "Basketbolu Türkiye'ye getiren Galatasaray'ın basketbolunun içine düştüğü uçuruma dönüp bakmayan" bir yönetim var ortada; "Furkan gibi, şu anda Türkiye'de salonlara çıkan yerlisiyle, yabancısıyla NBA'de oynayabilecek tek Türk basketbolcusunu bile" elde tutamayan ve "bedava kaptırmak üzere olan" bir yönetim kurulu!..
Bir Tarık Çamdal maliyetine "kurtarılacak" Galatasaray basketboluna "çare bulmaktan aciz" bir yönetim kurulu!..
Abdurrahim Albayrak şovlarıyla "işleri düzelteceğini sanan" bir yönetim kurulu!..
Bu acı tablonun sorumluları ortada; Ünal Aysal / "Onun devamı olan" bugünün "emanetçi" yönetimi / Bu yönetimi seçen genel kurul / Bu yönetimi seçtiren İnan Kıraç başkanlığındaki liseciler / Emanetçi yönetimin seçilmesinde "güven ve oy potansiyeli olarak oynadıkları rol" sebebiyle Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak / Emanetçi yönetime giren ve Ünal Aysal yönetiminden açık açık hesap sorulmasına mani olan Aysal Yönetiminin "iri diş" profesyonelleri ve bazı yöneticileri / Bu tablo ortada iken görevini ve sorumluluğunu tam olarak yapmayan Divan Kurulu / Bütün bunlar yaşanırken hâlâ "en az suçlu ve sorumlu olan" sporcuları ıslıklayan ve morallerini sıfırın da altına indiren "sözde" taraftarlar !..
İşte, "Bülent Eken olayını bunun için yazdım"; bu ayıplı hatayı bile "bilmeyen, göremeyen, düzelttirmeyen" bir yönetim var; Galatasaray'ın başında!..
Galatasaraylıların, "Galatasaray'ın nasıl bu hâle düştüğüne değil, asıl düşmeseydi, nasıl düşmediğine şaşırması" gerekmiyor mu?.. 
Bugünlere bile dua etmeli Galatasaraylılar; "akıllar başlara alınmaz ve lisecilerin ve de lisecilerin seçtiklerinin peşinden gidilmeye devam edilirse", bilmeliler ki, daha da "kötü günler" gelecek!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.