Mali Genel Kurula ithaf!..

A -
A +
Atilla Türker'in haftalardır yazdıkları, Tunç Üner'in TV ekranında anlattıkları, "Galatasaray adına yenilir yutulur cinsten değil"; ne var ki, Ali Dürüst'ün "sanırım kendisini dahi tatmin etmeyen" 3-4 cümlelik açıklamasından öteye, koskoca kulüpten "tısss" yok!..Yani, gazete sayfalarında, TV ekranlarında "pehlivan tefrikasına dönen" tüyler ürpertici "transfer yolsuzluğu" iddiaları karşısında, Galatasaray'dan ses seda çıkmıyor!.."Efsane Başkan" diye nitelendirilen Özhan Canaydın döneminde "yapıldığı iddia edilen" transfer yolsuzluğu, "Romanya'da  Futbol Federasyonu Başkanı olması beklenen eski Galatasaraylı 'efsane' futbolcu Popescu'yu ve ünlü menajer Becali kardeşleri demir parmaklıklar arkasına gönderdiği" hâlde, Ali Dürüst, Osman Olcay, Alp Yalman başta  "o günlerin yönetiminde bulunan" Galatasaraylı yöneticilerden tatmin edici, "doğru dürüst" bir açıklama gelmedi!..Bir hafta önce karar defterinde "Florin Bratu 630 bin dolara transfer edilecek" kararı yazılı, bir hafta sonra "karar defterinde aynı transfer için 3 milyon 200 bin dolar" rakamı var!..Romanya'da kıyamet kopuyor; Bratu'ya 100 bin dolar verilmiş, kulübünün kasasına bonservis bedeli olarak 630 bin dolar girmiş, dahası Romanya'daki soruşturma sırasında Popescu "Bu paranın 1 milyon dolarını ben aldım" itirafını yapmış, Becali'ler de paylarını almışlar, ama gene de "3 milyon 200 bin liralık Galatasaray çıkışının 1 milyon dolarından biraz fazlasının nerede olduğu" belli değil; "kim almış, kimler almış"; ara ki bulasın, üstelik "aranmıyor"; rezalete bakın!..Ne diyor, uzun yıllardan beri "Galatasaray'ın transferlerini, bir ünlü menajer, bir Galatasaraylı olarak izleyen" Tunç Öner; "19 yılın transferlerini, bir komisyon kurarak araştıracağız; transfer yolsuzlukları Faruk Süren zamanında başladı, sonra devam etti!.."Sözünü ettiği, Denizlispor'dan alınan Bülent ile, Samsunspor'dan alınan  Serkan'ın "çok pahalı" transferleriydi ve büyük gürültüler koparmıştı!..İşte o günlerden, bugünlere, ocak transferinde alınan 10 futbolcuya, Dzimaili'lere, Pandev'lere kadar gelen süreç ve "borç batağı içinde kıvranan" Galatasaray!..Ve ne diyor bugünün başkanı Duygun Yarsuvat; "Galatasaray'ın malı deniz, yemeyen domuz!..""Bunu" diyor da, "bir şey yapmıyor", hem de "hocaların hocası" bir hukukçu olduğu hâlde; neden acaba?..Hey gidi Tevfik Fikret hey; Galatasaray Lisesi'nde müdürlük yaparken, yazdığın "Han-ı Yağma" şiirinin, gün gelip "Galatasaray'a ithaf edileceği" aklına gelir miydi; "Yiyin efendiler, yiyin, bu han-ı iştiha sizin, / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!.."En yetkili kişilerin, uzman olanların söylediklerine bakılırsa, "birileri" yemişler, geride kalan çoğunluk da "Afiyet olsun" demişler!..
Şapkadan çıkarsa!..
"Formsuz Gökhan ve Canerli, yedeklerden gelen stoperlerimiz ve kalecilerimiz ile" defansımız, ne kadar "büyük yıldızlarından mahrum olursa olsun" Hollanda hücumcuları  önünde ne yapar; işte "milli maçımız için" bütün mesele burada!.. Orta sahamız, forvetimiz "yeterli" ama ille de defansımız?.. Bu tablo "galibiyeti de, beraberliği de zor hâle getiriyor"; geriye kala kala Fatih Terim'in "şapkadan inanılmazı çıkarması" kalıyor; inşallah!..
Ahlaksız görüşün parçası olmak!..
"Bir ok gibi yüreğime saplandığı için", aşağıda yazılmış olan satırları hayatım boyunca hatırlayacağım; zira " benim gibi yazıp eleştirenler için" yazılmıştı bu satırlar; üstelik "benim can kuzenim" Gürcan Bilgiç tarafından:"Türkiye'yi temsil eden bir oyuncuyu, Fenerbahçe'de oynadığı, simgeleştiği için küfre boğdular. Ne tribün, ne de aile ahlakı olmayan, ibaresiz varlıkların sabotajını Volkan kaldıramadı. 'Fenerbahçe'de oynarken daha ağırları yapıldı ama gitmedi' diyenler (Yani, benim gibiler) de bu ahlaksız görüşün parçasıdır. Birisinde tribünlerin rakibi var, diğerinde ise oraya gelen insanların başarısından mutlu olmaları gereken oyuncu olarak sahada Volkan. Bunu bile anlayamayacak vicdan körleri bunlar. (Yani, benim gibi Volkan'ı eleştirenler!!!)"Çocukcağız" diyerek, "Milli maçı, başlamasına dakikalar kala terk eden" Volkan'ı kollayan Rıdvan Dilmen'in bile "eleştirdiği" bu "yapılmaması gereken" hatayı, "haklı göstermeye çalışırken", sevgili Gürcan'ın "eleştirenlere ve görüşlerine saygı duymasa" da, böylesine "ahlaksız görüş / vicdan körleri" ifadeleri ile vardığı "vicdanları sızlatan" hedefin benzerini, bu defa da "Emre olayında yaşıyoruz!.."İnsanın "kulüp aidiyetinin" de ötesine geçerek, "kişi aidiyeti" çizgisinde "kendi görüşleri, inançları, doğruları çerçevesinde eleştiriler yapanlar için" böylesine insafsız ifadeler kullanılması, bilmem ki neye yarıyor?..Sorum açık; üstelik "olay çıkarmada, çirkin olayların kahramanı olmada" yıllardır "gazete ve TV ekranlarına boy boy akseden şekilde" fişlenmiş, bu iki futbolcuyu eleştiren, hem de "haklı olarak eleştiren" yazar / çizer / yorumcular için, "böylesine ifadelere imza koymanın sebebi" ne ola ki?..Ne oldu, Volkan'ın "Bana koro halinde küfrettiler, dayanamadım" sözü koskoca bir "yalan" çıktı; savcılık incelemeleri, bilirkişi incelemeleri ve raporu, mahkeme kararı, koca tribünden "sadece bir kişinin, o da yazılarda 'ima edildiğinin aksine' Galatasaraylı olmayan bir kişinin küfrettiği" ortaya çıktı, o kişi de hak ettiği cezayı mahkemeden aldı!..Peki, "durumun böyle olduğu mahkeme kararı ile ortaya çıkınca", sevgili kuzenim Gürcan Bilgiç, "birkaç satırla bile olsa", neden "ahlaksız görüşün parçası, vicdan körü yaptığı" insanlardan, bizlerden "özür dilemedi?.."Neden, "Ne tribün, ne de aile ahlakı olmayan, ibaresiz varlıklar" diye nitelendirdiği "o küfür eden tek kişinin oturduğu tribündeki yüzlerce seyirciden" özür dilemedi?.."Bu" örneğini verirken, dün de, bugün de "benzer ifadeler" ile, görüşlerini yazan, açıklayan yazar / çizer / yorumcu meslektaşlarına "hakaret  eden, edebilen" arkadaşlarımızın hepsine hitap ediyorum; "bu üslubun, bu tercihin, sizlere, savunduğunuz kuruluş ve kişilere ne yararı var?.."Mesela, "Hatalı görüşün parçası" / "Yanlış görüşün parçası" / "İnsafsız görüşün parçası" /  hatta, "İzansız görüşün parçası" gibi ifadeler mümkünken, "Ahlaksız görüşün parçası" ne demek; "Vicdanınız sızlamadı mı" gibi bir ifade varken, "Vicdan körü" ne demek?.. "Bizler böyle yaparsak", tribündeki taraftarın "yaptıklarını, söylediklerini eleştirme hakkımız" yara almayacak mı?..Hadi, "TV ekranlarındaki iğrenç reyting yarışı yüzünden, üslupların iyice çığırından çıkarıldığı" ortada, ama "gazete sayfalarında" öyle mi olmalı?..Bugün artık "duayen" sıfatını kazanmış kardeşlerim, gençlere "böyle" mi örnek olmalı?.."Yarsuvat!..
Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat'ın, Fenerbahçe Genel Sekreteri Mahmut Uslu'nun Kasımpaşa-Galatasaray maçı ile ilgili olarak yaptığı "Şaibe var"  nitelemesi için "bir diyeceğinin olup olmadığı" sorulduğunda verdiği cevap, "sadece" şu olmuş; "Benim amacım Fenerbahçe ile ilişkileri düzeltmek. Bizim bu açıklamayla ilgili hukuksal bir başvurumuz olmayacak."Yani; "Sol yanağına vururlarsa, sağ yanağını dön!.."Görülüyor ki, Yarsuvat'ın "Aziz Yıldırım muhabbeti, Uslu'ya kadar indi", bakalım daha nerelere varacak? "Kavga edin" demiyorum, ama "Koca Galatasaray camiasına şaibe bulaştırmaya kalkışan" böylesine izansız, belgesiz, delilsiz, şahitsiz bir iddiayı, "Fenerbahçe ile ilişkileri düzeltmek" yaldızının arkasına saklanarak,  yiyip yutmak ve anlama geliyor? Ve merak ediyorum, "Gerçek sebebi ne?.."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.