Ahımız gitmiş, vahımız kalmış!..

A -
A +
Garip" bir "gazetecilik anlayışımız" var; "çifte standart" ölçülerini bile fersah fersah aşan bir anlayış. İşin daha da garibi, sayısı "3'ü, 5'i geçmeyecek" kadar az olan istisnalar hariç, "spora büyük ağırlık veren" medyamızın "ezici" çoğunluğunun, TV'leriyle, gazeteleriyle "aynı anlayış" içinde olması!..
Galatasaray'ın "mâli durumu", hemen hemen bütün gazetelerde ve TV'lerde "pehlivan tefrikası gibi" manşetlere, ekranlara taşınır, rakamlar "kuruşuna kadar" kamuoyuna aktarılırken, "iş Fenerbahçe'ye gelince", büyüteci bir yana bırakıp, "teleskopla bile" araki "benzer" haber ve yorum bulasınız!..
"Diego Ribas'ın Federasyona şikayeti" olmasa, benim anlı şanlı medyam, Fenerbahçe'de "aralıktan beri primlerin ödenmediğine, futbolcuların alacaklarının ödenmesinde aylardır gecikmeler olduğuna dair" küçücük bir haber bile yapmayacaktı ve spor kamuoyu "bu gerçeklerden haberdar olmayacaktı!.."
Neden; "bunca yılın gazetecisi, spor yazarı olarak" açık açık yazıyorum; "Aziz Yıldırım korkusundan"; sindirmiş çoğumuzu, "kulüp ve kişi aidiyeti" ile bağlamış "sayıları epey fazla" bazılarımızı, yıllardır "böyle gelmiş, böyle gidiyor!.."
İşte "son günlerden bir örnek daha" vereyim:
"Cihan (Yoksa Cihat mı; taaa sahneye çıktığı 2006'dan bugüne kadar haber ve yorumlarda ikisi de yazılıyor) Oskay" adlı kişinin, "Şike Davası konusunda son yaptığı yazılı ve sözlü açıklamaların, dosya halinde, Cumhurbaşkanı'ndan, Başbakan'a, ilgili savcı ve hakimlere gönderildiğine dair" gazete haberleri, spor sayfalarımızın manşetlerine kadar taşındı. Fenerbahçe Kulübü'nden "yalanlama gelmedi"; demek ki "bu haberler" doğru!..
"Doğru olmasına doğru" ise, elbette "Şike Davası dosyasına eklenecek ve Oskay tanık olarak kabul edilecek"; ona da kimsenin itirazı olamaz zaten!..
"Olamaz" da, peki "aslında gazetecilik ne yapılmasını gerektiriyordu?.."
Önce, "Kimdir bu Cihan Oskay" sorusunun cevabı da yazılmalı, söylenmeliydi; öyle değil mi?..
Üstelik zor da değil, bu sorunun cevabını bulabilmek. Cihan Oskay'ın 2006'nın son aylarında "2001 ve 2004 sezonları için Aziz Yıldırım hakkında ortaya attığı bazı iddiaların haberleri" o arşivlerde duruyor!..
Günlerce yazılıp çizilen o iddialar için, Cihan Oskay hakkında "Yalancı" denildi, "Meczup" denildi, "mahkemelere verildi" ve de "resmen hayatı kaydı"; dahası ve sonrasında bunlara "dolandırıcılık, zimmet" iddiaları da eklendi.
(Rahmetli Kazım Kanat'ın  2006 yılının kasım ayının son günlerinde yayınlanan "O adamı tanırım" başlıklı yazısı hâlâ arşivimde duruyor. "O adamı" tanıtıyor ve O adamı TV ekranlarına çıkaranları ağır şekilde eleştiriyor, hatta "Suç işlediniz" diyor.)
Peki, bir gazete de çıkıp, "O gün yalancıydı, meczuptu, bugün kurtarıcı, bu nasıl oluyor" sorusuna cevap arayan bir haberi "başlık kupürleriyle beraber" neden yapmaz?..
Ya son olay; "Fenerbahçeli kafilenin başına gelen ve spor camiasından  da öte, ülkeyi sarsan" saldırı olayından "etkilendikleri" bizzat Fenerbahçe yönetimi tarafından "haklı olarak" ortaya konan sarı - lacivertli futbolculara, "moral ve destek için" organize edilen "Efsaneler ziyaretinin Başkan Aziz Yıldırım tarafından iptali" konusunda "ayağa kalkmayan" Fenerbahçe yazar ve yorumcularına ne demeliyiz?..
Bu kaçıncı "dolaylı" mesaj ve "çoğunluğunuz için" söylüyorum; bu kaçıncı suskunluğunuz?..
O diyor ki; "Benden önce Fenerbahçe yok; varsa bile varları da ben seçerim, bana göre var olmayanlar, böyle bir ziyarete katılamazlar, ziyarete geleceklerin listesi benim onayımdan geçecektir!.."
Ve "ziyaret iptal"; sizin hiç mi söyleyeceğiniz, yazacağınız bir şey yok?..
"Susanlara"  selam olsun; "aynı şeyi", bir Galatasaray Başkanı yapsa idi, "bu olay" bugünkü gibi, "Ne olmuş yani" zihniyetiyle, "pas" mı geçilirdi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.