Galatasaray'ı kurtaran adam!..

A -
A +

Bilmem ki, Aziz Yıldırım olmasa, Galatasaray "dördüncü yıldızı" takabilir miydi?.. Bilmem ki, Aziz Yıldırım olmasa, Galatasaray "kupa koleksiyoncusu takım" unvanını kazanabilir miydi?..
Bilmem ki, Aziz Yıldırım olmasa, "başları sıkışan, bin bir sorunla uğraşan, dağılmak ve gitmek tehlikesiyle karşı karşıya olan" Galatasaray yönetimlerine "rahat nefes alma ve koltuklarında kalma" fırsatı ve imkânı doğar mıydı?..
Bilmem ki, Aziz Yıldırım olmasa, Galatasaray Kulübü'nü, "bu kulübü pazarlamak isteyenlerin pençesinden kurtaracak" kupa, hem de "tarihinin en kötü, en moralsiz ve en dağınık dönemlerinden birini yaşayan" bir takımın, dahası "iki alt yapı hocasının yönetiminde iken" ellerinde kaldırılabilir miydi?..
Bilmem ki… Bilmem ki… Bilmem ki… Yazın yazabildiğiniz kadar!..
İşte, "onun için", bizler gibi "Gitmeli" diye yazanlara, çizenlere, söyleyenlere, Galatasaraylılardan mesaj ve mail yağmıyor mu; "Bırakın kalsın, sizler nasıl Galatasaraylısınız? Bir bakın futbol tarihine, Galatasaray'ın onun zamanında kaldırdığı kupaların toplamı, kaç Galatasaray Başkanı'nın toplam zamanlarında kaldırılabildi?.." 
Ben de "sadece ve sadece Galatasaraylı olarak düşünsem", çok açıktır ki, "Gitsin, gitmeli" diye yazmak ve konuşmak yerine, "Kalmalı, hem de hayat boyu kalsın" der, üstelik "Azizci" fanatik Fenerbahçelilerinden "hakaret ve küfürlerinden" kendimi kurtarırdım.
Ama, ben "gazeteci, spor yazarı ve spor insanı olarak başka pencereden bakmak" zorunda olduğumu biliyorum ve onun için "Gitmelidir, yeter artık" diyorum ve biliyorum ki, "çok Fenerbahçeli de benim gibi düşünüyor!.."
Ey Fenerbahçeliler, neden ve hatta "adları ve şanları Fenerbahçe ile neredeyse özdeşleşmiş" futbolcuların birçoğu, hem de "kulüp olarak sporcularına en iyi mali şartları, dahası ödemelerde en iyi uygulamayı sağlayan" kulüplerinde, "Gitmek mi, kalmak mı" sendromu içinde kıvranırlarken, Galatasaraylı futbolcular, "mali hâli pürmelali ortada olan" kulüplerinde "kalmak için" ellerinden geleni yapıyorlar, hiç düşündünüz mü?..
Bilmem ki, "bunun sebebi" de, sakın "Aziz Yıldırım ve onun korku tünelinde oluşturduğu gerilim ve baskının altında yaşamaktan bıkmak" olmasın?..
Sadece, kupa maçının sonrasında, "tertemiz geçen bir maçın kazananını tebrik etmek yerine", gazetecilere "rakip takım ve kulüp için" söylediği "akıl almaz ölçüdeki ayıplı, çirkin, tutarsız ve iftiradan öteye gidemeyecek hakaret dolu" sözler bile, bu zatın "hatalarını, yanlışlarını örtmek, hedef ve gündemi değiştirmek" babında, "nelere tevessül edebileceğini gösteren" son örnektir ve işte "bu yüzden" Türk sporundan "bir daha dönmemek üzere" gitmelidir!..

Şaka

Erman Toroğlu, TV'de Podolski'nin attığı golü yorumlarken; maçı anlatan spikerin "Hasan Ali Kaldırım ofsaydı bozuyor değil mi" sorusuna "Evet, maalesef" cevabı vermiş. Ve bu yorum ekran başındaki Galatasaraylıları çok kızdırmış, "ağır" tivitler yağmış!..
Şaşıyorum, Galatasaraylılar hâlâ nasıl ve neden öfkeleniyorlar, bunca yıldır alışamadılar mı ve bilmiyorlar mı ki; sevgili hocamız Galatasaray çok sever ve de "fikri neyse" zikri de odur!..

Galatasaray'da durum!..

Biliyorum, "Galatasaray'ı Pazarlama Cephesi" mensupları, "Kupayı Fenerbahçe'nin kazanmasını, en az Aziz Yıldırım kadar" istiyorlardı, Zira kupa, UEFA ve Avrupa'nın şifresi olarak görünüyordu" ama, asıl "onlar için" başka bir şifrenin anahtarı idi; "kendilerinin yönetime gelebilmeleri için, Dursun Özbek yönetiminin istifasının yolunu açacak" anahtar!..
Mete Kalkavan'ın "maçın 1-0 bittiğini ilan eden" düdüğü, onların bütün hayallerini yıktı!..
Ne demişti Ziya Paşa, Terkîb-i Bend'inde:
"İnsana sadakat yaraşır, görse de ikrah,
Yardımcısıdır doğruların, Hazreti Allah.
Allah'a tevekkül edenin yaveri Haktır,
Nâşad gönül bir gün olur, şâd olacaktır."
Not: İkrah; tiksinme, iğrenme, Şâd; mutlu, sevinçli.

Anket!..

Soru: Galatasaray'a, UEFA'nın verdiği "1 yıllık cezanın, bu sezon Avrupa hakkını kazanamayıp 2 yıla çıkmasının önünü keserek sarı-kırmızılı kulübün bir sonraki sezonda en az 40-50 milyon avroyu kasasına koymasını garantileyen" ve de "Kupa koleksiyonuna bir kupa daha eklemesini sağlayan" kimdir?

a) Dursun Özbek
b) Riekerink / Orhan Atik
c) Muslera
d) Podolski
e) Pereira
f) Aziz Yıldırım
g) Hepsi.

Kim gelmeli?.. 

Galatasaraylılar "hiç olmazsa" bu çok kötü sezonun son maçında muratlarına erdiler ve Türkiye Kupası'nı kazanarak, UEFA cezasının "bir sezon ile tamamlanması" hedefine vardılar.
"Bu bir yıl", futbol takımının "yeniden yapılanması için" fırsat yılıdır!..
İşte, Galatasaray Futbol Takımı'nın başına getirilecek hoca da "bunu yapabilecek, başarabilecek bir teknik adam" olmalıdır!..
"Yarışmacı değil, yapılandırmacı" bir teknik adam!..
"Genç, özellikle Türk oyunculara dayalı, Galatasaray'a layık yabancı birkaç futbolcu ile takviye edilmiş" bir kadroyu kurabilecek, yetiştirebilecek ve de yeni sezonu "Avrupa kupalarına katılma hakkını elde etmiş olarak bitirebilecek" bir hoca!..
"Bir yabancı" bunu yapabilir mi; zor, hem de çok zor!..
Gelecek, kulübü, takımı tanıyacak, ülkenin ve liglerin havasına, suyuna ısınacak, futbolcuların adlarını, huylarını öğrenecek, ölme eşeğim ölme, sonunda "büyük bir ihtimal" ile olacak belli; "Hadi güle güle, al şu kadar milyon avro da tazminatın, yardımcılarınla beraber!.."
Yabancı hoca, risktir, adeta kumardır!..
Ama bir "Türk hoca" bunu yapabilir!..
Bakınız geriye doğru, mesela son 10 yılda, sadece "Galatasaray'a değil", Türk futboluna "yabancı olarak" kimler geldi, kimler gitti?..
"Başarılı olan" ve hele hele "yukarıda çizilen yapılandırmayı da beraber yapan" bir hoca var mı?..
Kulaklara fısıldanan "Efendim, istediğimiz Türk hoca var ama gelmiyorlar" laflarına, bahanelerine inanmam mümkün değil. "Gerçekse", hemen vazgeçmek niye; inat edin, ısrar edin ve de sonunda ikna edin; işiniz ne?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.