Ah şu üç büyükler!..

A -
A +

"Neymiş; çok maç oynamak onları yoruyormuş! Avrupa takımları üç günde bir maç yaparken yorulmuyor da siz mi yoruluyorsunuz?"

İsteniyor ki, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş “fazla yorulmadan” Türkiye Kupası’nda finallere çıksınlar, Kupa’nın hesaplaşmasını “sonunda” kendi aralarında yapsınlar!..
“Eskiden” genellikle “böyle” olurdu. Şimdi, “Şampiyonlar Ligi’nin, UEFA Ligi’nin statüsüne benzer” gruplu bir sistem getirildi.
Böylece, “Türkiye Kupası heyecanı, üst düzeyde takımların da Anadolu’ya giderek katıldığı” futbola yurdun dört bir yanında destek, teşvik sağlayan bir yayılma uygulamasına kavuştu; Kars’tan Edirne’ye, Mardin’den İzmir’e kadar!..
Sadece bu kadar mı; yurdun dört bir yanındaki her ligden takıma, “belki de bir yıllık sezonun giderlerinin önemli bir bölümünü karşılayacak” bir “galibiyette, beraberlikte para getiren” bir sistem çalışmaya başladı; tribün hasılatları da cabası!..
Anadolu’nun “Büyüklerini TV ekranlarında seyreden” genç futbolcuları, onlarla gruplarda oynama imkanına kavuştu; futbola, Anadolu’daki altyapı kaynağına, bundan daha güzel ve güçlü bir destek var mı?..
Futbolu “yurda yayma, en ücra köşeleri bile futbolcu altyapısına kaynak yapma imkânı”, bilmem ki, “içine rekabeti, heyecanı, yarışmayı, puanı, gruplardan çıkma  mücadelesini de ekleyerek” daha nasıl gerçekleştirilebilir?..
Ne var ki, yıllardan beri, “gönülleri 3 büyüklerden başkasına açık olmayan”, devamlı olarak “3 büyüklerin şarkılarını söyleyip dans eden” ve de “Rabbena, hep İstanbul’un üç büyüklerine” diyen zihniyetin “sahibinin sesi gibi davranan” pek çok yorumcusu,  durmadan “Bu sistem değişmeli, elemeli sistem geri gelmeli” demekten vazgeçmediler!..
TV ekranlarında maç anlatanların ve yorumlayanların çoğu da bu takımdan; “Efendim futbolcular çok maç oynamaktan yoruluyorlarmış, sakatlanmalar oluyormuş, böyle sistem olur muymuş?..”
“Çoğu cin gibi biliyor” ya, gene de bir baksınlar bakalım; “Elin oğlunda, mesela İngiltere’de “kaç kupa var” ve takımlar, futbolcular bir sezonda “kaç maç oynuyorlar?..” Bu gerçekleri saklıyor ve de “En büyük takımlarımız, Avrupa maçlarında başarısız olunca” da, “Neden böyle oluyor” diye yakınıyoruz?..
“Onca milyon dolarları, avroları ceplerine koyan” futbolcular, “neden İngiliz takımlarında yorulmuyorlar” da, Türk takımlarında yoruluyorlar, acaba?..
Mesela, Arda Turan başta, Türk futbolcuları Avrupa’daki takımlarda yorulmuyorlar da, Türk takımlarında oynayınca hem de “yorum yorum yoruluyorlar?..”
Bu kafa değişmedikçe, “Avrupa’da kupa hayali” daha uzun yıllar rüyalarımızı süsler, o kadar!..
Galatasaray’ın 1999-2000’li yıllar başarısı, “O kadar maç oyna ve yorulma” altyapısının üstüne kurulmuştu ve başarıldı.
O misale rağmen, o günden bu yana, “yorulma yakınmaları” ile geldiğimiz yer işte bugünler; neden?..
“Üç büyüklere dayalı sisteme ters düşecek her şeye karşı çıkılması” ve de ne yazık ki, Federasyonların da “bu seslere fazla kulak vermesi” yüzünden!..
Çok Federasyon, Fenerbahçe-Gençlerbirliği Türkiye Kupası maçındaki “genç hakem” kadar bile cesur olamıyor; başka sebep aramaya gerek var mı?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.