Nerede “rapor” Dursun Başkan?..

A -
A +

Öyle bir algı oluşturulmuştu ki olağanüstü genel kurulda, “Evet” elleri kalkacak, Riva’nın ve Florya’nın “daha genel kurul kararı olmadan” yapılan “satış protokolü” onaylanacak ve “Galatasaray’ın “borçtu, paraydı” dertleri bitecek!..
“Bitmeyecek, başka formüller var, onlar üzerinde çalışılmalı ve acele edilmemeli” diyenler, neredeyse “Galatasaray düşmanı” ilan edilerek, “Daha fazla gelir elde edileceğine” dair açıklamaları dinlenmeyecekti, bile!..
Şimdi şimdi “Kafalara dank etmeye başladı” ki, o satış protokollerinin “Galatasaray’ın dertlerine deva olması pek mümkün değil” ve “Sat, kurtul” algısı kısa zamanda gerçeğe dönüşmeyecek, “Satılma tamamlanacak da, kurtulma, oluşturulan algıya pek uymayacak”; yani, “para kıvranması devam edecek!..”
Son Divan Kurulu toplantısındaki yüzler, konuşmalar, “öylesine” alkışlar, “umutların hâlâ Kaf Dağı’nın ardında olduğunu” gösteriyordu. 
İşte, Galatasaray’ın üzerindeki “koyu gri bulutlar” dolaşmaya devam ederken, birdenbire ve “gene”, koca kulübü “bu hâle getirenlerin başında gelen iki kişiden birinin (Öteki, Faruk Süren) adı”, hem de “Geliyor” başlıklarıyla, spor sayfalarına düşürüldü!..
Haberlere göre, “Ünal Aysal,100 milyon dolar vereceğini vadederek G.Saray yönetimine talip olacaktı!..”
Aslında, “böylesine abuk sabuk” haberlerin önüne set çekecek ve kahramanlarını “hayal görmekten kurtaracak” adımı atmıştı, Dursun Özbek yönetimi, ama “genel sekreteri Fatih İşbecer” kurtlar tarafından yenilince, o adımın “Geriye dönün marş marş” taraftarı Galatasaray duayenlerinin baskısı ile yok mertebesine düşürülmesiyle, sarı-kırmızılı kulübe “tarih düşürtecek” ve bütün kulüplere örnek olacak sayfanın üzeri silinmişti!..
Galatasaray’ın kasasını, “hem de çok büyük başarılara imza attığı, dünyanın en çok gelir sağlayan kulüplerinin arasında ilk 30’a, ilk 20’ye girdiği dönemlerde, tam takır bıraktıkları gibi, borç yükünü de “içinden çıkılamayacak hâle getirenlerin hesaplarının yabancı ve tarafsız bir denetleme kuruluşuna  inceletilmesi” vaat ve kararından, bugünlerde “söz eden var mı”, Divan Kurullarında?..
“Ne oldu, inceleme, neden bizlere bilgi verilmiyor, neden susuluyor” diyen, soran var mı; yok ve asıl soru; “neden” yok?..
İnsanın aklına, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın, “Yıldırım Demirören yönetimi” konusunda yaptırdığı inceleme ve “kulüp kasasına konulan rapor” geliyor; “zamana ve zemine uyum sağlayan durum devam ettiği sürece, açılıp gereğinin yapılmayacağı” iddia edilen ve öyle de yapılan rapor!..
Dursun Özbek ve yönetimi de, “aynı” yöntemi uygulayarak, “kendilerine karşı tehlike olacak bazılarını susturmayı mı” düşünüyor ve “raporu” saklıyor?..
Geliyoruz “asıl” soruya; “eğer Galatasaray’a karşı suç işlenmişse”, Dursun Özbek’in, bu raporu saklayarak, gereğini yapmamak gibi bir hakkı ve yetkisi var mı; onca dolar ya da avro, o tarafsız denetim kuruluşuna “saklanacak bir rapor için” mi verildi?..

"Raftaki yasa"

“Siyasetin, sporu ve özellikle futbolu kullanmaktan vazgeçmeyeceğini” öğrenmem için, gazetecilik hayatımın 15 yılının geçmesi gerekti. Sonraki 15 yıl da, “hidayete erilir” de “sporun kanunu çağdaş bir hüviyete kavuşturulur” ümidi ile sona erdi. Kimler geldi, kimler geçti; İnönüler, Menderesler, Demireller, Ecevitler, askeri yönetimlerin başbakanları, sonra Özallar, Çillerler, Erbakanlar ve AKP hükümetleri ile gelinen bugünler!..
En “büyük ümidim”, 1968’de “Gençlik ve Spor Bakanlığı ihdas edilip”, bakanlığa da İsmet Abi (Sezgin) getirilince doğmuştu; ama “o bakanlık da doğan ümitleri yeşertmedi”; doğrusunu söylemem gerekirse, spor yazarlığındaki son 30 yılımı, “ümitsiz geçirdim”; şimdi, “hâlâ o noktadayım!..”
“61 yıldır” bu işlerin içinde olan bir gazeteciyim, 20 yılım “işin merkezi olan” Ankara’da “Spor Bakanlıklarında, Spor Genel Müdürlüklerinde, Devlet Planlamalarda, Millet Meclislerinde, spor / futbol kurultaylarında geçti; işte “o günlerin tecrübesine sahip” bir gazeteci olarak, hüzün içinde “Ümidimi bitirdim” diyorum!..
Yıllardır “Kulüpler Yasası” masalını dinliyoruz, yazıp geliyoruz; ülke için “çok önemli” paralar sarf ediliyor, el değiştiriyor, Avrupa ile yarışıyoruz, Dünya ile yarışıyoruz, ama bir “Kulüpler Yasası” çıkaramıyoruz”, yok yok, “Çıkaramıyoruz” değil, “Çı - kar - mı - yo - ruz!..”
Hâlâ 15-20 kanun maddelik, o da “şekli tanzim eden” hükümler ile kulüplerimiz yönetiliyor, bir de “Borsa’da şirketlerinin hisse senetleri satılan” birkaç kulübe dönük “Borsa ve ticaret ile ilgili kanun maddeleri var”, ama onların “kulüp yönetimiyle değil, şirket yönetimiyle ilgisi var!..”
Ne yazık ki, hâlâ “kulüpleri ve sporu bu hâle getiren” ve de “doğru dürüst, çağdaş bir kulüpler yasası çıkarsa, kendilerinin olmayacağını bilen” kulüp yöneticilerinden “yasa önerisi ve onay bekliyoruz!..”
Ninni hiç değişmiyor; “Uyusun da büyüsün, ninni, böyle gelmiş, böyle gider, ninni, tıpış tıpış yürümese de olur, ninni, kör topal böyle yürüsün, ninni, beklerken uyuyun, güzel rüyalar görün, ninniii!..”

Kim bu basketbolcu simsarı

Bilmem ki, “Sallabolcu” Ergin Ataman için yazıp geldiklerime, itiraz edecek pehlivan kaldı mı, basketbol minderinde?..
“Savunma yapamayan” ABD’li “sokak basketbolcusu” oyun kurucular, “pota altında ezilen” 4.5’luk pivotlar, “üçlük atış performansına bağlanan” maçlar; ve de “Euroleague’de kalıcı, ligde şampiyon olmak” iddiasıyla sezona başlayan Galatasaray’ın hâli pürmelali ortada!.. 
Bu arada, merak ettiğim bir başka konu var, onun kilidi de şu soruda; “bunca pek işe yaramayan oyun kurucuları ve pota altı adamlarını bulup getiren” oyuncu simsarı kim?..
“İstanbul’daki “basketbol yazan / çizen” arkadaşlarımdan rica ediyorum; bileni varsa, lütfen bana bir telefon ediversin!.. 
Telefonla da olsa, “bulup konuşmak isterim”, onunla; kendini nasıl savunacak, merak ediyorum!..

Şaka!

Vallahi, “bu OHAL hiç kalkmasa” diyeceğim geliyor; baksanıza Aziz Yıldırım suspus, Mahmut Uslu “uslu uslu konuşuyor!..”

Cahil kim?

Sow’un röveşatası için, “Faul yoktu, bal gibi goldü” diyen, “büyük ama başarılamamış hayallerin adamı” Selçuk Dereli ve “Ben olsam o golü verirdim” diyen “Federasyon Başkan adayı” Rıdvan Dilmen ve de özellikle “Faul vardı” diyenleri “cahillik” ile suçlayan yorumcular başta bütün “golcüler”, sevgili Ömer Faruk Ünal’ın Türkiye’de dünkü “Yıl 1886, yıl 2016 bu kural hiç değişmedi” başlıklı yazısını iyi okusunlar, derslerini alsınlar ve hiç olmazsa “Cahiller” dediklerinden özür dilesinler!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.