Söyle, söyle faydasız!..

A -
A +

Hakem hataları artık sadece “hakem hatası” olarak yorumlanamaz; açıktır ki; “bu ‘hata’ diye eleştirilen” kararlar, “hakem kararıdır!..”

Birçok sporsever, birçok spor yazarı, birçok yorumcu, “öyle ya da böyle” ve de “şöyle” düşünmeye başladı;  bunca “hakem hatası”, bunca “seçilmiş hakem” tarafından yapılınca; “düşünüleni ve konuşulanı yazmak” da bizlere düştü!..   
Dile kolay, “Süper Lig’in maçlarının naklen yayını için” 500 milyon dolar ödenmiş, “bu nasıl kazanılacak”; elbette, alınacak reklamlarla ve dekoder satışlarıyla, yani abonelerle!..
“Futbol mafiş”, dahası “birkaç gerçek yıldız hariç”, doya doya seyredilecek, “seyretmek için maçlara gidilecek” yıldız da mafiş; eee, nasıl olacak bu iş?..
Hele hele, “biraz futbol oynar gibi yapan” ve “iddialı” Beşiktaş’ınkiler hariç, tribünlerin büyük çoğunluğunda ve de TV başlarında “in cin top oynarken”, maç naklen yayınlarını yapan ve 500 milyon dolar ödeyen şirket, nasıl “dekoder satacak”, nasıl “reklam toplayacak?..”
Üstüne üstlük, “sezon başında şampiyon ilan edilen” Beşiktaş, “Şampiyonlar Ligi / Süper Lig / Kupa” üçlüsünün arasında sarsılır, dahası “Gomezsizlikten” yanar, “ek olarak” bir de “futbolsuzluktan” Fenerbahçe ve Galatasaray dökülürken, “derli toplu ve haddini de işini de bilen” Başakşehir “yılların birikiminin meyvelerini toplamaya” ve de “Fırsat bu fırsattır” diyerek “açık ara” öne fırlamaya başlarsa, ne olacak?..
Ne olacağı basit ve belli; “kesin” Başakşehir’in önünü, “fark açılmasın”, Fenerbahçe ve Galatasaray da “yarışta kalsın”; işte bu kadar!..
“Böyle” düşünüyor ve böyle konuşuyor insanlar, şimdi “sazı ben alıyorum” ve de diyorum ki; “Artık, öfkelenmiyorum, kızmıyorum, kahkahalar atarak TV ekranlarında izliyor, dinliyorum, gazete sayfalarının çoğunda da okuyor, eğleniyorum!..”
Eskiden beri vardı, “Üç Büyükler çığırtkanlığı” ama son yıllarda “öyle ucuzlatıldı” ki, inanılmaz!..
Sanki futbolda ve basketbolda ekran anlatıcıları ve yorumcuları için, “elbette istisnaları hariç”, Üç Büyüklerin oynadıkları takımlar “Türk takımları değil”; İstanbul Beyleri “gol ya da basket atınca”, “Milli Takımlarımız, rakiplerimizin kalesine gol ya da potasına basket atmış gibi” coşuyorlar da coşuyorlar. Anadolu takımları ise, “ötekileştiriliyor”; murat belli; reyting alınacak, tiraj alınacak, reklam alınacak, dekoder satılacak; “tarafsız medyanın tarafsız insanları” sizler çok yaşayın emi!!! 
Ama, kabahat İstanbul Beylerinde ve de kalemşorlarında, korolarında değil, kabahat bir türlü “bir araya gelip, masaya tek yumruk hâlinde vuramayan” Anadolu kulüplerinde!.. 
İlk defa, Başakşehir Başkan Yardımcısı, sadece “kendilerine yapılan hakem haksızlığı” yerine, “6 maçın 5’inde yapılan hataları” masanın üzerine koydu ve “ne yapılması gerektiğini” ekranlarda cesaretle ve açık açık söyledi!..
Bakınız, açık söylüyorum; dünyanın her yerinde hakemler hata yapar ve “hakem hataları kabul edilebilir sınırlar içinde kaldığı sürece”, elbette “hakem hatası” olarak” kabul edilir!..
Ama, “iş o raddeye geldi” ki, Süper Lig’deki “hakem hataları” artık sadece “hakem hatası” olarak yorumlanamaz; açıktır ki; “bu ‘hata’ diye eleştirilen” kararlar, “hakem kararıdır!..”
Üstelik “bu hakem kararları”, sadece hakemlere değil, hatta Merkez Hakem Kurulu’na da değil, doğrudan Futbol Federasyonu’na “fatura edilmelidir” ki, çare bulunsun. Yoksa, tam da yeri; işte, yazımın başlığının “Arapçadaki karşılığı”; Türkçesinden anlamıyorlar, belki “ondan” anlarlar; “Kellim kellim lâ yenfa!..”
“Bu” da yetmezse, söz Fuzuli’nin; “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil...”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.