Tudor’u alkışlamak!..

A -
A +

İgor Tudor, Bruma’yı Rize’ye götürmemekle, “doğruyu” değil, “en doğruyu” yapmıştır. İgor Tudor iyi bilmektedir ki ve yönetime de, camiaya da, yazar çizerlerimize de “iyi bildiği bu hususu” Bruma olayı ile mesajlamıştır ki; “Galatasaray futbol takımının yarınını, ekip disiplininin evrensel kriterler içinde uygulanması tayin  edecektir”, başarının da “ilk şartı” budur!..
Galatasaray futbol takımında Bruma’sı, Sneijder’i, Selçuk’u, Podolski’si dahil “bütün futbolcular” artık bileceklerdir ki, sarı-kırmızılı forma futbolculara “sahaya çıkıp oynasınlar” diye verilecektir; yoksa “takımla, hocayla oynasınlar” diye değil!.. 
“Hocalarına tribünlerdeki on binlerce seyirci, ekran başındaki yüz binlerde TV izleyicisi önünde tavır koymayı, sahaya çıkacak on bire bile karışmayı, takım içinde gruplaşmayı, hatta kaptanlık kol bandının değişimi sırasında, oyundan çıkarken o bandı kendinden sonra kaptanlık yapacak arkadaşına ‘küs olduğu için’ teslim etmeyerek başka bir arkadaşı aracılığıyla göndermeyi marifet saymayı alışkanlık hâline getirenleri” gören, bilen bir teknik adamın, “iş başına gelir gelmez yapması gerekeni yapmasından” daha mantıklı ve doğru bir adım olabilir mi?.. 
Başkan ve yöneticiler “ne masallar anlatırlarsa anlatsınlar”, futbolu bilen herkes gibi, İgor Tudor da biliyor ki; “Şımarmış ve hatta gidecekleri deplasmanları bile ayarlayan, oynayacakları maçları seçen, ilk on bir pazarlıkları yapan” futbolcular ve “onlara bu tavizi veren” hocalar ile Galatasaray başarılı olamaz, hele hele şampiyon hiç olamaz. Bugün düşülen “acı” durumun baş sebebi budur!..
Ünal Aysal’ın “Fatih Terim gibi 4’üncü yıldızı taktıran bir hocayı kenara iterek, Drogba ile prim pazarlığı yaptığı günden beri”, açıkça görülmüştür ki, “yol olmuş” ve “bu hastalık” Galatasaray takımının her tarafını sarmıştır.
Gene çok açıktır ki; Galatasaray futbol takımındaki “bu kokuşmuş sistem”, ancak İgor Tudor gibi “genç, hırslı ve cesur” bir hoca tarafından değiştirilebilir.
Elbette, “Galatasaray’ın içinde bu kokuşmuş sistemin devamını isteyenler” ile “Galatasaray’ın bu kokuşmuş sistemden kurtularak, istikrarlı bir başarı çizgisine oturmasından korkan Galatasaray’ı sevmeyenler” değişime karşı duracaklardır.
Daha 4’üncü günde ve “üç antrenmanla sahaya çıkardığı” takımın artılarını göz ardı ederek, “onu yerden yere vurma yarışına çıkanların insafsızlığı” bile, yeni hocanın “ne kadar doğru yaptığını” göstermektedir!..
Üç gün içinde fizik gücü bakımdan eleştirilen ve “110 kilometreleri bile nadir maçlarda zar zor bulabilen” bir takımın Rizespor önüne 118 kilometrelik bir “kendi rekorunu açık farkla kırma” gösterisi yapmasının doğal sonucu olan “maçın ikinci yarısında oyundan düşme krizini gören” bir hoca var ortada. 
“Çıkanların, çıkarıldıkları anda koşacak halleri pek kalmamıştı” ve yedek kulübesinde “Kaleci Cenk, Cavanda ve gençler hariç” sadece “oyuna alınanlar” vardı. Sakat olan Sneijder, Hakan Balta, Carole, Eren Derdiyok Rize’ye getirilmemişlerdi.
Bu tabloya rağmen, “sistem ve oyuncu değişikliklerini eleştiren” arkadaşlarıma sormak isterim; “Beraberlik golü bu yüzden mi yendi”, yoksa bir frikik atışında, Muslera’nın “ters ayakta yakalanıp”, yanından geçen topa müdahale edememesinden mi?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.