Öyleyse öl, Sezar!..

A -
A +

Bakınız, “eğer gerçekten kulüplerimizdeki hâl ve gidişi düzeltmek istiyorsanız”, ey yetkililer ve de ey yetkililerin yetkilileri, “Hadi onca yıldan beri bir Kulüpler Yasası çıkaramıyorsunuz”, bari şimdi önereceğim çok “pratik ve hemen gerçekleştirilebilecek” adımı atın!..
Ortada, “herkese ders olacak, herkese ibret-i  âlem olacak, herkese caydırıcı olacak” bir örnek var; gidin üzerine, “gereğini yapın”, göreceksiniz ki, “Kulüpler Yasası’nı daha bir 10 yılda çıkarmasanız” bile, işe yarayacak!..
Galatasaray Kulübü Başkanı’nın odasındaki kasada bir rapor var. Hem de saygın ve tarafsız bir yabancı şirket tarafından hazırlanan bir rapor!..   
Bu ülkede, aylardır konuşulmasına, yazılıp çizilmesine rağmen, hem de “Divan ve Genel Kurulların kararları ile yaptırılmış”  bir denetimin sonunda hazırlanmış olan bu rapor, yönetim tarafından “Kulübe zarar verir” denilerek saklanıyor.
Hadi, “mavi boncukçu federasyon, bu konudaki gelişmeleri görmüyor, duymuyor ve de gereğini yapmıyor” diyelim. Peki ama Ankara’daki bir yetkili kuruluşun, Maliye Bakanlığı’nın, Spor Bakanlığı’nın, İçişleri Bakanlığı’nın yetkili bir kişisi de çıkıp neden “Sen ne diyorsun arkadaş, senin kulüp üyelerine söylediğine göre, ülkenin en büyük spor kulüplerinden birine zarar verecek şeyler yapılmış. Bunları saklamak, yapanlara yardım ve yataklık etmek değil midir? Divan ve Genel Kurulların kararlarını yerine getir, o raporu açıkla ve gereğini yap, yoksa biz gereğini yapacağız” demiyor, diyemiyor, Galatasaray Başkanı’na?..
Ey sevgili okuyucularım, ey anlı ve de şanlı yetkililerim, sadece “bu raporun açıklanması ve gereğinin yapılması” bile “Kulüpler Yasası çıkmadan” Türk sporunun yarınlarının aydınlanmasını sağlayacak bir “örnek” olmayacak mıdır? Yani, başka kulüplerde de “aynı şeyleri yapanlar, yapmaya niyetlenenler için” caydırıcı olmayacak mıdır? 
Hukukçuların hukukçusu, hukukçuların hocası, hukukçuların cezacı profesörü bir Başkan çıkıyor ve diyor ki; “Galatasaray’ın malı deniz, yemeyen keriz”; hâlâ kimsenin kılı kıpırdamıyor.
“Kulüpler Sezar’sa”, etraflarında Brütüsler kol geziyor; bu ülkede hiç mi “tarih okuyan” yetkili yok?..

Neden?..

Avrupa’da kulüp takımlarımızın durumu ortada; işte Türk futbolunun eni boyu bu kadar; eskiden “böyle” değildi; daha da açıkçası, gelen federasyonlar, gelen giden ya da koltuklarına demir atan yönetimler ile “geminin sürüklendiği koy” ancak bu kadarcık!..
Sadece “birkaç örnek” vereceğim; bunca uzun yıllar boyu, Fatih Terim / Mustafa Denizli / Şenol Güneş üçlüsünün yanına “o standartlarda bir dördüncüyü ekleyemedi” futbolumuz!..
Avrupa yetiştirmeleri hariç, yıllardır bir Emre Belözoğlu, bir Arda Turan daha yetiştirebildi mi, bunca büyüklü, küçüklü onca kulübümüzün altyapıları?..
Bunca yıldır, bir başka Cüneyt Çakır çıkarabildik mi, elinde düdük sahalara, dahası, “onun da iç sahalarda sık sık dağıtmasını” bile, önleyemedik!..
Büyük kulüplerimizin anlı şanlı başkan ve yöneticilerin “sporumuzun disiplin kurullarında ceza üstüne ceza alma rekorları kırmalarına” mâni olabildik mi?..
“Şiddet başta spor suçları ile ilgili özel kanun çıkarmamıza rağmen”, bu ilk adımdan sonra, çok değil, hiç olmazsa o kanunu uygulamada “ikinci adımı” atabildik mi; ne gezer!..
Ya spor basınımız; en önemli meselesi ve konusu ortada; “Advocaat gitmeli mi / İgor Tudor gelmeli miydi?..”
Dönen bu çarkın içinde, “biri değil bini gitse, biri değil bini gelse” ne değişecek; yıllardır gelmiyorlar mı, yıllardır gitmiyorlar mı; spor basınının bir ferdi olarak, aynaya bakıp kendime soruyorum; “Ne değişiyor?..”
Hamam eski hamam, tas eski tas; sadece natırlar değişiyor; o kadar!..

Trajedi!..

Tarih yazdı, “inanılmazı” gerçekleştirdi; “milyar avroluk” dev takımlara karşılık 55 milyon sterlinlik bir ekiple Premier Lig’in şampiyonluk kupasını kaldırdı ve de bu hafta “kovuldu!..”
Leicester City, 25 maçta ancak 21 puan toplayarak “düşme potasının bir puan üstüne kadar düşünce” kulübü, 65 yaşındaki Claudio Raineri’ye dedi ki; “Liderlik değişimine ihtiyaç duyulduğu için sancılı ama gerekli olan bir karar alınmıştır.”
Takımı, “yeni bir hoca bulunana kadar” asistan menajer yönetecek, adı mı; Craig Shakespeare.
Ortada tam da “Shakespeare’lik bir trajedi” var; “Dünyada dün yoktur, bugün vardır” temalı!.. 
Futbol başta sporun hocaları bu trajediyi bol bol yaşıyorlar; çok acı bir tablo!..

Kurtuluş!..

Fenerbahçe’de işler hiç de iyi gitmiyor; “çaresizlik içinde” çırpınışlar da derde deva olmuyor. Görülüyor ki, “pansumanla tedavi” fayda sağlamayacak, Aziz Yıldırım’ın hedef saptırma gayretleri de artık işe yaramıyor; “ameliyat gerek!..”
Sosyal medyada yoğunluk; “Advocaat kovulmalı!..”
Tribünde yoğunluk; “Yönetim istifa!..”
Bana göre, “çok daha iyisi”; iki ameliyat birden olmalı!..
Bana inanmayanlar “iki Alilere sorsunlar”; “emekli” Ali Şen ile “talip” Ali Koç’a!..

Pişkin!..

Kızılyıldız önünde de “19 sayı farklı” hezimet; atılan sayı (58) ise, “kadın takımları ortalamasının altında” ve Ergin Ataman, hâlâ “Galatasaray Erkek Basketbol Takımı koçluğu” koltuğunda oturuyor.
Takımı, Euroleague puan cetvelinin en altında, 23 maçın 16’sını kaybetmiş, averajı “eksi 110!..”
“Sallabol üzerine kurulu bir sistem ve Sallabola uygun oyuncular bulma ve alma inadı” yüzünden, hem kendine yazık etti, hem de Galatasaray Basketbol Takımı’na!..
İstifa etmediği sürece de yazık etmeye devam edecek. Olan da Galatasaraylı basketbol sevdalılarına oluyor; tribünde de TV başında da öfke ve tansiyon, üzüntü ile beraber zirve yapıyor; dahası “yönetim” neden “kör ve sağır” anlamak mümkün değil!..

Şaka!.. 

Churchill “Uçurtmalar rüzgâr gücü ile değil, o güce karşı koydukları için yükselirler” demiş. (Bu sözü Hıncal Uluç’un sütunundan aldım; teşekkürler sevgili kardeşim)
Hımmm, peki ama, “bu söz doğru ise”, ülkemize geldiği günden beri “uçan ve uçurtulan” Bruma, “İgor Tudor’un gücüne karşı koyarsam daha da yükselirim” demeye kalkışınca, neden “pat” diye düştü?..

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.