“Şeffafmış!..”

A -
A +

Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, “bunca rezaletin yaşandığı” bir Genel Kurul’un hesabını vereceğine ve “kulübünün en az hasarla bu işten nasıl çıkacağını” düşüneceğine, sözüm ona “duayen” denilen birkaç kişinin ittiği havuzdan, hem de “hedefler göstererek” mesaj gönderiyor; “Biz hiçbir şeyi saklamıyoruz, her şeyimiz şeffaf!..”
Pekala, “şeffafsanız”, onca avro ödeyerek “tarafsız ve yabancı” bir denetim şirketine incelettiğiniz “son 20 yılın hesabını kağıda döken” raporu neden açıklamıyor da, kasanızda saklıyorsunuz?..
Mesela, “avukat olmadığı halde, avukat sözleşmesi yapılan ve de 500 bin TL’yi alıp giden” hanımefendinin davasının ne olduğunu, “Bu parayı ben cebimden ödeyeceğim” diyen eski Başkan Ünal Aysal’ın “o parayı ödeyip ödemediğini” açıklayabilir misiniz?..
Ya da “kulüp depolarından kalk gidelim yapılan” eski para ile trilyonluk formalarla ilgili iddianın ve davanın ne olduğunu?..
Dahası, mesela “borç batağı içindeki” kulübünüz bu durumdayken, onca ipe sapa gelmez, müzmin sakat, “kulüpleri tarafından neredeyse üste para verilerek gönderilecek durumda olan” futbolcular için, size onca transfer parası ödeten sorumluların kimler olduğunu açıklayabilir misiniz; yeğen mi, kardeş mi, yoksa ortalıkta görünmeyen bir eski başkan mı; kimler onlar?
Ve de kardeşinizi bunca ağır eleştiriye rağmen, hâlâ neden “işlerin içinde tutuyorsunuz”; bulunmaz Hint kumaşı mıdır?..
Yooo, TV ekranlarındaki, spor sayfalarındaki “hesap sormalardan” kaçamazsınız; “Buraları er ve şeffaflık meydanıdır”, Galatasaray Genel Kurulu değil. O er meydanlarından “onca soruya, onca eleştiriye, onca iddiaya karşı”, kürsüye çıkıp “bir tanesine bile cevap vermeden”, doğum gününüzü kutlayarak, “Re re re, ra ra ra, Gassaray Gassaray cim bom bom” diye bağırıp, “Yaşasın Galatasaray” diye haykırarak, kurtulamazsınız; hesap sorulacak ve siz de “tek tek” vereceksiniz. Bu nasıl bir şeffaflık ki, Genel Kurul’da, onca soruya ve iddiaya karşılık”, bir tanesine bile cevap vermediniz, veremediniz; bu nasıl Başkanlıktır?..
“Efendim, bana gelirler sorarlar, onlara anlatırım” kaçamağıyla bir kulüp yönetilmez; bunu kaçıncı defa yapıyorsunuz. Peki, diyelim ki, “onlara baş başa anlatacaksınız”; ya o günkü genel kurulu TV başında 8 saat izleyen Galatasaraylılar, nasıl öğrenecek soruların ve iddiaların cevabını? Böyle bir şeffaflık anlayışı olabilir mi? Bu durumun çok meşhur bir sözü vardır; “Erkekliğin onda dokuzu kaçmak, onda biri de hiç görünmemektir”; öyle mi yapıyorsunuz?..
Bu yolda giderseniz, bilesiniz ki, sizi “yüzemeyeceğiz havuzlara iten” Hayri Kozaklar da, Mehmet Helvacılar da kurtaramaz; ancak, “şeffaf hesap verebilir ve gerçekleri anlatırsanız” siz kendi kendinizi kurtarabilirsiniz, o kadar!.. 
Hadi, “şeffafsanız”, bunca büyük sorun arasında “kim kimle arkadaşmış, görüşmüşmüş, anlatmışmış, yazmışmış” hafiyeliğine soyunacağınıza, bu birkaç soruya cevap verseniz ya, Sayın Başkan,  Galatasaraylılar da öğrensin!..

Olmaz!..
Abdürrahim Albayrak’ı sevemeyen Galatasaraylı yoktur. Bugün Galatasaraylılar arasında bir anket yapılsa ve “En sevdiğiniz Galatasaraylı yönetici kimdir” diye sorulsa, “Abdürrahim Albayrak” cevabı ilk sıraya oturacaktır; açık ara!..
Amma velakin, Abdürrahim Albayrak Galatasaray’a “başkan olamaz”; nedeni ise, TV’lerin arşivlerinde, “Albayrak’ın maçlarda neler yaptığına dair tribün görüntülerinin içinde”, hem de bolca olarak duruyor!
Efendim, “Bundan sonra yapmam” sözü, Galatasaray başkanlığı koltuğuna oturtulmasına yetmez. “Yapmaması” mümkün değil de, diyelim ki, gerçekten yapmayacak, ama “yaptıkları” yeter de artar bile, “aday dahi olmaması” için!..
Kimler dolduruyor, kimler gaza getiriyorlarsa, Abdürrahim Albayrak iyi bilmeli ki, “onlar” kendisinin “gerçek dostu” değillerdir. Onun yeri, Florya’da “yönetici olarak, ağabey olarak, baba olarak” futbolcuların yanıdır!..

Galatasaray ne yapmalı?..

Galatasaray “henüz para ederlerken” Yasin’i de, Selçuk’u da, Sneijder’i de, Bruma’yı da, Carole’ü de satmalı. Podolski ve Chedjou zaten gidiyorlar. Onların yanına De Jong, Cavanda da eklenmeli.
Hakan Balta ve Sabri gibi “gerçek Galatasaraylılar” kadroda kalmalıdır. “Her zaman göreve hazırlar” ve iyi de oynasalar, kötü de oynasalar, “formayı ıslatan terleri” bakımından “gelenlere örnek olacaklar”, dahası savunmada da, kanatta da “görev verilirse” açık kapatacaklardır.
Gidenlerin yerine kimler alınabilir; onu ben bilmem, İgor Tudor bilir, ama “kiralık” Josue’nin bonservisinin mutlaka alınması gerektiği ortada!..
“Ne zaman oyundan alınacağım” diye yedek kulübeye bakmadan oynamak hürriyetine kavuşursa, mükemmel işler yapacak kapasitede bir futbolcudur!..
Tolga Ciğerci ile, hocanın çok uğraşması gerek, bilmem ki, “teknik kapasite eksiğini” giderebilir mi?..
Bu tablodan çıkar şudur; Galatasaray’ın “sağlam ve defansı yönetecek” bir stopere ihtiyacı var; Serdar Aziz “iyileşir mi” sorusu ortadan kalkmalı ve de Semih “fizik olarak” bir istikrara kavuşmalıdır. İyileşen bir Koray, stoperde “devamlı kalacak” performansa ulaşabilir, “imkân verilirse” ulaşacaktır.
Takım, 3-5-2 oynayacaksa ki oynayacak, “90 dakikalık iki bek” ihtiyacı da ortada. Orta sahanın ortasına “ofansı da, defansı da kuvvetli” bir oyun kurucu, onun önüne de bir “golcü forvet” şart. Ve de elbette “Yasin ile Bruma’nın yerine” güçlü ve de mutlaka “takım oyununa uyan” bir “kanat oyuncusu.”
Toplam “ilk 11’de başlayacak 5 adam” mutlaka alınmalıdır; duruma ve “gidenlerin bırakacağı boşluğa göre” bir-iki rotasyon oyuncusu da alınabilir ve belki de alınacaktır.
Geliyorum, “işin en ince noktasına”; alınacak bu 5 oyuncunun “en az ikisi” Türk olmalıdır, evet; en az!..
Galatasaray’ın “bugün” Türk Milli Takımı’na “sadece 2 futbolcu vermesi” utanılacak bir durumdur ve sanıyorum ki, “futbol tarihimizde bir başka örneği” de yoktur!..

Şaka!..  
(Not: Bu şaka benim değil, doğrudan onundur.)

Gitmez ve gitmeyecek. Siz bakmayın, masaya “Şu şöyle olursa, bu böyle olursa” gibi “gitme şartları” koymasına. Kaç defa, “Gidiyorum, gittim” deyip gitmeyen, “Gider gibi yapıp” oturan o değil mi?..
Hiç “gidecek olan” kulüp bunca borç içindeyken, “borcu katlayacak transfer görüşmeleri yapar” mı, “hoca ayarlar” mı, “yeni gelecek (!) yönetimi bağlar” mı?..
Size “şaka yapıyor” Fenerbahçeliler, anlamıyor musunuz; yazılıp geliyor ve de görünüyor ki, Onun medyada sağlam birçok askeri, genel kurulda da 5000 bin asker üyesi var; nasıl göndereceksiniz?..
Gitmez ve gitmeyecek. Siz bakmayın, masaya “Şu şöyle olursa, bu böyle olursa” gibi “gitme şartları” koymasına. Kaç defa, “Gidiyorum, gittim” deyip gitmeyen, “Gider gibi yapıp” oturan o değil mi?..
Hiç “gidecek olan” kulüp bunca borç içindeyken, “borcu katlayacak transfer görüşmeleri yapar” mı, “hoca ayarlar” mı, “yeni gelecek (!) yönetimi bağlar” mı?..
Size “şaka yapıyor” Fenerbahçeliler, anlamıyor musunuz; yazılıp geliyor ve de görünüyor ki, Onun medyada sağlam birçok askeri, genel kurulda da 5000 bin asker üyesi var; nasıl göndereceksiniz?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.