‘Kâhin’ olmak gerekmez!..

A -
A +

Daha geçen gün Aziz Yıldırım’ın F.Bahçe’yi getirdiği durumu yazmıştım. 
Çok geçmedi, tokat skandalı patladı…

Geçen hafta çarşamba günkü “O günler ve bugün” başlıklı yazımda, Fenerbahçe’nin “1960’lar / 70’lerdeki günleri ile 2000’lerdeki günlerini ve bugününü” karşılaştırıyordum, rahmetli İslam Çupi’nin “Fenerbahçe’yi anlatan” bir yazısına atıf yaparak.
“O günlerin muhteşem tablosundan, bugünlere gelişi özetleyen” yazımda “şöyle” bir paragraf vardı:
“Hey gidi hey, 1907’de N. Ziya Songülen ile başlayan, Hulusi Salih Paşalar, Dr. Nazım Beyler, Nasuhi Baydarlar, Muvaffak Menemencioğluları, Şükrü Saraçoğluları, Zeki Rıza Sporeller, Agah Erozanlar, Medeni Berkler, Hasan Kâmil Sporeller, Razi Traklar, İsmet Uluğlar, Faruk Ilgazlar, Emin Cankurtaranlar, Fikret Arıcanlar, Güven Sazaklar ve daha nicelerinin başkanlıklarıyla devam eden süreçte ‘böyle muhteşem bir tabloya imzasını atan’ bir kulüp hâline gelmişti, Fenerbahçe; ya şimdi?
Sözü uzatmayayım ve ‘şimdiyi’ özetleyeyim; 1907’de ‘songülen’ ile başlayan süreç, ne yazık ki, 110 yıl sonra 2017’de ‘songüldürmeyen’ ile devam ediyor!..”

Bu yazının üzerinden birkaç gün geçmişti ki; “Gene yaparım, gene yapacağım” taammüdü ile noktalanan “Tokat skandalı” patladı; utanç verici!..
Aslında bu tokat, sadece “bir başka kulübün başkanına atılmamıştı”; bu tokat, “çok daha önemli olarak” ve elbette “Fenerbahçe Başkanlığı’nın itibarına” vurulmuştu!..
“Bu itibar”, ne yazık ki, “zaman zaman” bu “ben egoizminin tutsağı” zatın hiç umurunda olmamıştı; “bu kaçıncı” olaydı, bu kaçıncı “benzer” skandaldı!..
Ne yazık ki, koca Fenerbahçe camiası, yıllardan beri “bu zata teslim olmuş” ve “hesapsız ve hesap sorulamayan” tutum ve davranışları  ile “önce kendisine, sonra kulübüne, sonra camiasına ve sonra da spora verdiği zararlara karşı çıkma görevini yerine getirmekten kaçınmış”, sonunda Fenerbahçe Başkanı’nı, “6222 sayılı Sporda Şiddet ve Spor Suçları Özel Kanunu’nu ihlalden soruşturma ile karşı karşıya bırakan” bir skandalın önünü açmıştı!..
Bakınız, “olayın üzerinden kaç gün geçti”; Fenerbahçe camiasından “ses seda çıkıyor” mu; söz açılınca “başkanlık adayı olan, olacak olan, adı geçen” onca “iri diş” Fenerbahçeli nerede?..
Bıraktım, “Fenerbahçe Başkanı olmayı”, herhangi bir Anadolu kasabasındaki ve adı “Ataryemezspor” olan bir spor kulübünün başkanı “Bu duruma düşer” mi, kulübünü, kulübünün başkanlık titrini bu duruma düşürür mü? Düşürürse “o camiadan hiç olmazsa tepki olarak bir iki ses çıkmaz” mı?..
Bu skandal için ortaya sürdüğü mazeretlere, bahaneler bakınız; “Oyuncularımızı ayarttılar, kapıda karşılamadılar”; el insaf “bunları, kim bilir kendisi başta, başka kulüp başkan ve yöneticileri kaç defa yapmıştır”; say say bitmez; bu konudaki gazete haberleri, “pehlivan tefrikası” olur!..
“Bunları yapan her başkan tokat yese”, bu zatın tokat attığı yerden Uganda dağlarına kadar yol olmaz mı?.. 
Sözü uzatmaya gerek yok; “Kendi eden, kendi bulur” diyeceğim ama, ortada Fenerbahçe Kulübü ve Fenerbahçe Başkanlığı var; inşallah hakim huzurunda aklanır ve de inşallah “Bu olay son olur ve ona da ders olur!..”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.