Bruma-Tudor!..

A -
A +

''Sadece kendi egosunu tatmin etme ve yıldızını parlatma peşinde olan bir çocuğa katlananlar, hoca için ‘gitsin’ kampanyaları düzenliyor!...''

Daha 22 yaşında… Daha “ne zaman pas verilir, ne zaman şut atılır” öğrenememiş… Yooo, “öğrenmemiş olabilir mi”; öğrenmiş ama “öğrenmemiş gibi yapıyor”; neden?..
Zira, Galatasaray da, takımı da, arkadaşları da “belki sadece biri, Sneijder hariç” umurunda değil; kafayı “İngilterelere, İspanyalara takmış, oralarda bir takıma gitmek istiyor”; onun için de tek amacı ve hedefi var; “kendini parlatmak!..”
İşte karşınızda, “Ayağımdaki top benim, istediğimi yaparım, ötekiler başka bir top bulup oynasın” zihniyetiyle sahaya çıkan ve bu zihniyetin bütün gereklerini 90 dakika göstermek isteyen, “egoist, şımarık” bir futbolcu; Bruma!..
Bu çocuğa hem kulüp, hem yöneticiler, hem “altyapı hocası olan” Riekerink, hem taraftar ve hem de spor yazarları ve futbol yorumcuları “çok yüz verdi”; şımardıkça şımardı ve bugünlere gelindi!..
İstemediği maça çıkmıyor, antrenman reddediyor, saha içinde hocasını dinlemiyor, kimse umurunda değil. Ne yazık ki, benim futbol ulemamın çoğunluğu da, “Onu adam etmek, onu futbolcu yapmak için uğraşan” bir hocayı, hem de “Şöhretli futbolcu kompleksi var” gibi “nankör” bir iddia ile karalayarak harcamak için elinden geleni yapıyor ve bu “şımarık” çocuğa, bol bol “pohpohlayarak” arka çıkıyor; spora ve futbola ihanet değil de nedir bu?..
22 yaşındaki adam, “Avrupa saplantısını, futboluna, kafasına ve ayaklarına takarak”, koca Galatasaray ile oynuyor; bu tablo ortada iken, “O kalsın, hoca gitsin” diyenler, yazanlar, çizenler çoğunlukta!..
Hem de içlerinde “Bu Galatasaray’dan bir şey olmaz, zira futbolcuya dayalı sistemi kıramadı” diye diye bugünlere kadar yazıp çizenler de var; bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?..
İgor Tudor, “tecrübesizliğine, gençliğine rağmen, Galatasaray futbol takımının en büyük probleminin bu sistem olduğunu” görüp, hem de “babası yaşında olan” hocaların kıramadığı “futbolcuya dayalı” sistemi yıkmak için cesaretle tavır koyduğunda, desteklenmesi gerekirken, hem başkanı, hem yöneticileri, hem taraftarlar, hem de “evet, hem de Galatasaraylı” yorumcular, yazar çizerler tarafından karalandı!..  
Ve de “en büyük hatasını” işte o sırada yaptı; taviz verdi, “doğru” yolundan ve sisteminden döndü; sonunda “saltanatları bitirilmesi gereken” futbolcuların tuzağına düştü ve “Galatasaray kapısının eşiğine kadar geriledi!..
Ne yazık ki, “şaşkın” bir başkan ve yönetim de, Tudor’un ve doğrularının arkasında duramadı, “22 yaşındaki bir adamla, arkasındaki 33 yaşındaki hamisi” genç hocanın ipini tam tabiri ile “çekti!..”
O hoca ki, “bu kadar kısa sürede, hem de 30 yaşındaki futbolcuları 11 kilometrenin ve takımı da toplam 118 kilometrenin üzerine çıkacak kadar” başarı göstermişti!..
Belki de “bu sebepten” futbolcuların keyifleri kaçmış ve “Gitse de kurtulsak” duaları başlamıştı!.. 
Ne yazık ki, 32 yaşındaki takım kaptanı da, futbolun başına getirilen yönetici de bu gelişmeleri seyrettiler; takıma da, genç hocaya da yazık ettiler!..
Bugün dünya futbolunda “genç hocaların saltanatı başlamış iken” ve de “muşmulalar” hızla tasfiye edilirken ya da kendi kendilerini tasfiye ederken, “72’lik Lucescu’nun adının, Demokles’in kılıcı gibi İgor’un başının üzerine asılmasına seslerini çıkarmayanlar” Galatasaray’a en büyük kötülüğü yapıyorlar!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.