Volkan ve totem yapmak!..

A -
A +

Bir futbolcunun rakip takımın oyuncusunun konsantrasyonu-nu bozma girişimini bir hakem nasıl olur da sadece seyreder? 

Böyle “üst üste 26 penaltının atıldığı” bir maç sonunda olduğu için “iyice” dikkati çekti; Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel’in, günün halk deyimi ile “totem yapması!..”
Yanlış hatırlamıyorsam, “bunu, yıllar önce bir Galatasaray maçında yaparak, denemeye başlamış” ve Başakşehir maçının “penaltılara kalan” sonuna kadar getirmişti.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü, Fransızca bir kelime olan “Totem” için şunları yazar; “İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne, ongun” / Bir insan topluluğunun ya da tek bir kişinin gizemsel ve büyüsel duygularla bağlı bulunduğu hayvan, bitki, doğasal olay ya da cansız bir nesne. a. bk. Totemcilik.”  
Buradaki “olgun” kelimesinin karşısında ise “(I) sf. 1. Çok verimli, bol, eksiksiz. 2. Yarar duruma gelmiş, bayındır. 3. Mutlu. 4. Kutlu, uğurlu / (II) a. 1. İlkel toplumlarda topluluğun kendisinden türediği sanılarak kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. doğal nesne veya olay, totem. 2. Arma” yazılıdır ve halk deyimi haline gelmiş “totem yapmak” deyiminin “ne anlama geldiğine dair” işaretler verir!..
“Totem yapmak” deyimi için bir özet yaparsak, o da, “Bir kişinin olmasını ya da olmamasını istediği bir şey için başvurduğu bir durumdan, hareketten, tavırdan medet ummasıdır” şeklinde ifade edilebilir ki, tam bir “batıl inançtır!..”
“Sözlü” yapılan totemler vardır, “Eylemli totemler” vardır, “Düşünce totemleri” vardır, bunların ikisini, hatta üçünü birleştiren “Birleşik totemler” vardır.
Volkan Demirel görüyoruz ki, “kalesine atılacak penaltı vuruşlarından önce” her kalecinin yaptığının aksine, yani “normal olarak” kalesine geçeceğine, “ağır ağır yürüyerek, kaleyi geçiyor, kale direğinin yanına koyduğu bir su şişesini alıyor, açıyor, bir yudum su alıyor. Şişeyi yere bırakıyor. Siyah havlusunu alıyor, ağzını ve sonra da defalarca ellerini kuruluyor, havluyu bırakıyor ve kalesindeki yerine geçiyor!..”
Bir insan, bir öğrenci, bir sporcu, “uğur getireceğine, isteğinin olacağına inanıyorsa”, elbette bunları yapabilir, amma…
İşte orada duralım; “Amma… bütün bunları yaparken, bir futbol maçında rakip oyuncu çoktan penaltı noktasına gelmiş ve topu da beyaz yuvarlağa koymuşsa ve de atışı yapması için HAKEMLE BERABER bu batıl inanç gösterisinin bitmesini bekliyorsa” işte “buna izin verilememesi gerekir”, zira yapılan “penaltıyı atan futbolcuya stres yüklemek, sinirlendirmek, konsantrasyonunu bozmak” eylemidir; “sportmenlik dışıdır”, dahası açıkça “kural ihlalidir!..”
Ve de elbette “bunu yapan sporcu” önce hakemler tarafından “uyarılmalı”, devam ederse “kart gösterilmelidir!..”
Ne yazık ki, “hakemler” buna cesaret edemiyorlar ve GÖZLEMCİLER de seyrediyor; Merkez Hakem Komitesi de sesini sedasını çıkarmıyor!..
Şimdi soruyorum; Volkan Demirel kalesinde yerini alsa, hakem de işaretini vermek için beklemedeyse, penaltıyı atacak oyuncu, mesela Adebayor “santradan yavaş yavaş yürümeye başlasa, gelip penaltı noktasını geçse, ‘totem yapmak için’ gidip kale direğini okşasa, sonra da penaltı atma pozisyonunu ağır ağır alsa”, her defasında tekrarlanan bu gösteri, hakemler tarafından “sabır ve hoşgörü ile karşılanıp” kabul edilecek midir?..
Ey ilgililer ve yetkililer, “seyredeceğinize”, bu konuyu bir defa da “Psikologlara sorun” bakalım, sizlere ne diyecekler?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.