Galatasaray gerçeği!..

İnternette herşeyGSiçin@yahoogroups.com adresli bir grubu var, Galatasaray Kulübü üyelerinin; mailleşiyorlar. Oralarda yazılanlar, tartışılanlar ortaya koyuyor ki, çoğunun “Galatasaray’da olan bitenden haberleri yok”, ancak “kalanı” kulübün içine düştüğü durumu kavramışlar, “tespit, teşhis ve tedavi” konusunda gerçekleri söylemekten, yazmaktan çekinmiyorlar!..
O maillerdeki cümleler, paragraflar, “yüzlerce grup üyesine gittiği ve oralardan da başka taraflara da gönderildiği için elbette “gizli (!) belge” sayılmayacak; onun için mesela “günlerin sadece birindeki mesajlardan birkaç paragrafı” yazıma alıyorum; sevgili okurlarım görün bakın “koca Galatasaray” ne duruma düşürülmüş!..
“… Profesyonellik tanımı başarı ya da başarısızlıkla ölçülür. Şirketler profesyonel çalışanı işe alırken, işin tanımını, aranan nitelikleri belirler, başvuran elemanın CV’sine göre işe alır. GSSK’da sıkıntı burada, bu kriterlerin hiçbiri bizde geçerli değildir. Ya da bazıları için geçerli değildir. Devredaşlık, arkadaşlık, eş, dost, akraba, yandaşlık saymış olduğumuz olması gereken kriterlerin önüne geçer. Bu nedenle de GSSK bir türlü toparlanamaz, ne başarı devamlıdır ne de mali yapı düzgündür. Bu vurdumduymazlık bize daha çok ‘mülk’ sattırır, aynen haylaz evladın aile varlıklarını satarak yaşamaya devam etmesi gibi...”
“… Kalamış GSSK’nın kanayan yarasıdır. Her türlü yolsuzluk, suiistimalin yapılmış olduğu yerdir. Hatta bu T.C. Mahkemeleri tarafından da tescil edilmiş, karara varılmıştır. Ancak bunların faillerinin GSSK’dan atılması gerekirken korunmuş ve de korunmaya devam etmektedir.”
“… Kalamış sosyal tesislerinde yönetici ya da yolsuzluklar söz konusu olduğunda nedense birileri çıkıp savunmaya ya da karşı saldırıya geçiyor. Kalamış tesislerindeki otopark yolsuzluğu gündeme getirildiğinde üstü örtülmeye çalışılmıştı, tesisin işletmecisi ile yapılan sözleşmenin kaybolması, imza yetkisi olmayan kişilerin kulüp adına işletmecinin kestiği faturaları imzalaması ve daha neler neler. Ancak en düşündürücüsü senelerce herkesin duayen olarak gördüğü kişilerin Kalamış’taki bazı yolsuzluklar kendilerine anlatıldığında ‘Kusura bakma ben Liselilerin yanındayım’ demesi…” 
“… Harcayın beyler / Harcayın GS’ın geleceğini / Harcayın GS’ın itibarını / Birilerinin ekmek kapısı olmuş, birilerinin rant kapısı olmuş bu kulüp / Yazıklar olsun…”
İşte “Başkanları, yönetimleri ibra etmemek olmaz” denile denile, “Mekteplileri” koruya koruya, “etiketleri” itibariyle en yetkili kişilerin “Birileri zenginleşirken, Galatasaray fakirleşiyor” ve de “Galatasaray’ın malı deniz, yemeyen keriz” sözleri duymazlıktan geline geline, internete “kendi üyelerinin bu iddialarıyla düşen” bir Galatasaray var, ortada!..
Bitmedi; Divan ve Genel Kurullarda verilen sözün gereği olarak, hem de “onca para ödenerek” yabancı ve tarafsız “denetim şirketlerine yaptırılan denetimin raporu “kasalarda devlet sırrı gibi saklanır, gereği yapılmaz” ve de “varsa” suçları ve suçluları saklamak suçu işlenirse…
Dahası “avukat olmayan” avukatlar işe alınır, ballı maaşlar ödenir ve de o kişinin, kulübün “büyücek bir parasını da alıp götürdüğü” iddiası mahkemelere düşerken, “onu işe alan” başkan ve yöneticilerden hesap sorulmazsa, GSStore mağazalarının depolarından “eski para ile trilyonluk mallar kaybolurken” ses seda çıkarılmazsa…
Galatasaray Adası, “Suada” yapılarak peşkeş çekilirken, “bu rezalete karşı çıkan üyeler” kulüpten ihraç edilmek istenir ve “gerçekleri yazan” gazetecilere savaş ilan edilirken, Galatasaray Kulübü ve Vakfı başkanları “Suada işletmecisi ile kol kola” resimler çektirir ve güç gösterisi yaparken, buna “Kalamış Tesisi ile ilgili iddialar ve gerçekler” eklenirken, koskoca Galatasaray Kulübü’nde “ortaya konan üye tepkisi”, işte sadece bu kadarcıktır; yazıklar olsun!..
Bu kafa, bu zihniyet, bu tutum devam ettikçe, “bir değil, bin Riva + Florya satılsa”, Galatasaray’ın dönüp dolaşıp geleceği durak “burası” değil midir?..