“Doğruları” Borsa söyler!..

A -
A +

İnterpress, KPMG Benchmark tarafından hazırlanan “Avrupa Eliti 2017 / KMPG Futbol Kulüpleri Değerlendirme Raporu” ile ilgili bir haber yayınladı. Haberde deniyordu ki; “Süper Lig’i bu sezon şampiyon olarak tamamlayan Beşiktaş ‘borsada en çok değer kazanan kulüp’ olarak Avrupa’nın dev kulüplerini geride bırakıp zirveye yerleşti.”
Beşiktaş hisselerinin “borsadaki değer artış oranı” müthişti; yüzde 85.2!..
Eee, Beşiktaş futbol takımının sahalarda gösterdiği başarı ile “bu yarışta geldiği yere”, özellikle Türkiye’de “itiraz etmek” mümkün değildi; helal olsun!..
Ama “aynı” haberde bir başka tespit daha var ki; işte “o” çok şaşırtıcıydı. Bütün bir sezon “futbol takımının başarısızlığı” manşetlerden inmeyen ve de asıl önemlisi “Mali bakımdan ‘battı batıyor, Çinlilere satılıyor, satıla satıla elde avuçta bir şey kalmadı, buna karşılık borç arttıkça arttı’ diye yerden yere vurulan” Galatasaray, “Borsadaki hisselerindeki yüzde 82.8’lik değer artışı ile” meğer listede ikinci sırada değil miymiş?..
Ben, bu “Para / borsa işlerinden hiç anlamam” ama bu haber bana bir şeyi anlattı, galiba; “Borsa müşterileri ‘bu işi’ spor yazar ve yorumcularından, biz gazetecilerden çok daha iyi biliyorlar” ki, bizim aylardır “Battı batıyor” dediğimiz bir kulübün “borsadaki kağıtlarına yatırım yapıyorlar ve kapışıyorlar”; şimdi gelin de rahmetli Demirel gibi, “Isparta ağzı” ile sormayın bakalım; “Vaaa mı bunun başka izahı?..”
“Bu işleri en iyi bilen başkan” olarak tanınan Aziz Yıldırım’ın “listede 8’inci sırada yer alan” Fenerbahçe’sinin “hisse değer artış oranı” ise, sadece “yüzde 4.8!..”
Rapora göre, 32 takım arasında “toplam değeri 377 milyon avro ile” 21. sırada Galatasaray var. Onu 22. sırada 349 milyon avro ile Fenerbahçe izliyor. Bu yıl ilk defa 32’lik listeye giren Beşiktaş ise 219 milyon avro ile 30’uncu sırada!..
Bu arada UEFA da “1955 / 2017 yılları arasında organize edilen Şampiyon Kulüpler Kupası + Şampiyonlar Ligi turnuvalarının en başarılı 30 takımını” açıkladı. Galatasaray 152 puanla bu listede 19’uncu ve “tek” Türk Takımı!..
İşte “Galatasaray farkı” burada; siz bakmayın, “bugünkü gibi, gelip geçici bazı yönetimlerin başarısızlıklarına”; Mevlana’nın bir sözü vardır; “Testinin içinde ne varsa, dışına da o sızar.”

Arda’ya hayır!..
Arda’nın “Türkiye’ye ve Galatasaray’a döneceğine dair” haberler var, gazetelerde.
Son sözü, en önce söyleyeyim; “Kendine de, Galatasaray’a da yazık eder!..”
Kendine yazık eder; zira, “bunca olaydan sonra, ne Galatasaray seyircisi, ne de rakip takımların seyircisi onu saha içinde rahat bırakmaz”; hatırlasın “İspanya’ya gitmeden önceki” günlerini!..
Dahası, “magazin basını” onun peşini hiç bırakmaz, ortaya “kapkara bir tablo” çıkar!..
Galatasaray’a yazık eder; zira “anlatmaya çalıştığım” bu hava içinde, “kulübe maliyet olarak çok pahalıya mal olacak” bir Arda geleceğine, Sneijder kalsın” daha iyi!..

Güldüm!..

“İddialı” bir millî takım, Avrupa şampiyonasına “Hedefimiz Dünya Şampiyonası’na katılabilmek” hedefini koyarak gider mi?..
Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu’nun söylediklerine bakarsak, “gidermiş!..”
Kadın Basketbol Millî Takımımızın “Yunanistan karşısında uğradığı hezimet sonrası” söylediği bu!..
Şimdi “klasman maçları oynayacakmışız” da, “maçlarımızı kazanırsak” bu hedefi yakalayacakmışız!..
Kendimizi aldatmayalım; “NBA başta yurt dışında oynayan” birkaç erkek basketbolcumuz olmasa, erkeklerde de, kadınlarda da “Dünya basketbolundaki yerimizin ne olduğunu, ne olacağını” işte Çekya’da yapılan Avrupa Şampiyonası’ndaki tartı, ortaya koyuyor!..
İtalya’yı “Amerikalı pivotumuzun inanılmaz performansı olmasa” yenip, gruptan çıkamaz ve şampiyonaya daha başta havlu atardık. “Hollingsvorth’un gayreti”, Yunanistan hezimetini önleyemedi ve “Avrupa Şampiyonası’ndaki iddiamızın yerini Dünya Şampiyonası hedefi aldı!..”
Bugün Slovakya’yı yenip, bu hedefe ulaşabilir miyiz; kim bilir belki, ama “ulaşsak” ne olur ve ne değişir?
Ortada olan “acı bir gerçek” var; “Amerikalılar başta yabancılarla doldurduğumuz kulüp takımlarımız yüzünden” Millî takımlarımızın “gelebileceği yer”, işte burasıdır!..
Federasyon Başkanımız ile Kadınlar takımızın koçu Ekrem Memnun, “başarısızlığın sebepleri konusunu eveleyip, geveleyip durmak yerine”, yıllardan beri “kulüp takımlarının başarı yarışı için tutulan ‘yabancıların cirit attığı lig’ yolunun yanlış olduğunu” kabul edip, gerekeni yapsınlar!..
Ama, “kulüpler yaptırır” mı; işte bütün mesele!..

Şaka

Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, “başarısız bir sezon geçiren” Merkez Hakem Kurulu ile Profesyonel Futbol Disiplin ve Tahkim Kurullarının değiştirileceğine dair” mesajlar vermişti. Yapılan toplantılardan “Kurulları değiştirilmeme kararı” çıktı.
İki ihtimal var; ya, “Başarısız bir Federasyona, başarılı kurullar yakışmaz, bu kurullar kalsın” diye düşünülmüştür ya da “Başarısız bir Federasyonun paratonerleri ve bahaneleri olarak bu kurullar kalsın” denilmiştir!..

İshal-i Kelam!..

Medipol Başakşehir Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Maçkolik Radyo’daki röportajında diyor ki; “Bu iş bir şirket gibi. Burası da şirket zaten. Medya iletişimcim burada, odadan çıktığın zaman yardımcı hocalar, idari direktör, idari menajer, iki analizci, iki performans hocası, üç izleme komitesi, sağlık ekibi var 8 kişi… Şimdi bu şirketin içindeki departmanların başındaki insanların profesyonel insanlar olması gerekiyor. Beni, fabrikayı yöneten insan gelip yönetemez. Yönetmemesi gerekiyor. Ben onun toplantısına giremediğim gibi, o da bu detaylı ve büyüyen bu işe karışamaz. Bu oyunu bu kadar basite indirgeyemeyiz.”
Bak Hocam, Başakşehir’deki başarıların ile ramp ışıklarının en önüne çıktın, herkes seni önemsiyor, hakkındır.
Amma, ne olur, “ishal-i kelam” hastalığına yakalanma. Bak, yukarıdaki sözlerin, çok açık ki, “bu hastalığa tutulma ihtimalinin var olduğunu” gösteriyor.
Kendi açıklamanda, “kendin” büyük bir çelişkiye düşmüşsün!..
Diyorsun ki; “Fabrika sahibi beni yönetemez, yönetmemeli”; ne kadar yanlış. Dünyanın her yerinde “Fabrika sahibi, bastırır parayı, en büyük uzmanları, en ehil insanları bile alabilir işine ve yönetir. Senin Başakşehir’deki durumun da böyledir!..”
Hemen bir cümle sonra diyorsun ki; “Fabrika Müdürü, detaylı ve büyüyen işime karışamaz”; ne kadar doğru, elbette öyle olmalıdır!..
“Yönetemez” ile “İşime karışamaz” sözcükleri çok başka anlamlar ifade ederler; sen sen ol; bu sözcükleri birbirine karıştırma. Yoksa “Türkiye’de bile iş bulman” zorlaşır!..

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.