Sezonu erken açmak!..

A -
A +

Galatasaray’ın ligi 4’üncü bitirmesinden sonra (ve tabii 3’üncülük - 4’üncülük mücadelesinin devam ettiği günlerde de) TV ekranlarında dinlediğim futbol yorumcularımız, gazete sayfalarında yazan futbol ulemamız, özetle şöyle diyorlardı; “Ligi dördüncü bitirmek, ‘en az 15 gün önce sezona girmek, antrenmanlara başlamak’ demektir ki, bu da 4’üncü olan takımın sezon boyunca aleyhine olacaktır!..”
Mesela Alman futbolcuların, mesela Portekizli futbolcuların ve daha bir yığın “kulüp ve millî takım oyuncularının” Temmuz ayı geldi, hâlâ “tatil yapmadan futbol oynadıkları” ortada iken, “Neden sezonu 15 gün erken açmak Galatasaray’ın aleyhine olsun” sorusu kafama takıldı.
Takılınca da “bu işin uzmanı olan” bir kişiyi bularak konuşmanın gerekli olduğunu gördüm ve bildim bileli “bu konuların bir bileni olan” Turgay Renklikurt Hocama başvurdum!..
Telefonumda sorularıma cevap verirken, “Galatasaray’ın aleyhine olacak” yorumları ile ilgili sorularımı gülümseyerek karşıladığını görür gibiydim.
Özetle diyordu ki, Turgay Hocam, “Bizim futbolcularımız yılda kaç maç oynuyorlar, elin oğulları kaç maç oynuyor? İşte bizler ‘ligler haziranda biter miymiş, haziranda milli maç oynanır mıymış’ diye tartışırken, adamlar tıkır tıkır oynuyor ve kupalar kazanıyorlar. Avrupa’nın, dünyanın en elit, en teknik oyuncularının sezonu 75’in üzerinde maç oynayarak kapattıkları da ortada. Neden onların aleyhine olmuyormuş da, Galatasaray’ın aleyhine oluyormuş?..”
“Ama hocam, biz başka, onlar başka” diyecek oldum; “İşte bu düşünce ve bu kafa yüzünden Türk takımlarının oynadıkları, üstelik mesela Türkiye Kupası gruplarındaki maçlarının çoğu antrenman maçı hüviyetini aşmadığı, rotasyon futbolcularının oynatıldığı karşılaşmalar olduğu hâlde, onların da istatistiklere katılarak yılda 60 maçı zor bulduğumuz bir tablodan şikâyet edip duruyoruz, yıllardan beri. Üstelik takımlarımızı dolduran yabancı oyuncuların çoğu, yukarıda anlattığım maç trafiğinin içinden geldikleri hâlde. Peki, bu zihniyetle, ‘onlar’ ile nasıl mücadele edeceğiz, bunca paralar hem de milyon avrolar, dolarlar akıtıldığı hâlde ne durumda olduğumuz ortada değil mi?” deyiverdi, hocamız.
Ve de derse devam etti; “Eğer, ligler bittiğinde 15 günden fazla tatil yaparsanız (Galatasaray bundan önceki 3 sezonda, lig bittiğinde 45 gün tatil yaptı) antrenmanlarla gelişen yağ yakan hormon-enzim düzeni dibe vurur, ağzınızla kuş tutsanız yüksek tempoda futbol oynayamaz, kendinizi zorlarsanız da kas, tendon sakatlığı yaşarsınız.”
Bu bana, “45 günlük tatilden kilolarla dönen” ve mesela önceki sezonda “böyle tombullaşan” Sneijder’i hatırlattı; Turgay Hoca haklı idi.
Sonunda, bu konuyla ilgili olarak daha önce yazdığı ve arşivimde olan yazılarına başvurdum; gerçek bütün açıklığı ile ortada idi:
“Eğer futbolcu, futbolcu ise ve teknik direktörler de antrenman sistemini ‘bilimin gereğini esas alarak’ kurabiliyor ve uygulayabiliyorlar” ise, sezonu “3 kulvarda da başarılı olarak” 70 maça yakın bir bilanço (34 maç lig + 10 - 12 maç kupa, 8 - 10 maç Avrupa karşılaşmaları + 10 - 12 maç özel karşılaşmalar / hazırlık maçları) ile ve de “sakatlıklar ve formsuzlar ve elbette yorgunluklar asgariye indirilerek” tamamlanabilecek idi. Dahası “basketbolcular o kadar maçı” nasıl oynuyorlardı, bir sezon içinde; üstelik “bire bir / kora kor / agresif mücadeleler, futbolcularındakilerden en az 2-3 misli fazla ve sert iken?..
Mesela bakınız ne diyordu hocamız bir yazısında; “Eğer, organizmanızda yağ yakacak hormon-enzim düzenini, bilinçli antrenmanlarla geliştiremezseniz, doksan dakika müddetle yüksek tempoda futbol oynamanız mümkün olamaz.”
Bu önemli ve “esrarengiz (!) konuyu yazmaya devam edeceğim; bakalım,
“sezonu erken açmak gerçekten kötü” müymüş, göreceğiz!..
(Cuma yazım; Sezonu erken açmak (2); Problemin çözümü ve çaresi nedir ve ne yapılmalı?..)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.