Sezonu erken açmayı bilmek!..

A -
A +

''Oyuncular ve hocalar ‘erken form tutmak’ ile ‘form tutamamak’ arasındaki farkın inceliklerini biliyorlar mı?''

‘Bir Bilen’ bana dedi ki; “Eğer, organizmanızda yağ yakacak hormon-enzim düzenini, bilinçli antrenmanlarla geliştiremezseniz, 90 dakika müddetle yüksek tempoda futbol oynamanız mümkün olamaz.” 
İşte çarşamba günkü “Sezonu erken açmak” başlıklı yazım, Turgay Renklikurt Hocamızın “bu sözleri” ile bitiyordu!..
Onun açıklamalarından “anladığım kadarı ile” öyle “Aman, Galatasaray sezonu erken açtı. Sezon içinde futbolcular bunu kaldıramayacak; form düşüşü yaşayacak, erken ve ağır yüklemenin ortaya çıkaracağı sakatlıklarla boğuşacak, takımın işi çok zor” yorumlarının “bilimsel olarak” bir değeri yoktu ve gerçeği anlatmıyordu!..
Ve de Bir Bilen’in “yukarıdaki sözlerinin devamı”; bilimsel olarak “anlatmak istediğimi” çok açık anlatıyordu:
“Bilinçli antrenmanlarla organizmada yağ yakan hormon - enzim düzeni geliştirilirken, insan büyütme hormonu (HGH) salgısı da artar. Buna bağlı olarak da güçlü kas, yenilenmiş hücre, enerji üreten mitokondri sayısı artımı olur, futbolcu sahada coşkuyla futbol oynar, maçı kaybedebilir ama asla yenilmez.”
Dahası, Turgay Hocam diyordu ki; “Galatasaray üç yıldır, lige verilen arada yatıp kimya düzeni bozuk olarak lige başladı. 50 dakikalık futbol oynadı, sürekli kas - tendon sakatlığı yaşadı. Tempoyu biraz arttırmak için yükleme yapılınca da, kasık, tendon, bacak üst arka taraf kas (Hamstring) sakatlığı yakaya yapıştı.” 
“Büyük ümitlerle göreve getirilen” Liverpool Menajeri Jürgen Klopp da, ilk sezonunun başındaki antrenmanlarda oyunculara yüklenmiş, sonuç, “başta Coutinho, Dejan Louren, Kolo Toure olmak üzere 13 sakat futbolcu” olmuştu. Sakatlığın çoğu da, “üst bacak arka kaslarının (Hamstring) zorlanmasıyla oluşmuştu. Ünlü Hoca da basın toplantısında itiraf etmişti; “... Hamstring kelimesinden nefret ediyorum. Yanlış yükleme yaptırdığımı da kabul ediyorum!..” 
Bu örneği veren Turgay Hocamız, “Peki, ne yapılmalı idi” sorusunun da cevabını “bilimsel olarak” veriyordu; “Futbolcuları üç güne bir maç yapmaya zorlayan, onları limon gibi sıkıp, içini boşaltan ‘Endüstri düzeni futbolunda’ eğer, futbolcunun yorgunluğu önceden tespit edilip, tedbiri alınıyorsa, sakatlık asgariye iner, hem de çok basit bir test ile.”
Özünde “ağır antrenmanlar ve sıkça maç yapmaların sakatlığa yol açacak boyutlara geldiğini önceden tespit eden” bu “basit” test, Bayern Münih başta olmak üzere çok sayıda kulüpte periyodik olarak yapılıyordu, artık. Bu testte, futbolcunun idrarı alınıyor, idrardaki üre miktarı ölçülüyor; eğer, “bu miktar yüksekse,  yani, 9,1 mmol/l ve üzeri (normali 4,3 mmol/l) oluyorsa, “sakatlığın eli kulağında” demekti.
“Futbolcu sakatlandığında, bir de mucize etkili iğnelerle tedavi süresi kısaltılmak istenirse, o zaman da (yeni bulgulara göre) sorunlu bölgedeki kas lifcikleri kendini sağlıklı olarak yenileyecek kimyasal düzen (Büyüme faktörleri eksikliği) nedeniyle kistleşiyor ‘Fibroz’, sakatlık kronikleşiyor. Sonrasında, panikleyip, yüzlerce iğne yapılan tedaviler (!) ve yüz binlerce avroluk masraf faturaları devreye giriyor” diyordu, Turgay Hocamız.
Ben bile anladım gerçeği. Yapılması gereken çok açıktı; “bilimsel testlerle” futbolcuların antrenman ve maç önceleriyle, sonralarının fotoğraflarını çekebilmek, karşılaştırmak ve “antrenman dozajını ona göre ayarlamak” ve de futbolcuyu “ağrı kesiciler dâhil, iğnelerle maça çıkmaya ve oynamaya zorlamamak!..”
Igor Tudor “böyle mi yapıyor”; işte bütün mesele burada, yoksa “Sezonun erken açılmasında” değil!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.