En kötü senaryo!..

A -
A +

Sezonu bazılarına zil takıp oynatacak bir sonuçla açan Galatasaray’ın rövanşta rakibi 4’lük, 5’lik yapacak bir kadrosu var. Tabii seyirci desteğini arkasına alırsa, Igor Tudor tam cesur olmanın gereklerini yaparsa

Galatasaray, “resmî maçlar sezonunu” en kötü senaryo ile açtı ve “böyle bir senaryonun gerçekleşmesini isteyenleri” zil takıp oynattı!..
Bunun baş sorumlusu, elbette “inanmak istediğim” ve daha bir süre de “inanmak umudu ile yazacağım” Igor Tudor’dur!..
Yooo, ben birçok meslektaşımın, arkadaşımın yaptığı gibi, “sistem, taktik” eleştirisine girmeyeceğim, benim getireceğim eleştiri, Igor’un “yarım cesur” olmasınadır!..
Galatasaray futbolunda “yeni bir sayfa” mı açılacak; öyleyse bu kadroda “öncelikle” Sabriler, Hakanlar değil, Sneijder’ler, Selçuklar, Carole’ler, Sinanlar olmayacaktır!..
Bak Hoca, “Perşembe gecesi” takımında, “bir Sabri olsaydı”; Galatasaray bu kadar “ruhsuz, hedefsiz” bir futbolla “köy takımına yenilmez”, seni de Başkanını da, yönetimini de “karanlık bir tünelin içinde bırakmazdı!..”
Sen, “Ben Galatasaraylıyım, Galatasaray’dan başka takımda oynamam” diye bar bar bağıran, iyi de oynasa, kötü de oynasa “Galatasaray Ruhu’nu çimlere getiren” Sabri’yi gönderip, “miskin” bir futbolun baş sorumlularından olan Selçuklarla, “gol attığında sevinmeyip, coşmayıp” başı önde yürüyen Sinanlarla, “miskin ve ruhsuz futbolun” takımındaki en iyi temsilcisi olan Carole’lerle başarıya ulaşacağını sanıyorsan, vah ki, ne vah!..
Maçı izlerken ben de eleştirdim, sahada dolaşan, devamlı hatalar yapan Maicon’u ve Gomis’i oynatmanı; “Bu oyuncular 5 – 6 antrenmanla Avrupa maçına çıkarılır mı” diye sorup durdum.
Ama “maçın üzerinden bir gece geçip”, ertesi sabah bilgisayarımın başına geçtiğimde, “Oynatmakta haklı. Bu futbolcuları eleme turlarının ikincisine kadar kazanmazsa, takıma adapte edemezse, ne olur, İsveçli köy takımından çok daha güçlüsüne karşı oynarken” diye düşünüyor ve “Bu Galatasaray’ı Galatasaray yapacak yeni oyuncuları hazırlamak için böyle maçlarda da oynatmazsa, ne zaman, kime karşı oynatacak” sorusuna da “Elbette oynatmalı ve oynattı” cevabını veriyordum.
Bu maçın, “hazırlık fakiri” Galatasaray için dezavantajı çoktu; “iklim, suni çim, rakibin hazırlık maçları dahil 20’den fazla karşılaşma oynamış olması, ilk defa Avrupa kupası maçı oynamaları sebebiyle 90 dakikayı ‘tarih yazmak için’ oynama konsantrasyonu, ev sahibi olmaları, vs. vs!..”
Ama bütün bunlara rağmen, Galatasaray’ın o maçı kazanması gerekiyordu, kazanamasa bile “kaybetmemesi” gerekiyordu; arada o kadar “kalite farkı” vardı ki!..
Ne var ki, “bu kalite farkı” kâğıt üzerindeydi, suni çimlerin üzerinde değil!..
Bir ara benimle beraber maçı seyreden eşime, “Galiba Galatasaray, formasını giyen bu oyuncuları İsveç takımına bıraksa ve de İsveç takımının oyuncularını alıp, İstanbul’a dönse daha iyi olacak” dedim. Dedim de, bu “kara” esprime içim sızladığı için, tebessüm bile edemedim!..
Perşembe gecesi, İsveç’teki statta “Galatasaray ruhu” yoktu; gelecek hafta İstanbul’daki statta olacak mı?..
İstanbul’daki stat, “Galatasaray’ı tur atlatmak için mi doldurulacak”, yoksa “Dursun Özbek ile Igor Tudor’u göndermek ve Galatasaray futbolunun anahtarını Sneijder’e teslim etmek için mi”; işte bütün mesele!..
Galatasaray bu takımı, kendi stadında “4’lük, 5’lik edecek” bir kadroya sahip, tabii arkasına “seyirci desteğini alırsa” ve de “yarım cesur” Igor Tudor, “tam cesur” bir hoca olmanın gereklerini yaparsa…
Çoğu gitti, azı kaldı, “ne olacağını” haftaya göreceğiz!..

Başkan olacak adam!..
Perşembe gecesi, beni “Galatasaray’ın köy takımına hem de 2–0 yenilmesi kadar düşündüren” bir mesaj geldi, cep telefonuma; “Koçarslan, Suada’yı cumartesi açıyor–Hıncal”
Bu mesajdaki olay bugün “gerçekleşirse”, hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, Galatasaray Kulübü adına ortada tam bir “yüz karası tablo” vardır!..
Galatasaray Kulübü’nün başkanlık koltuklarında, yönetim kurulu sandalyelerinde oturan, Divan Kurulu ve Genel Kurul salonlarında boy gösteren, kürsülerde poz veren, attıkları zaman mangalda kül bırakmayan onca hukukçu, onca avukat, onca hukuk hocası, onca “Prof.” unvanlı üyesi ve de “paraya para demeyen”  görevli onca avukatı varken, bir “Koçarslan’ın hukukçuları ile baş edemeyen”, onların karşısında hezimet üstüne hezimete uğrayan bir Galatasaray var karşımızda, “içinde hukuk fakültesi de olan” bir üniversiteye de adını vermişken!..
Artık acı acı düşünmeye başladım; “Acaba Galatasaraylılar Mehmet Koçarslan’ı kulüpten ihraç edeceklerine, başkan yapsalardı, kulüplerini kurtaracak adamı bulmuş olmazlar mıydı?..”
Ne demiş atalarımız; “Bükemediğin eli öp”; işte Galatasaray’daki durum da tam o misal!..

Sadece orta saha mı?..
Köy takımına kaybedilen maçtan sonra, okuduğum yorumlarda “ağırlık Selçuklu, Tolgalı orta sahadaki zafiyet” idi; haklılardı da!..
Amma, perşembe gecesi Muslera’dan, Rodriguez’e kadar “Galatasaray’da zafiyet görmediğimiz bir yer” var mıydı; hatta “saha kenarındaki” bir koltuk ile “protokol tribünündeki” bir koltuğa kadar?..

Göztepe!.. 

Nereye gitsem, soruyorlar; “Göztepe ne yapar?..”
Bu soruya “iyimser bir cevap” veremiyorum.
İyi bir Başkan, iyi bir CEO vardı; ama ne olduysa “Süper Lig’e çıkış” döneminde aralarına “kara kediler” girdi; CEO Kerem Ertan ayrıldı.
Başkan Mehmet Sepil, “neredeyse” takımın tamamı için gerekli, hatta rotasyonlarla 14’ü, 15’i bulacak Süper Lig etiketli futbolcuyu transfer etmek zorunluğu ile karşı karşıya kaldı!..
Başarabilecek mi; “bugünün piyasa rakamlarına bakarsak” zor, bugüne kadar alınan futbolculara bakarsak, “iyimser olmak” daha da zor!..
Çare ortada; İzmir, “yıllardan sonra dindirdiği Süper Lig özlemine yeniden başlamamak için” silkelenmeli ve Göztepe’ye “akıl dâhil” her türlü desteği vermeli, hem de geç kalmadan!..

Şaka
Galatasaray İkinci Başkanı Cengiz Özyalçın da maçtan sonra “Çok üzgünüm. Canımdan can gitti” demiş.
Eee, Sayın İkinci Başkan, bilmiyor musun ki, “İnsanların akılları başlarından giderse, olacağı da canlarından can gitmesidir”; geçmiş olsun!..

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.