Terim, istifa etmelisin!..

A -
A +

"Bitti sevgili Terim, “bu tablo unutulmadan”, bu unvanlarla, o koltuklarda artık oturamazsın, oturma-malısın!.."

Pazartesi günü... Sat 12.00... Kendime, kalemime, bilgisayarıma verdiğim süre bitti. Artık bir gazeteci olarak, bir spor yazarı olarak, Fatih Terim’in bir dostu olarak, “susma, bekleme sürem” bitti!
Dost acı söyler ve ben de söylemek zorundayım; okuyucuma, mesleğime, kendime ve Terim’e karşı görevim bu!..
Biliyorum ki, Terim, bu yazımı okuyunca, “Bu yazıyı yazmadan bana bir telefon etseydin ya” diyecektir.
Bu kaçıncı defadır “aynı şey oluyor”; mesele “Benim Terim’e telefon etmem, söyleyeceklerini dinlemem, onun gözü, onun kulağı, onun dili ile olan biteni öğrenmem” değildir.
Mesele, “Türk Futbol Direktörü” ve de “Türk Milli Takımı Teknik Direktörü” unvanını taşıyan, ülkenin en kariyerli, en karizmatik sporcurlarından ve hocalarından birinin, “olanı, biteni kamuoyu ile paylaşmamasıdır”; benimle paylaşması değil!..
Bu kaçıncı olay ve bu kaçıncı “benzer” tablo. Terim’e hâlâ anlatamıyoruz ki ve de anlamak istemiyor ki, “Gökhan Töre”, “Arda Turan”, “Prim” olaylarında da onca şey söylenirken, onca yorum yapılırken, TV ekranlarında, gazete sayfalarında ve manşetlerinde, sosyal medya kanallarında “yer yerinden oynarken” Türk Futbol Direktörünün, Türk Milli Takımı Teknik Direktörünün “susup oturma hakkı yoktu” ve olamazdı, tıpkı “bugünkü” baskın olayında olduğu gibi!..
Terim, yıllardır, “kamuoyunu, basını” bu yönde terbiye etmeye uğraşıyor ve heyhat çok yanlış yapıyor ve de “ısrarla” yapmaya devam ediyor; olamaz ve kabul edilemez!..
Bakınız, “Terim’in susması” ile tamamen “tek taraflı” olarak TV / Sosyal Medya / gazete kanallarından kamuoyuna mal olan “baskın olayı”, kulaktan kulağa yayılan “fısıltı gazetesi sebebi ile” iyice dal budak salmış, artık saklanamaz ve susulamaz hâle gelmiştir.
Ve de, “Terim’in bundan sonra konuşması”, hatta “olayların başından sonuna kadar iftira ve de Terim’in yüzde yüz haklı olduğunun da ortaya çıkması” bile, benim yönümden, Pazartesi günü saat 12.01’de başladığım ve yarım saatte bitirdiğim bu yazıda “virgülü dahi değiştirmeyecektir!..”
Zira, Terim’in, kariyeri ve karizması, dahası taşıdığı unvanların üzerine bunca gün, bunca saat “gölge düşmesine izin verme hakkı” yoktur ve olamaz!..
Dahası, çok açıktır ki, Türkiye Futbol Federasyonu da “kendini bu duruma düşürmüş bir profesyonel yönetici ile, adı, sanı ne olursa olsun” beraber çalışamaz!..
Yapılacak olan bellidir; “Terim görevlerini bırakmalı”, sporla, futbolla “aktif ilişkisini” bir süre sonlandırmalı, bir kenara çekilip istirahat etmeli ve de “kamuoyunun üzerinde giderek artan olumsuz havasının zamanla dağılmasına izin vermelidir!..”
Bitti sevgili Terim, “bu tablo unutulmadan”, bu unvanlarla, o koltuklarda artık oturamazsın, oturmamalısın!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.